Libya’da kadınlar eşitlik ve adalet istiyor

Libya’da kadınlar eşitlik mücadelesi verirken bir yandan da ‘adaleti’ masaya yatırıyor. Gerçek eşitlik için mücadele veren kadınlar, adil bir yaşamın nasıl olması gerektiğini anlatıyor.

İBTİSAM AXFİR

Bingazi- Libya’da kadınlar ataerkil baskıları derinden hissederken, bir yandan da bu baskılara karşı eşitlik kavramını hem yaygınlaştırmak hem de daha da içselleştirmek için tekrar tekrar tartışmaya devam ediyor. Ülkede kadınların; eğitim, çalışma ve toplumsal yaşamdaki varlıkları göz ardı edilemez bir gelişim gösterirken, kadınlar bu ilerlemenin ne şekilde ve hangi düzeyde olduğu ile ilgileniyor. Kadınlar eşitlik isterken, bir yandan da adalet ihtiyacına dikkat çekiyor.

Ülkedeki yasalar, özellikle evlilik, miras ve velayet konularındaki kararlar, şiddetin engellenmesi kadınlar için acil çözülmesi gereken konular. Öte yandan ataerkil yapının kırılması için mücadele veren kadınlar, önlerine konulan engellerin kaldırılmasını istiyor.

‘Eşitlik adaletle sağlanmalı’

El-Karamiye Şehitleri Aileleri Vakfı Halkla İlişkiler Departmanı Başkanı ve kadın hakları aktivisti İman Muhammed Necm, eşitliğin sadece sayısal açıdan değil adalet duygusuna dayanarak sağlanması gerektiğine inanıyor. Eşitlik kavramının yalnızca kadın ve erkek arasında hakların eşit olarak dağıtılması olarak özetlenemeyeceğini vurgulayan İman Muhammed Necm, “Bir erkek ve bir kadın aynı işte çalıştığında ve aynı görevleri yerine getirdiğinde, aynı tazminatı almaları mantıklıdır ve biz de burada tatmin oluruz. Ben buna gerçek eşitlik diyorum. Ancak, bir erkek sadece erkek olduğu için, eşit koşullara rağmen kayırılıyorsa, bu kadınlarda eşitsizlik hissi yaratan bir adaletsizliktir" diye konuşuyor.

‘Yasalar düzenlenmeli’

Hukukçu Suad Al-Abdullah da özellikle kadınlara karşı yasaların ön yargılı uygulandığını belirterek, aşılması gereken çok şeyin olduğunu düşünüyor. Suad Al-Abdullah, "Birçok işte, kadınların erkekleri geride bıraktığını görüyoruz. Özellikle kamu sektöründe ve ofis işlerinde. Ancak, kadınların bazı mesleklerde hala baskıya maruz kaldığı inkar edilemez” dedi. Özellikle yasalara dikkat çeken Suad Al-Abdullah, “Evlilik, miras ve velayet ile ilgili bazı yasalar kadınlara tam haklarını tanımıyor ve bu yasaların onların çıkarlarını ve adaleti yansıtacak şekilde değiştirilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.

‘Kadınlar uyumsuz olarak görülüyor’

Kadınların rollerine ilişkin kalıplaşmış bakış açıları olduğuna işaret eden Suad Al-Abdullah, özellikle çalışma yaşamında birçok zorlukla baş başa kalındığına değindi. Suad Al-Abdullah, “Kadınların başarılı olduğu öğretmenlik veya tıp gibi mesleklerde bile toplumun onlara hala sınırlamalar koyduğunu görüyoruz. Bir kadın polise veya orduya girerse, toplum onu yetenekli olarak değil, uyumsuz olarak görüyor" dedi.

Günlük yaşamda kadınların eşitlikten çok uzakta yaşadığını belirten Suad Al-Abdullah, “Kadınlar akademik ve mesleki olarak kalifiye olabilirler, ancak iş yerinde erkeklerle aynı saygıyı görmezler. Eşit yeterliliğe rağmen, kıdemli pozisyonlar bile sıklıkla erkeklere verilir. Toplumlarımız ataerkildir ve birçok erkek eşlerinin veya meslektaşlarının üstünlüğünü kabul edemez. Bu, kadınları evde ve işte sürekli karşı karşıya getirir” diye ifade etti.

‘Yeni neslin rehberliğe ihtiyacı var’

Farklı çok fazla etkenden dolayı eşitliğinde farklı farklı algılandığını dile getiren Suad Al-Abdullah, özellikle yeni nesil için “Bu nesil çatışma dönemlerinde büyüdü ve yeterli farkındalık kazanmadı, bu yüzden bazen yanlış olan kendi kavramlarını benimsediler. Yetiştirilme tarzı, toplum ve kültürel çevre, eşitlik anlayışını şekillendiren faktörlerdir. Yeni nesil daha özgür, ancak uygun rehberliğe ve yönlendirmeye ihtiyacı var” diye belirtti. Suad Al-Abdullah, eşitlik kavramının yanlış anlaşılmasının bazen kadınlara kötü muamele için bahane olarak kullanıldığına da dikkat çekti.

‘Kadın talep etmeli’

Suad El Abdullah, son olarak Libya’daki kadınların henüz elde edemedikleri hakları için mücadele etmeleri gerektiğini vurgulayarak, adil ve eşitliğe ulaşmanın yolunun, kavramın doğru anlaşılmasından, yanlış algıların ortadan kaldırılmasından, yasaların değiştirilmesinden ve en önemlisi toplumun kadınlara eşit ve ortak olarak baktığı, düşman olarak görmediği görüşünün değiştirilmesinden geçtiğini söyledi. Suad Al-Abdullah, “Kadınlar üzerinde hâlâ bir tür ahlaki vesayet uygulayan bir toplumda en büyük zorluk, gelecek nesillere, cinsiyete bakılmaksızın insan onurunu koruyan daha saygılı kavramlar hakkında eğitim vermek oluyor" dedi.