Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar asrın çağrısına tarihi bir yanıt verdi

Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısının coşkusu ile alanları doldurarak, Abdullah Öcalan’ın fiziksel özgürlüğünü talep etti ve tarihi çağrıya tarihi bir yanıt verdi.

HESNA MUHEMED

Hesekê – Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı tarihi ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısıyla birlikte bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, farklı bir coşkuyla kutlandı. Bu coşkunun yaşandığı yerlerden biri de Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hesekê kentiydi. Arap, Süryani, Çerkez, Ermeni ve Kürt kadınları kendi renkleriyle kutlama alanına akın etti.

Alana ilk girdiğimde yağan yağmura aldırış etmeden kendi kültürel motiflerini barındıran ulusal kıyafetlerini giymiş kadınların renkliliği dikkatimi çekti. Kadınlar sadece kıyafetleriyle değil coşku, birbirlerine olan sevgi ve güvenleri ile de dikkat çekici. Kadınların arasında yeşeren bu dayanışmanın, ortak mücadele azminin mimarı ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Demokratik Ulus’ paradigması ışığında hayata geçirilen Özerk Yönetim Sistemi. Abdullah Öcalan’ın yaptığı asrın çağrısının coşkusu ile kadınların çektiği halaylar da adeta özgürlüğü kanat çırpan kuşları anımsatıyordu.

‘Jin jiyan azadi’ sloganını atan kadınlar yağmur altında Abdullah Öcalan’ın 8 Mart vesilesi ile kendilerine gönderdikleri mesajı dikkatle dinledi. Kadınların o anki tarifsiz heyecanı ise görülmeye değerdi. Kırmızı güller taşıyan kadınlar, mücadele verdikleri her günün kendileri için 8 Mart olduğunu vurguladı.

Yüzünde mücadele ve özgürlük ruhu okunuyordu

Alanı gezerken bir yandan kadınların duygularını alıyor, öte yandan moral ve coşkularını fotoğraflarla belgelemeye çalışıyordum. Yağmurun altında zafer işareti yapan bir anne gözüme takıldı. Yüzündeki yorgunluktan giydiği ulusal kıyafetinden Efrînli göçmen bir kadın olduğunu anladım. 60 yaşında olan Efrînli kadına kameramı çevirdim. Yüzünde mücadele ve özgürlük ruhu okunuyordu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın resmini taşıyordu. Kadınların Önderleriyle kurduğu bağı bu kare dahi tek başına anlatıyordu.

‘Ne göç ne de saldırılar irademizi ve direnişimizi zayıflatamadı’

Adı Reşîda Muhemed’di ve kendisine "İki kez göç etmek zorunda kaldınız. Bu yıl 8 Mart’ı nasıl karşıladınız” sorusunu sordum. O da bu soruya karşılık, "Kızım biz Kürt’üz, nerede olursak olalım, bayramlarımızı ve günlerimizi kutlarız. Şehba'da 7 yıl kesintisiz, yorulmadan direnişimizi sürdürdük. Ne göç ne de saldırılar irademizi ve direnişimizi zayıflatamadı. Özgürlük felsefemiz var. Göçe rağmen mücadelemizi sürdüreceğiz. İki kez yerinden edildiğimiz doğru ama bu işgal politikalarına teslim olduğumuz anlamına gelmiyor. Düşman özgür kadından, kültürlü kadından, kimlik sahibi olan kadından korkuyor. Biz bu göç alanında direniş sözümüzü yeniliyoruz" dedi.

‘Özgür Efrin’de buluşacağız’

Ben de Efrinli genç bir kadın olarak gücümü, irademi, moralimi o annenin sözlerinden aldım. Daha sonra onun fotoğrafını çektim ve bana özgür Efrin'de tekrar buluşacağımızı ve yine fotoğraflarını çekeceğimi söyledi.

Kuzey ve Doğu Suriyeli kadınlar 19 Temmuz Direnişi’ne öncülük etti ve halada her alanda öncülükleri devam ediyor. Mücadele ile ördükleri yaşamlarında her günü 8 Mart olarak yaşıyor. Kadınlar için mücadele ve direniş günü olan 8 Mart’ta bu yıl her zamankinden daha büyük coşku ile alanları dolduran kadınlar tarihi çağrıya tarihi bir yanıt verdi.