Kürt kadınları 2025 yılında sokağı terk etmedi: Sıra somut adımlarda
2025 kadınların haklarına yönelik saldırıların arttığı bir yıl olurken, Kürt kadınları TJA öncülüğünde sokakları terketmedi. Kadınlar 2026’da şiddete ve savaşa karşı daha somut adımlar atmaya hazırlanıyor.
ARJÎN DİLEK ÖNCEL
Amed - Yeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken, dünyanın dört bir yanında kadınlar 2025 yılını savaşlara, yoksulluğa ve şiddete karşı mücadele ederek geçirdi.
4 parça Kürdistan’da verdiği mücadeleleri dünya kadınlarına ilham olan Kürt kadınları da diğer yıllarda olduğu gibi 2025’de de yoğun gündemler etrafında toplandı.
Kürt sorunu ve savaşa karşı barış cephesinde kadınlar
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 1 Ekim 2024’de Meclis açılışında DEM Partililerle tokalaştı. Bu tokalaşma her ne kadar yeni bir sürecin başlayacağı yönünde yorumlara neden olsa da, diğer yandan operasyonlar ve kayyım atamalarının sürmesi halkta bir güvensizliğe ve kafa karışıklığına neden oldu. Ancak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025’teki çağrısı ve devamında yaşanan gelişmeler barışa bir kapı araladı.
Kürt sorununun çözümü bağlamında yürütülen “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” kapsamında en aktif çalışanlar kadınlar oldu. 1990’lı yıllardan bu yana savaşa karşı onurlu bir barış cephesinde yer alan kadınlar İstanbul'da düzenlenen “Kadınlar Barışı Konuşuyor” çalıştayının ardından “Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi” ni kurdu.
Barış talebini yükseltmek, savaşın etkilerine karşı mücadele etmek ve kadın öncülüğünde barışı toplumsallaştırmak amacıyla kurulan inisiyatif, Kürt sorununun çözümü, kayyım uygulamalarına son verilmesi, siyasetin suç olmaktan çıkarılması gibi taleplerle yürüyüş eylem ve etkinlikler gerçekleştirdi.
Kadınlar 8 Temmuz’da Meclis önünde bir açıklama yaparak. Barışın önündeki engellerin kaldırılması çağrısında bulundu ve Meclis’i göreve çağırdı.
‘Kadın ve Anayasa Komisyonu’ kuruldu
“Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin” devlet ve iktidar tarafından yavaş ilerlememesi ve beklenen adımların atılmaması eleştirilere ve tepkilere neden oldu. Tevgera Jinên Azad / Özgür Kadın Hareketi (TJA) “Kadın ve Anayasa Komisyonu” kurarak, 24 Ağustos'ta deklare etti. Kadınlar yeni anayasa tartışmalarına dahil olarak, cinsiyet eşitliğini temel alan anayasa talep etti.
Rojin Kabaiş ve kaybedilen, katledilen tüm kadınlar için…
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün üzerinden bir yıl geçmesine rağmen dosya hala aydınlatılmadı. Türkiye’nin tüm kentlerinde Rojin’in ölümüne dikkat çekilirken, Kürt kadınları Kürdistan kentlerinde özel savaş politikaları kapsamında kaybedilen ve katledilen kadınlara ve kız çocuklarına dikkat çekti. Yıl boyu “Rojin Kabaiş’e ne oldu?” sorusunu soran kadınlar kaybedilen ve katledilen tüm kadınların hesabını sordu ve aynı zamanda başta Amed’in Lîce ilçesi olmak üzere Şirnex, Colemêrg ve Dêrsim’den gelen uyuşturucu ve fuhuş ağlarına odaklandı.
Kürt kadınları ve birlik çalışmaları
Kürt kadınlar, savaş gerçekliği karşısında ulusal birlikteki kararlılıklarını yıl boyu sürdürdü. Bu kapsamda, Kürt Kadın Birliği Platformu, Amed’de 21 ve 22 Haziran tarihlerinde, “Bi yekitiya jinên Kurd, ber bi yekitiya neteweyî ve” şiarıyla konferans gerçekleştirdi. TJA öncülüğünde 28-29 Mayıs tarihlerinde ise Amed’de 1. Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı gerçekleştirildi. Öte yandan 9 Temmuz’da Federe Kürdistan Bölgesi’nin Silêmanî kentinde dört parça Kürdistan ve Avrupa’dan 80 delegenin katılımıyla çalıştay düzenlendi.
Özgürlük için 7 gün yürüdüler
TJA ayrıca “Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz” şiarıyla 1 Ekim’de Amed’den Ankara’ya 7 gün süren bir yürüyüş başlattı. Kadınlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü, Kürt halkının dil ve kültür haklarının anayasal güvenceye alınması, kayyımların geri çekilmesi ve eşbaşkanlık sisteminin resmen kabul edilmesini talep etti.
‘Kadın Kurtuluş İdeoloji’ atölyeleri
Kürdistan’da çalışmalarını sürdüren siyasi partiler de yıl boyu toplumsal cinsiyet eşitliği, demokratik toplum ve şiddete karşı atölyeler ile bir dizi çalışma yaptı. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi, Mayıs ayında “Özgür Kadınla Demokratik Topluma” şiarıyla Kadın Kurtuluş İdeoloji atölyelerinin startını verdi. Kürdistan ve Türkiye’de 25 kentte gerçekleştirilen 130 atölye ile kadınlarla bir araya gelindi.
Kadınlar ‘Demokratik Aile’ dedi
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmesi kadınların tepkisine neden oldu. Kadın örgütlerinin ve basından derlenen verilere göre “Aile Yılı”nda 11 ayda 260 kadın katledildi. 267 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Kadını sadece aile içinde tanımlanmasına karşı TJA öncülüğünde şiddete karşı farkındalık çalışmaları yapıldı ve “Demokratik Aile” modeli tartışıldı.
2025 yılının kadın gündemlerini değerlendiren TJA Aktivisti Bahar Peker, bu yılın saldırılar karşısında kadın mücadelesinin daha görünür olduğu bir yıl olduğunu belirtti.
1 yıllık çalışmalarına işaret eden Bahar Peker, 2025’in en önemli gündemi olan “Demokratik Toplum Süreci’nin” öncülüğünü yürüten ve öznesinin kadınlar olduğunu vurguladı.
‘Erkeklik algısını yıkmak için atölyeler düzenledik’
Bahar Peker, TJA öncülüğünde yürütülen çalışmalara ilişkin şunları söyledi: “TJA olarak yıl boyunca bilinçlendirme, özel savaş politikaları, barış çağrısını kalıcılaştırmak adına çalışmalar oldu. Özellikle atölye çalışmaları oldu. Erkeklik atölye çalışmalarına yoğunluk verdik. Çünkü Kürdistan’da şiddet ve kadın katliamlarında bir artış var. Erkek eliyle yürütülen bu şiddete karşı erkek zihniyetinin değişmesi gerekiyor. Erkeklik atölyeleri bunu amaçlıyor ve bu atölyeler devam edecek. Bir barış süreci içindeyiz. Bu süreci en etkili nasıl yürütebiliriz tartışmaları ışığında eylemsellikler yapıldı. 8 Mart’a barış ruhuyla gittik. Bu ruhu Newroz’a da taşıdık. Biz her iki gündem de barışı kalıcılaştırmak istediğimizi haykırdık. 4 Nisan etkinliklerimiz oldu. Bu sürecin yürütücüsü olan ve Kürtlerin ‘Önderim’ dediği Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü etkinliklerinde fiziki özgürlüğünün önemine vurgu yaptık. 1-7 Ekim’de ise Ankara’ya yürüdük. Meclise görevini hatırlattık ve ‘Umut Hakkı’ ilkesinin tanınması ve fiziki özgürlüğünü istedik.”
‘Aile Yılı’nda katliamlar arttı’
2025 yılında kadına yönelik şiddetin artığına dikkat çeken Bahar Peker, bu yılın “Aile Yılı” ilan edilmesi arasındaki ilişkiye değindi ve şöyle dedi: “Evet bu yıl ‘Aile Yılı’ ilan edildi ama resmi veriler bize katliamların kadınların en yakınındaki kişiler tarafından işlendiğini oraya koyuyor. Yani aileden biri olan eş, baba, kardeş tarafından.”
Bahar Peker, “Dêrsim’de Gülistan Doku’dan hala haber yok. Rojin Kabaiş şüpheli şekilde öldü. Dosyasında ilerleme yok. Narin Güran’ın katledilmesi ve sonrasındaki gelişmeler bizlere bir kez daha ‘sosyal çürümenin’ nasıl yaşandığını gösterdi. Tüm bu vakalar yaşanırken, Aile Yılı ilan etmek kadını ve çocuğu korumaz. Aksine yeni katliamlara zemin hazırlar. Bizler TJA olarak ise ‘Demokratik Aile Modeli’nin çözüm olacağını, ailelerin demokratikleştirilmesi gerektiğini belirtiyoruz” dedi.
‘Yasalar yeterli değil, Ahlaki Politik Toplum’u oluşturmalıyız’
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından cezasızlık politikaları nedeniyle şiddetin arttığını ifade eden Bahar Peker, ancak sözleşme ve yasaların bir toplumun değişmesinde yeterli olmadığını ifade etti.
Bahar Peker, “Ahlaki ve politik bir toplumun zeminini yaratmak gerekiyor. Bu zeminini yaratmak komün ve meclisler ile mümkün olabilir. Böylelikle genç kadınları çalışmalara katarak, toplumun değişimini sağlayabiliriz. Hem örgütlenip, hem örgütleyip, hem de demokrasinin, konfederal bir sistemin oluşması noktasında sosyalist bir yaşamı da örmeliyiz” diye belirtti.
Kadınların derin yoksulluk ile mücadele ettikleri bu süreçte bütçe görüşmelerinde kadınlara bütçe ayrılmamasının tepkilere neden olduğunu belirten Bahar Peker, “Kadınlar derin yoksulluk ve yoksunluk yaşıyor. Evde emeği sömürülüyor, çalışma hayatında cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı emeği sömürülüyor. Kadının emeğinin karşılığını alamadığı bir yılı geride bıraktık. Savaşa bütçe ayrılıyor ancak kadınlara ayrılmıyor. Tüm bunlar şiddetin artmasına neden olan etkenler. Kadınlar çalışma hayatında yer almak istiyor ancak çocuklarını bırakacaklar ücretsiz kreşler bulamıyorlar” şeklinde konuştu.
‘Barış sürecinde kadınlar özne oldu’
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde kadınların büyük bir sorumluluk üstlenerek öncü rol aldığını söyleyen Bahar Peker, “Kadınlar sürecin öznesi, destekleyicisi oldu. Çünkü savaş demek kadına yönelik suçların artması demek. Buna sayısız örnek var” diyerek, İsrail- Filistin, Hindistan-Pakistan, Sudan ve Ukrayna-Rusya’da yaşanan savaşlara ve çatışmalı sürece işaret etti.
4 Ocak yürüyüşüne katılım çağrısı
4 Ocak'ta Amed İstasyon Meydanı'nda gerçekleştirilecek "Umut ve Özgürlük" mitingine de değinen Bahar Peker, yürüyüşün barış ve demokratik toplum için önemli olduğunu ve kadınların bu yürüyüş için durmaksızın çalışacaklarını söyledi.
‘Mücadeleyi büyüterek yeni bir yılı karşılıyoruz’
2026 yılını direnişi ve mücadeleyi büyüterek karşıladıklarını vurgulayan Bahar Peker, “2026’da gündemimiz kadın özgün komün ve meclisler oluşturmak. Çünkü demokratik bir yaşam, ahlaki ve politik toplum ve yerinden yönetim ancak böyle olur. Anti demokratik uygulamalar karşısında komün ve meclisleri güçlendireceğiz. 2026 yılında mücadeleyi büyüteceğiz. Sadece Kürt kadınları olarak değil, feminist ve enternasyonalist kadınlar olarak savaş ve şiddete karşı kolektif çalışmamız gerekiyor. Mücadeleyle bir yılı geride bıraktık. Yeni yılda daha somut adımlar atarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye belirtti.