Ragad Ebu Assaf, Süvayda’da yaşanan katliamları anlattı
Süveyda kentinde yaşanan katliamları anlatan gönüllü sağlık çalışanı Ragad Ebu Assaf, uluslararası kurumlara seslenerek “Bu suskunluk kabul edilemez” dedi.

ROCHELLE JUNIOR
Süveyda- Suriye’de Alevi ve Dürzi halkına yönelik katliamlar gerçekleştirilirken, bu ihlaller tüm dünyanın gözleri önünde yaşanıyor. Gönüllü sağlık çalışanı Ragad Ebu Assaf, Süveyda’da yaşanan kuşatma sırasında dört gün boyunca hastanede tanık olduğu anları ajansımıza anlattı.
Onun tanıklığı, sadece bir şehirde yaşanan travmayı değil, aynı zamanda sistematik bir suçun belgelenmiş hali.
Gönüllü olarak cenazelerin hazırlanması ve kefenlenmesi işlerine katılan Ragad Ebu Assaf, cenazelerden birinin elleri ve ayakları bağlı ve tanınmaz bir şekilde olduğunu belirtti. Ragad Ebu Assaf, 60 yaş üzeri kadınların hedef alındığını, yaşlılıklarına rağmen vahşice katledildiklerini anlattı. Ragad Ebu Assaf, “Kadınların giydiği kıyafetler yaşlarını ve fiziki durumlarını açıkça belli ediyordu. Buna rağmen vahşice katledilmişlerdi. Ölenlerin çoğu sivil ve silahsızdı” dedi.
'Hastane kuşatması en ağır anlardan biriydi'
Ragad Ebu Assaf, kuşatmaya alınan hastanede çalışanların da fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, hakarete uğradıklarını ve darp edildiklerini dile getirdi ve “Hastane savaşla ilgisi olmayan, insani bir alan olmalıydı. Ancak burada görev yapan herkes hedef haline geldi" şeklinde konuştu.
'Eğitimli katiller'
Bazı cenazelerden yayılan keskin ve farklı kokuların dikkatlerini çektiğini söyleyen Ragad Ebu Assaf, bu kişiler de kimyasal silah kullanıldığını düşündüklerini ifade etti. Ayrıca saldırganların savaş eğitimi almış, organize gruplara bağlı çeteler olduğuna dikkat çekti.
‘Kent savaş alanına döndü’
Ragad Ebu Assaf, yalnızca sivillerin değil, Süveyda’daki tüm altyapının da hedef alındığını, hastanelerin, yolların, kavşakların, binaların ve dükkanların büyük ölçüde tahrip edildiğini belirtti. Ragad Ebu Assaf, “Süveyda’da, yaşam belirtisi kalmadı” dedi.
'Bu suskunluk kabul edilemez'
Ragad Ebu Assaf, uluslararası kuruluşlara ve insan hakları örgütlerine seslenerek şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler, UNICEF, insan hakları örgütleri, bunlar dünya çapında etkili yapılardır ama sahada yoklar. Bu suskunluk kabul edilemez. En temel insan hakkımız nefes alabilmek, sevdiklerimizin gözlerimizin önünde ölmemesi. Bugün yaşadıklarımız etnik ya da mezhepsel bir temizlikse, bu özgürlük değil, 300 yıl geriye dönüş demektir.”
Ragad Ebu Assaf’ın tanıklığı, sadece kişisel bir anlatım değil; uluslararası topluma yapılan güçlü bir çağrı niteliğinde. Süveyda’da yaşananlar ne bir yerel çatışma ne de geçici bir kriz, bu bir insanlığa karşı işlenmiş organize suç ve dünyanın bu suça sessiz kalması, tarihe utanç vesikası olarak geçecektir.