Kobanê Davası’na ilişkin açıklama: Mahkeme heyeti tarihi sorumlulukla karşı karşıya

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, Kobanê Davası'nda mahkeme heyetinin tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu belirterek, bütün arkadaşlarının beraat etmesini beklediklerini ifade etti.

Haber Merkezi- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, Kobanê Davası’nın görüleceği Ankara’da Sincan Kampüsü önünde açıklama yaptı.

Açıklamaya Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanları Ayfer Koçak ile Ahmet Karagöz, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, DEM Parti Ankara il ve ilçe örgütü yöneticileri ve DEM Parti milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. CHP’nin davayı takip etmesi için görevlendirdiği heyette yer alan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, Amed Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever de açıklamaya katıldı.

Tuncer Bakırhan: Mahkeme heyeti bu davayı tarihi bir fırsata çevirebilir

İlk olarak konuşan Tuncer Bakırhan, Kobanê Davası’nın Türkiye siyasi tarihinde siyaseti dizayn etme girişimlerinden biri olduğunu ifade ederek, “Kobanê Kumpas Davası da bunun en büyük ve en son örneklerinden birisidir. Burada bir suç yok. Bomboş bir dava. Delili yok. Haksız hukuksuz bir şekilde arkadaşlarımız yıllardır yargılanıyorlar” dedi. Siyasetçilerin IŞİD vahşetine karşı duyarlılık çağrısı yaptıkları için yıllardır yargılandıklarına işaret eden Tuncer Bakırhan, şunları ifade etti:

“Henüz bir karar çıkmadı. Bugün aslında hem iktidar hem mahkeme heyeti ciddi bir sorumlulukla karşı karşıya. Mahkeme heyeti tarihi bir karar verebilir. Bu davayı tarihi bir fırsata çevirebilir. Ülkede demokrasi ve özgürlükler yok. Yargı etki altında karar veriyor. Mahkeme heyeti aslında bu algıyı yıkabilir, kırabilir. Bugün burada tarihi bir karar ortaya çıkabilir. Mahkeme heyetini tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu bu tarihi sorumluluğunu layığı ve hakkıyla yerine getirmesi çağrısı yapıyoruz.  Bugün hem tahliye olmasını istiyoruz. Hem de haksız hukuksuz bir şekilde yıllardır içeride olan arkadaşlarımızın beraat etmelerini bekliyoruz.”

Türkiye halklarının bugünkü bu kumpas davalarına, siyaseti, Kürt siyasileri, devrimci ve demokrat siyaseti dizayn eden bu yaklaşıma karşı 31 Mart’ta tavrını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirten Tuncer Bakırhan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye halkları aslında demokratik bir zemin için oyunu kullanmıştır. İktidarın da Türkiye halklarını bu ortaya koymuş olduğu kararı görmesi gerekiyor. İnsanlar artık özgürlük itiyor. Demokrasi istiyor. Bu kumpas davalarının bu Kürt siyasetini demokratik zemini kapatan, yok sayan, bunu yargı eliyle dizayn etmek isteyen bu anlayışın sandıktan cevabını aldığını görüyoruz.  Umarım hem mahkeme heyeti hem de ülkeyi yönetenler iktidar 31 Mart'ta sandıkta Türkiye halklarının ortaya koymuş olduğu bu iadeyi görürler. İkinci yüzyıl artık bu kumpas davalarıyla devam etmemeli. İkinci yüzyılda Türkiye halkları demokratik zeminde ortak eşitçe yaşamak istiyorlar. Dolayısıyla bugün mahkeme heyetinin bu tarihi sorumluluğunu layıkıyla yerini getirmesini bekliyoruz.”

Tülay Hatimoğulları: Dünyanın dört bir yanından Kobanê direnişi desteklendi

Daha sonra konuşan Tülay Hatimoğulları, “Ve biz burada bir kez daha diyoruz ki; Kobanê davası tam anlamıyla bir kumpas davasıdır. Bugün Kobanê direnişi, sadece Ortadoğu için değil, dünyanın batısı ve dört bir yanı için IŞİD ve benzeri olan bütün örgütlere karşı katliamcı, tacizci, tecavüzcü insan kaçakçılığı yapan, organ mafyalığına soyunmuş olan bu benzeri örgütlere karşı güçlü bir mücadelenin güçlü bir direnişin sergilendiği bir direniştir Kobanê direnişi” dedi. Sadece Türkiye’deki demokrasi güçleri, siyasi partiler ve HDP değil dünyanın dört bir yanından bütün demokrasi güçlerinin Kobanê direnişinin yanında olduğunu hatırlatan Tülay Hatimoğulları, şunları ifade etti:

“Kobanê direnişinin yanında olmuştur. Kobanê direnişini desteklemiştir, IŞİD’i lanetlemiştir. Bakın hala IŞİD tehlikesi geçmiş değildir. Bugün Rusya’da gerçekleşen büyük katliamda onlarca insan, 100’ü aşkın insan yaşamını kaybetti. Yine Türkiye basınında yeni yeni çıkan haberlere baktığımızda IŞİD ve benzeri olan örgütlerin Türkiye’de hazırladıkları katliamlar dizisinin haberlerini görebiliyoruz. Türkiye’nin yakın tarihine, IŞİD’in ortaya çıktığı sonraki tarihine baktığımızda Türkiye topraklarında çok sayıda katliam gerçekleşmiştir. Bu katliamları sorgulayacakları yere, bu katliamın arkasındakileri sorgulayacakları yere, IŞİD ile mücadele edecekleri yere IŞİD’e karşı demokratik tepkisini ortaya koymuş olan HDP’nin yargılanması, HDP’nin yöneticilerinin yargılanması Türkiye’de demokratik siyasetin temsilcilerinin yargılanması asla kabul edilemez. Bugün Kobanî Kumpas Davası şu ana kadar ki seyrine baktığımızda IŞİD’in Sincan’daki tezahürü tablosu olarak görülmektedir.”

‘Yargı bu yanlışından dönebilir’

Bir tweetten yola çıkılarak düzenlenen sahte onlarca klasörlük davanın bugün Sincan Adliyesi’nde çöktüğünü vurgulayan Tülay Hatimoğulları, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Her bir arkadaşımızın verdiği onurlu savunma esasen bir savunmadan öte Türkiye, Ortadoğu siyasetinin değerlendirmesiydi. Ve her biri bir ders niteliğindedir. Bir demokrasi dersi niteliğindedir. Halkların ortak yaşamı dersi niteliğindedir. Böyle okunmalı ve böyle incelenmelidir. Davanın son haline gelecek olursak buradan bizler bütün Türkiye’deki demokrasi güçleri adına, Türkiye’de barışı savunanlar adına, Ortadoğu barışını savunanlar adına Suriye savaşının bitmesini savunanlar adına IŞİD ve benzeri örgütlerin artık bu coğrafyada yaşamaması adına bizler bir kez daha yargıya çağrımızı yineliyoruz. Ey yargı Saray’ın önünde cübbeni yeterince ilikledin. Ey yargı bozuk olan adalet terazisinin daha fazla bozulmasına sebep oldun bu dosyada. Bakın bu dosya incelendiğinde bir hukuk katliamı ve bir hukuk garabeti olarak bu dosya sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada hukuk fakültelerinde ders niteliğinde bir dosya halini almıştır.

Bir kez daha yargıya diyoruz ki sizler dosyanın gerçekliğine bakarak ve gerçekten yasalara bakarak karar vermeniz gerekiyor. Ortada isnat edilen hiçbir suç yokken bir tweetten 37 kez ağırlaştırılmış müebbet talep etmek demek, buradan zaten ölmüş olan hukuku üzerine mezarını kazmak ve gömmek ve üzerine bir yığın taş atmak demektir.  Biz diyoruz ki; yargı geri dönebilir bu yanlışından. Biz diyoruz ki bu süreç henüz karara bağlanmadan bütün arkadaşlarımız adil bir biçimde yargılanarak değerlendirilmeli ve sonuca bağlanmalıdır. Sonucuysa bu dosyanın içi hukukçu arkadaşlarımız çok detaylı bilgileri kamuoyu ile paylaştılar. Bu dosyanın içi bir senaryodur ve bu senaryodan yola çıkarak 37 kez ağırlaştırılmış müebbet talep etmek asla ve asla bir kanuna uygun, vicdana ve demokrasiye uygun olamaz.

Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz, bugün tutuk incelemesi olacak ve bütün arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerektiğinin altını özellikle çiziyoruz. Bunu aynı zamanda hukuktan aldığımız güçle, dosyanın içinin boşluğuyla, isnat edilen suçlarla ilgili dinlenen tanıkların da değerlendirmesiyle yani bir hukuksal gerekçe ile de talep ediyoruz. Bu nedenle bir kez daha diyoruz ki içerdeki arkadaşların her biri bizim onurumuzdur. Her biri Türkiye siyasetinde ve Kürt siyasetinde önemli aktörlerdir ve Türkiye demokrasisine hizmet etmiş arkadaşlarımızdır. Arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması ve tahliye edilmesi gerekiyor. Bu ülkede halkın hukuka güvenebilmesi için, yargının yitirdiği güvenilirliği yeniden kazanabilmesi için bu bir ihtiyaçtır. Bu Türkiye’de hep birlikte ortak yaşamı inşa etmek için bir fırsattır.

Bizler diyoruz ki; gelin bu fırsatı birlikte değerlendirelim. Bu işe Kobanê Kumpas Davası’ndan başlayalım. Ve bu ülkede demokrasiyi hep birlikte tesis edelim, ortak yaşamı hep birlikte tesis edelim. Sözlerime son verirken arkadaşlarımızın tahliye kararlarını beklediğimizi bunu umut ettiğimizi bir kez daha belirtiyorum.”