KJK: Gazze’ye dönük askeri operasyonlar durmalı

KJK Koordinasyonu açıklama yayınlayarak, “Kalıcı bir çözüm için Gazze’ye dönük askeri operasyonlar durmalı ve barışçıl çözüm süreci devreye konulmalıdır” diyerek İsrail hükümetine çağrı yaptı.

Haber Merkezi- Kürdistan Kadın Toplulukları (KJK) Koordinasyonu açıklama yaparak, “Yahudi halkının ve Filistin halkının meşru varlık hakları kan dökerek ve birbirini yok ederek sağlanamaz” diyerek, barışçıl ve kalıcı çözüm için askeri operasyonların durmasını istedi. 

KJK’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Tüm dünyanın gözleri önünde tarihsel bir sorunun yanlış politikalar sonucu nasıl yeni soykırımlara yol açtığına tanıklık ediyoruz. Kendi varlığını karşıtının yok olmasına dayandıran politikalar nasıl ki tarihte büyük soykırımlara kapı araladı ise bugün de benzer şekilde büyük acıların, kayıpların ve trajedilerin yaşanmasına neden olmaktadır. İsrail ve Filistin çatışmasının çözümsüzlük ve soykırım düzeyinde ilerlemesinin nedeni birbirinin varlığını yok etme ısrarı olmaktadır.

İsrail 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın saldırısına günümüze kadar süren ve her geçen gün daha fazla şiddetlenen büyük bir işgal savaşı ile karşılık vermektedir. İsrail-Hamas savaşı tüm Filistin halkını cezalandırmaya dönüşen operasyonlara ve telafisi olmayan insanlık tragedyasına neden olmaktadır. Bu savaşta şimdiye kadar resmi verilere göre 62,700 insan hayatını kaybetti, yaklaşık 160.000 insan yaralandı. 

Uygulanan ambargo ile Filistin halkı açlıkla ölüme terk edilmiş ve sağlık sistemi çökmüş durumda. Şimdiye kadar yaşanan olayları kamuoyuna duyuran 250 gazeteci askeri saldırılar sonucu öldürüldü. Gazze’de yaşayan Filistin halkı adeta ölümle kuşatılmış durumda. Halklara ölüm, açlık, susuzluk ve işgal kabul edilmezdir.  Tüm işgal ve sömürü savaşlarında olduğu gibi en ağır bedeli sivil insanlar ödüyor. UNICEF’in verilerine göre günlük olarak ortalama 28 çocuk Gazze’ ye bombardımanlar ve ambargo nedeniyle açlıktan ölmektedir.  

Dünya çapında halklar, STÖ’ler, uluslararası kurum ve kuruluşlar İsrail’in askeri operasyonlarını durdurmak ve ambargoyu kaldırmak için harekete geçmektedir. Ancak İsrail hükümeti bu çağrılara kulak verme yerine mevcut politikalarında ısrar etmektedir. Tüm tepkilere rağmen İsrail hükümeti Gazze’yi bir bütün işgal kararı aldı. Tarih boyunca acımasız soykırım uygulamalarına maruz kalmış Yahudi halkının tarihinin ve geleceğinin hak ettiği, işgal ve soykırım yöntemleri ile kendini korumak değildir. Filistin halkı ile ortak ve birlikte yaşamın çözümü her iki taraf için de en doğru güvenlik önlemidir. Filistin siyasi güçleri de Filistin halkının varlığını Yahudi halkının varlığının kabulüne dayandırmalıdır. İsrail hükümetinin bu temelde çözüm arayanlara ve savaşı durdurma çabalarına değer vermesi gerekiyor ve bu çabaları Antisemitizim olarak kriminalize etmemelidir. Ancak işgal ve ambargonun antisemitizmi besleyeceğini görmelidir.

Herkese yetecek topraklar adeta herkesin mezarı oldu

Kürt halkı olarak yaklaşık 100 yıldır maruz olduğumuz inkar ve imha savaşlarından edindiğimiz derin acı ve empati duygusu şudur ki, yok sayılmak, yok edilmek ve kabul edilmemek tarifsiz bir acıdır ve acı halkların kaderi olmamalıdır. Ulus devlet ve milliyetciliğe dayalı politikalar bırakın sorun çözmek bizzat sorunun nedenidir. Milliyetcilik, Dincilik ve Cinsiyetcilik önce hakikati ve ahlakı, daha sonra insanı, doğayı, kadını ve yaşamı yok eder. Tarihi-siyasi ve toplumsal sorunlara milliyetcilik, dincilik ve cinsiyetcilik gözlüğünü bir tarafa bırakarak bakmak birçok soruna barışcıl ve kalıcı çözümler üretmemize yol açacaktır. Ortadoğu çok kimlikli bir coğrafyadır ve insanlığın beşiği denmesi birçok ilklerin bu topraklarda yaratılmasından kaynaklanıyor. İnsanlığın anlam arayışının ifadesi inanç ve dinlerde kaynağını bu coğrafyadan alıyor. Ancak dinler ve toplumlar üzerinde kurulan iktidar ile çatışma, savaş ve en son kapitalizmin ulus devlet modeli ile bir soykırım mekanizması kuruldu. Herkese yetecek topraklar adeta herkesin mezarı oldu.

Başkan Apo Kürt, Arap, Yahudi, Ermeni, Süryani gibi tüm halkların içinden geçtiği, hatta esiri olduğu bu soykırım mekanizmasını aşmak ve ulus devletin tekçiliğine karşı, demokratik ulus çözümünü geliştirdi. Öl-Öldür ikilemine karşı Yaşa-Yaşat ikilemini, Kaybet-Kaybettir körlüğüne karşı Kazan-Kazan çözümcülüğü Demokratik Ulusun çözüm felsefesidir. Demokratik Toplum ve Demokratik Cumhuriyet ekseninde tüm halkların özerkliklerini güvenceye alan konfedaral sistem tüm acılarımıza son verebilir ve soykırım tehlikelerini bertaraf eder. Demokratik Ulus çözümü İsrail-Filistin çatışması için en doğru çözüm olmaktadır. Dincilik ve milliyetçiliğe dayalı iktidar dayatımı, üstünlük arayışları, birbirini yok etme anlayışı ve devletçi çözümler değil, halkların demokratik birliği ve ortaklığına dayanan politikalar çözüm üretir. 

Başkan Apo Kürt sorunu kadar Yahudi ve Filistin halkının sorunlarına ve çözümlerine eğilmiştir. Çünkü tüm halkların kaderi ortaktır, birinin yaşadığı diğerinin de kaderidir. Bu temelde Demokratik Ulus modelini geliştirirken Kürt sorunu, İsrael-Filistin sorunu ve tüm varlık sorunlarına ortak bir Ortadoğu çözüm arayışını temel almıştır. Bu bir ütopya değil, gerçekleşmeye en yakın bir çözüm modelidir. 

Kuzey ve Doğu Suriye modeli başarılı olmuştur

Kuzeydoğu Suriye’de Demokratik Ulus modeli başarılı olmuştur. Kuzeydoğu Suriye Yönetim modeli adeta bir Ortadoğu protipidir ve halkların birlikte yaşama yeteneğinin kendisini ifade edebildiği bir politik sistemdir. Bu yönetim modelinin sunduğu çözümü Ortadoğu’da geliştirebiliriz.

Aynı zamanda, Devlet insanlık tarihinde kastik katil eliyle geliştirilmiş sömürü ve talan sistemin temel araçıdır ve dolayısı ile erkek egemenliklidir. Rojava devriminin demokratik ulus çözümünü geliştirebilmesinin temel nedeni kadın özgürlüğüne dayalı olmasıydı. Kadın özgürlüğü temelinde çözüm öznesi olmadığımız müddetce barışçıl, adil ve özgür gelecek inşa edemeyiz. Tüm kadınların bilmesi gerekir ki temel ulusal-dinsel sorunların ve çatışmaların çözümü için demokratik ulusu geliştirebilecek en temel güç kadın özgürlüğüdür. Kadın özgürlüğü ulus ve dine yüklenmiş egemen erkekliği, cinsiyetçiliği ve erkek iktidar savaşçılığını çözen yegane güçtür.

Bu temelde, İsrail hükümetine çağrımızdır; Filistin halkına uygulanan ambargoyu kaldırmalı ve insani yardımların geçişine izin vermelidir. Kalıcı bir çözüm için Gazze’ye dönük askeri operasyonlar durmalı ve barışçıl çözüm süreci devreye konulmalıdır. Yahudi halkının ve Filistin halkının meşru varlık hakları kan dökerek ve birbirini yok ederek sağlanamaz. Her iki halkın savaş ve çatışmaya dayalı çözüm arayışı Ortadoğu barışının önünde en temel engel olduğu gibi, tüm Ortadoğu halklarının kaderini de etkilemektedir. Kürt sorunu ve Filistin sorununu demokratik ulus temelinde çözüme kavuşturmuş Ortadoğu dünyanın barışı da olacaktır. Dünya insanlığı ve halklar bu barışı hak ediyor.