Katledilen Vatfa’nın hakkını mahkemede kadınlar savundu
Mêrdîn’de 21 Ocak 2024 tarihinde evli olduğu Vatfa Ecevit’i katleden ve annesi Nebahat Ecevit’i yaralayan fail Mehmet Uyanık Ecevit’in yargılandığı davanın ilk duruşmasında kadınlardan, ağır ceza talebi.
Mêrdîn- Mêrdîn’in Artuklu ilçesine bağlı Dara Mahallesi’nde 21 Ocak 2024 tarihinde evli olduğu Vatfa Ecevit’i katleden Mehmet Uyanık Ecevit’in “eşe karşı kasten öldürme” ve annesi Nebahat Ecevit’e yönelik “üstsoya karşı silahla kasten yaralama” suçlarından yargılandığı davanın ilk duruşması Mardin 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşmaya, fail tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanırken, CMK’den atanan avukatı duruşmada hazır bulundu.
Kadın dayanışması
Duruşmaya, katledilen Vatfa’nın ailesi ile çok sayıda yakını katıldı. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Mêrdîn Şube Kadın Komisyonu, Mêrdîn Barosu Kadın Hakları Merkezi ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün takip ettiği davaya, Mêrdîn Barosu Başkanı İsmail Elik ile Mêrdîn Barosuna kayıtlı çok sayıda avukatın yanı sıra ÖHD Urfa Şube Kadın Komisyonu, Batman Barosu Kadın Hakları Merkezi, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Rosa Derneği avukatları ile çok sayıda avukat katıldı. Duruşmayı Mêrdîn Şahmaran Kadın Platformu, Tevgera Jinên Azad (TJA) ile çok sayıda kadın izledi. Salonda yer kalmazken izleyici kadınların birçoğu duruşmayı koridordan takip etti.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, savunma yapan katliam faili, alacağı cezadan indirim alabilmek adına “pişmanlık” savunması yaptı. Uyuşturucu madde kullandığını itiraf eden fail, kendini bunun üzerinden aklamaya çalışarak, olayı detaylıca hatırlamadığını ileri sürdü. Fail, mahkeme başkanına “bana yardımcı olun” dedi.
Kadın katliamlarındaki artışın tartışılması istendi
Söz alan Avukat Leyla Kaya, failin sorgusu yapılmadan tanıkların dinlenmemesi gerektiğini belirterek, tanıkların talimatla dinlenmemesi gerektiğini ifade etti. Artan kadın katliamlarını hatırlatan Leyla Kaya, “Son süreçte artan kadın katliamlarının da duruşma salonunda tartışılması gerekiyor. Bu aslında cinsiyetçi politikalar sonucunda meydana geliyor. Cinsiyetçi politikalar ile eril söylemlerle kadınların aile içine hapsedilmesi sonucu kadın cinayetleri artıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması için 6284’ün uygulanmaması da katliamları artıran etkenler. Failin uyuşturucu kullanması da özel savaş politikalarının bir sonucu. Fail uyuşturucu bağımlısı ve uyuşturucudan çok sayıda kaydı var. Bir diğer durum ise cezasızlık politikalarıdır. Her gün yeni bir cinayete, cinsel istismar vakasına uyanır hale geldik. Bu cezasızlık politikası erkek yargının politikası. Faillerin birçoğu ‘pişmanlık’ gibi savunmalarla indirim almaya çalışıyor. Savcılık sorgusunda ‘aldatma var mı’ diye sorusu haksız tahrik indiriminin verilmesi için soruluyor. Fail yüksek dozda uyuşturucu kullanmasına rağmen indirim uygulanması için sorular soruluyor. Failin kendini aklamak işin uydurduğu ‘aldatma’ senaryosu alacağı cezadan indirim almak amacıyla yapılıyor” diye belirtti.
Avukat Berivan Orhan da kadın katliamlarının artmasına ve kadına yönelik katliamların artma nedenlerini anlattı.
En üst ceza talebi
Ardından söz alan Batman Barosu Kadın Hakları Merkezi adına katılan avukat Gülbahar Kaya, “İki gün önce doğum yapan lohusa bir kadının evde olmasına rağmen evinde uyuşturucu madde bulunduran bir sanıkla karşı karşıyayız. Sanık cinayeti tasarladı ve buna cesaret edebilmek için de uyuşturucu madde kullanıyor. Sanığın en üst cezayı almasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
Olay günü yaralanan anne tanık olarak dinlendi
Failin olay günü yaraladığı ve olayın hem tanığı hem de müştekisi olan failin annesi Nebahat Ecevit’in tanıklığına başvuruldu. Failin uyuşturucu madde kullandığını ve olayı gerçekleştirdiğini gördüğünü söyledi. Katledilen Vatfa’nın annesi Vehbiye Ecevit ise daha önceden de tartıştıklarını ifade ederek, failin uyuşturucu kullandığının altını çizdi ve en ağır cezayı almasını istedi.
Kadın derneklerinden katılım talebi
Ardından katledilen Vatfa’nın kardeşleri, Rosa Kadın Derneği, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, ÖHD, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Batman Barosu Kadın Hakları Merkezi, Urfa Barosu Kadın Hakları Merkezi, davaya katılma talebinde bulundu.
‘Fail delilleri karartmaya çalıştı’
Mêrdîn Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Seher Acay, “Takip ettiğimiz her kadın katliamı davasında faillerin savunmalarında iki argümanla karşılaşıyoruz. Birincisi ‘namus’ argümanı ikincisi ise ‘hatırlamıyorum, kendimde değildim’ argümanıdır. Az önce dinlediğimiz fail de yine ‘hatırlamıyorum, kendimde değildim’ argümanıyla kendini aklamaya çalıştı. Fail suç aletini yıkayarak delilleri de karartmaya çalıştı. ‘Ortada bir aldatma’ senaryosunun da dosyada karşılık bulmadığı apaçık ortada. Otopsilerde kadınların delik deşik edilmiş bedenleri ile karşılaşmak istemiyoruz artık. Kadınların delik deşik edilmiş eşyalarını ailelerine teslim etmek istemiyoruz. Katliamın geliyorum dediği, durdurulamayan bir failin olduğu ortada. Elini, suç aletini ve halıyı yıkayarak delilleri karartmaktan da hakkında işlem yapılmalı” diyerek, katılma talebinde bulunarak en ağır cezayı almasını talep etti.
Rosa Kadın Derneği adına söz alan Avukat İrem Yıldız “Uyuşturucu kullanan erkekler neden hep kadın katlediyor?” diyerek kadına yönelik şiddet ve katliamların cins kırımı olduğunu ifade etti.
Ardından Y.E. tanık olarak dinlendi. “Mehmet Uyanık olay günü akşam ben işten dönerken bana mesaj attı. Ben eve gittiğimde onu kanlar içinde yerde yatarken gördüm. Sonra ambulansı çağırıp hastaneye götürdük. O sırada bilinci hala açıktı ve sadece ‘çocuklarıma iyi bakın’ dedi.
Sonrasında söz alan Mêrdîn Barosu Başkanı İsmail Elik, barolarda komisyon veya merkezlerin başında “hak” kavramının olduğuna işaret ederek, “Kadın kimliğinden dolayı katledilen kadınların davalarına katılmak tüm baroların görevidir. Yaşam, temel insan hakkıdır” diyerek katılma taleplerinin kabul edilmesini istedi.
Dosyaya dair ara mütaalasını açıklayan iddia makamı failin tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Katılma talepleri reddedildi
Ardından ara kararını açıklayan mahkeme, Vatfa’nın kardeşleri ile Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün katılım taleplerinin kabul ederek diğer talepleri reddetti. Bir sonraki duruşma 30 Eylül’e ertelendi.
Duruşma sonrası açıklama yapıldı
Duruşmanın ardından adliye önünde basın açıklaması gerçekleşti.
Açıklamada ÖHD adına konuşan avukat Gülşen Demir, taleplerinin reddedildiğini ifade ederek, “Mahkemeler tarafından katılma talebimizin reddedilmesi failler açısından caydırıcı olmayacak derecede algı oluşturulduğunu düşünüyoruz. Biz kadın cinayetlerinin politik olduğunu düşünüyoruz. Bizler bu dosyaları takip etmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
‘Suçtan caymaya çalışan failler belki de aramızda’
Mêrdîn Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Seher Acay, Vatfa’nın katledilme biçimini hatırlatarak, “Tüm kadın katliamlarında katliam geliyorum diyor. Bu mahkemede de fail bildiğimiz gibiydi. Suçtan caymaya çalışan failler belki de aramızda. Bu cezasızlık politikası devam ettiği sürece bunları daha fazla konuşmak zorunda kalacak. Kadın katliamları geliyorum diyor ama biz bunlara duyarsız kalmamalıyız” dedi.
‘Sorulan sorularla faile yönelik indirimler uygulanmaya çalışılıyor’
Ardından söz alan Avukat Leyla Kaya, yargının cezasızlık politikaları ile özel savaş politikalarına dikkat çekerek, “Katledilmesine rağmen yargılanan bir kadın arkadaşımızdan bahsediyoruz. Mahkemeler eril bakış açısıyla, duruşmayı takip etmeye gelen kadın arkadaşlarımızı duruşma salonuna almadılar. Sorulan sorularla faile yönelik indirimler uygulanmaya çalışılıyor. Mahkemenin yargılama esaslarına hassas yaklaşması lazım” diye belirtti.
‘Sanık tek bir indirim dahi almayana kadar bu dosyayı takip edeceğiz’
Son olarak ailenin avukatı olarak söz alan Dilan Koç, tüm katılımcılara teşekkür ederek, “Sanık tek bir indirim dahi almayana kadar bu dosyayı takip edeceğiz. Uyuşturucu madde kullanan ve kullandığı madde ile katliamı gerçekleştirdiğini ifade eden bir fail söz konusu” diyerek uyuşturucu maddenin yol açtığı sonuçlara dikkat çekti. Dilan, en ağır cezanın verilene kadar mücadele edeceklerini belirtti.
Açıklama, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” ve “Jin, jiyan, azadî” sloganları ile son buldu.