Karanlığı aydınlığa çeviren direniş: Kobanê

134 gün süren Kobanê direnişinde IŞİD çetelerine karşı “Jin, jiyan, azadî” felsefesiyle direnen ve tarihi başarılar elde eden Kürt kadınları, dünyanın tüm kıtalarında bu felsefenin bir direniş sloganı haline gelmesine vesile oldu.

BERÇEM CÛDÎ

Kobanê - Kobanê'nin IŞİD çetelerinin ve Türk devletinin terörüne karşı direnişinin üzerinden 10 yıl geçti. 15 Eylül 2014’te IŞİD’e karşı direnişe geçen savaşçılar, 134 günlük kahramanlık destanı yazdı. IŞİD çetelerinin saldırı ve katliamlarıyla dünyanın gündemine oturduğu bir dönemde, özellikle Şengal’de yaşanan ferman sonrasında binlerce Ezidî kadın, çocuk katledildi, binlerce kadın ve kız çocuğu ise kaçırılarak köle pazarlarında satıldı. Türk devleti de aynı amaçla çetelerin Kobanê’ye girmesini sağladı.

IŞİD çeteleri 15 Eylül 2014'te Türk devletinin desteğiyle Fırat Kantonu’nun Kobanê kentine tüm gücüyle üç cepheden saldırdı. Saldırıların şiddeti nedeniyle Kobanê halkı başta kadın ve çocuklar olmak üzere Kuzey Kürdistan'a göç etmek zorunda kaldı. Göçe rağmen çok sayıda Kobanêli kadın ve erkek topraklarını korumak için direnmeye karar verdi ve savaşçılarla birlikte bu başarının bir parçası oldu. Rojava Kürdistanı'nın coğrafi açıdan en küçük şehri olan Kobanê'de, YPJ/YPG savaşçıları ve halk inanılmaz bir direniş göstererek Kuzey ve Doğu Suriye'yi IŞİD karanlığından kurtardı. “Jin, jiyan, azadî” felsefesiyle IŞİD’i yenilgiye uğratarak büyük bir başarı elde eden kadın savaşçılar, tüm dünya kadınlarına da direnişin umudu oldular. 

Kadınlar IŞİD’i yok ettiler

IŞİD çetelerinin Kobanê'ye saldırısı Kuzey ve Doğu Suriye için yeni bir deneyim oldu. Özellikle “Jin, jiyan, azadî” felsefesine sarılan direnişin öncü kadınları Arîn Mîrkan, Zehra Penaber, Viyan Peyman, Rêvan Kobanê, Sorxwîn Rojhilat ve Destîna Qendîl, insanlığa ve kadınlara özgür yaşamın kapısını araladılar. Bu felsefenin kadın komutanları ve savaşçıları, Kobanê'den Baxoz’a kadar IŞİD çetelerinin yok edilmesine öncülük etti. Bu başarı dünya çapında büyük yankı uyandırırken, 21’inci yüzyılında direniş sembolü oldular. Özellikle kadınlar savaşın ön saflarında yer alarak IŞİD gibi bir gücü yok etmeyi başardılar ve 134 günlük direnişi kalıcı zaferlerle taçlandırdılar.

‘Jin jiyan azadî’ felsefesi ulus- devlet sistemine karşı ışık oldu

Ulus-devlet sistemi 21’inci yüzyılda kadınlara yönelik soykırım saldırılarını her zamankinden daha fazla yoğunlaştırırken, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın “Jin, jiyan, azadî” felsefesi ulus-devlet sisteminin karanlığına karşı adeta bir ışık oldu ve birçok kadın için kurtuluşun yolu haline geldi. 16 Eylül 2022'de Doğu Kürdistanlı Jina Mahsa Amini, İran rejimi tarafından başörtüsünü kurallarına göre takmadığı gerekçesiyle ‘ahlak’ polisleri tarafından işkenceyle katledildi. Yaşanan katliama duyulan öfkeyle ülkede kadınlar öncülüğünde “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla bir halk ayaklanması başlatıldı. “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla başlatılan isyanın alternatif bir sistemin inşasının mümkün olduğunu bir kez daha gösterebildi. Kobanê direnişçilerinin “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla başlattığı direniş mirası, Doğu Kürdistan’dan Hindistan’a tüm dünyaya yayıldı. IŞİD'e karşı 134 günlük Kobanê direnişin 10'uncu yıl dönümü dolayısıyla Fırat Kantonu Yerel Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Felek Yusif, ajansımıza konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

‘Kobanê’nin stratejik önemi var’

Konuşmasının başında Kobanê'ye yönelik saldırıların amacını anlatan Felek Yusif, "Tarihte başarılıları da, başarısızları da olmak üzere pek çok direniş örneği vardır. Bu bakımdan Kobanê direnişi çok anlamlıdır ve hiçbir direnişe benzememektedir. Bilindiği gibi 19 Temmuz devriminin kıvılcımı Kobanê'den çıkmıştır ve Kobanê aynı zamanda Rojava Kürdistan'ında sakinleri asli kökenlere sahip tarihi bir şehridir. Kobanê aynı zamanda Önder Apo'nun ilk ziyaret ettiği yerdir. Bu anlamıyla Kobanê'nin stratejik bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Bunları bilen Türk devleti, Kobanê'yi DAİŞ çetelerine verdi. Öte yandan Ortadoğu'ya yönelik bir plan hazırlandı ve iktidar güçleri bu planın uygulanmasında çeteleri kullandı. IŞİD'in Irak ve Suriye'deki saldırıları da bunu doğruluyor. Rojava Kürdistanı, Suriye'deki çatışmanın ortasında üçüncü bir hattı seçip Ortadoğu'da yaşanan karmaşanın ortasında kendi sistemini kurdu. Bu nedenle ortaya çıkan tüm çeteler şehirlerimize saldırırken bir yandan da siyasi ve ekonomik kuşatma altındaydık” ifadelerinde bulundu.

IŞİD’e karşı savaşan kadınların büyük kazanımlar elde ettiğini kaydeden Felek Yusif, sözlerini şöyle sürdürdü: "DAİŞ çetelerinin Kobanê'ye yönelik saldırıları 15 Eylül'de başladı ve 134 gün sürdü. Özellikle Kürt kadınları, Önder Apo’dan aldıkları inanç ve cesaretle büyük bir başarı elde etti. Kürt kadınları, Kürt halkına yönelik komploları boşa çıkarabilecek ve insanlığın kaderini belirleyebilecek bir güce sahipler. Bu temelde Kobanê'de yaşanan direniş öncelikle mücadele eden kadınların direnişi ve zaferi olarak kabul edildi. Kadın Devrimi olarak başlatılan ve ilan edilen Rojava Kürdistan Devrimi, DAİŞ karanlığına karşı kadın direnişiyle son verildi. Bu başarılar öyle kolay gerçekleşmedi. Bu başarılar burada bitmedi. Kadınlar daha sonra özsavunmadan hayatın her alanında başarılar elde etti. Jin, jiyan, azadî felsefesinden yola çıkan kadınlar, özgür yaşam için mücadele vermiş ve tüm dünya kadınlarına da çözüm sunmuşlardır.”

‘Direniş, tüm Kürdistan kadınlarının ve gençlerinin çabalarıyla gerçekleşti’

YPJ savaşçılarının yanı sıra çok sayıda kadının da direniş sırasında Kobanê’de kaldığına dikkat çeken Felek Yusif, “Ben kişi olarak 134 gün boyunca orada kalmadım ama bu direnişin bir kısmına tanık oldum ve Kuzey Kürdistan'a geçtikten sonra bile sınırdaydım. Yaşanan savaş o kadar şiddetliydi ki taş üstüne taş kalmadı, şehrin altyapısının büyük kısmı yıkıldı. Kobanê saldırısından önce de çeteler birçok büyük şehre ordularla ve ağır silahlarla saldırmıştı. Bu şehirler arasında Minbic, Rakka ve Musul vardı. Bu şehirler iki gün direnemedi. Kobanê'de imkanlar kısıtlı, coğrafya küçük ama savaşçıların yüreği ve iradesi büyüktü. ‘Berxwedan jiyane” ve ‘Kobanê kazanacak’ sloganlarıyla direnişlerini temellendiren savaşçılar, Kobanê'ye yönelik saldırıyı kırmanın yanı sıra çeteleri de yok etmeyi başardı. DAİŞ'in yok edilmesine karşı direniş, tüm Kürdistan kadınlarının ve gençlerinin çabalarıyla gerçekleşti. İmralı'dan çıkan tek kelimeyle Kürdistan ve yurt dışının Kobanê için seferberliği gerçekleşti” ifadelerinde bulundu.

‘Jin jiyan azadi’ felsefesi evrenselleşti

“Jin, jiyan, azadî” felsefesinin evrenselleştiğine vurgu yapan Felek Yusif, sözlerini şöyle tamamladı: "Rojava devriminin ve Kobanê direnişinin kadınların öncülüğünde ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesiyle gerçekleştiğini kimse inkar edemez. Kuzey ve Doğu Suriye'de, pratik anlamı ve etkisi olan bu felsefe, Rojhilat Kürdistan ve İran'a kadar uzandı. Jina Amini'nin İran rejimi tarafından katledilmesiyle birlikte İran ve Rojhilat Kürdistanlı kadınlar öncülüğünde bir halk ayaklanması başlatıldı. Hindistan'da bir kadın doktorun tecavüze maruz kalıp katledilmesiyle birlikte ülkedeki kadınlar ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla meydanlara aktı. Bu da ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefenin evrenselliğinin bir göstergesidir. Kürt kadınlarının öncülüğünde artık farklı kıtalardaki tüm ülkelerde kadınlar, kadın katliamlarına ve kadın düşmanı politikalara karşı isyanlarını büyüttü. Biz bu gelişmeleri şöyle ele alıyoruz; Kadınlara yönelik kölelik ve soykırım 5 bin yıldır sürüyor. Kadınlar 5 bin yıllık erkek egemen sistemin karanlığını ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesiyle aydınlığa çıkaracak.”