AVRÎN NAVDAR

Haber Merkezi- İran ile İsrail arasında 13 Haziran'da başlayan çatışmalar, Ortadoğu’da yeni bir dönemin habercisi oldu. Karşılıklı füze saldırıları ve stratejik tesislere yönelik askeri hamlelerle genişleyen savaşta, ABD’nin sürece müdahil olması endişeyle karşılanıyor. ABD’nin saldırıları bölgedeki tansiyonu daha da yükseltti.

Jineoloji Akademisi üyesi Bahar Awrîn ile bölgede yaşananları ve bu çatışmaların olası sonuçlarını konuştuk.

‘Ulus-devlet sistemi çatışmaların kaynağıdır’

Yaşanan savaşların temelinde halkların çıkarı değil, otoriter rejimlerin bölgesel hegemonya arayışlarının yattığını vurgulayan Bahar Awrîn, 7 Ekim 2023’te başlayan İsrail-Hamas çatışmasının ardından güç dengelerinin değiştiğini bu sürecin İran, İsrail ve ABD arasındaki eski hesaplaşmaları yeniden alevlendirdiğini ifade etti. Ulus-devletlerin, krizlere çözüm üretmek yerine şiddet ve savaş yoluyla kendilerini ayakta tutmaya çalıştığını anlatan Bahar Awrîn, “Bu sistem halkların değil, iktidarların çıkarlarını temsil ediyor. Gerçek çözüm, halk iradesine dayanan demokratik yapılardadır” dedi.

İran sözlerini tutmuyor

İran devletinin, 1979’daki devrimden bu yana halka verdiği sözleri tutmadığını söyleyen Bahar Awrîn, yönetimin baskıcı, otoriter ve kadın karşıtı politikalarla toplumu kontrol altında tuttuğunu belirtti ve “İran halkı içeride sistematik baskılarla, dışarıda ise uluslararası ambargolarla boğuşuyor. Ancak rejim hâlâ değişime kapalı” diye konuştu. Bahar Awrîn, İran gibi ülkelerin iki seçenekle karşı karşıya olduğunu ya demokratik dönüşüm ya da kaçınılmaz çöküş yaşanacağını belirtti.

Jin, Jiyan, Azadî: Tarihi bir direniş

Bahar Awrîn, İran’da kadınların öncülüğünde yükselen “Jin, Jiyan, Azadî” hareketinin sadece bir protesto değil, tarihi bir demokratik dönüşüm mücadelesi olduğunu ifade ederek, barışçıl taleplerle sokağa çıkan kadınların ağır baskılara rağmen geri adım atmadığını kaydetti. “Bu direniş, kadınların yalnızca kendi hakları için değil, tüm toplum için özgürlük talebidir” diye konuşan Bahar Awrîn, kadınların öncülüğünde yürütülen bu mücadelenin rejimi sarsan en güçlü toplumsal tepki olduğunu anlattı.

Doğu Kürdistan: Demokratik bir modelin başlangıç noktası

Bahar Awrîn, Doğu Kürdistan’ın (Rojhilat) tarihsel direniş mirası ve halklarının mücadele birikimiyle, Ortadoğu’da demokratik dönüşüm için temel bir örnek teşkil edebileceğini vurgularken, İran’ın etnik ve kültürel çeşitliliğinin, çatışma değil birlikte yaşam zeminine dönüşebileceğini söyledi.

‘Kadınlar özgürlük ve barışın öncüsüdür’

Bahar Awrîn, İranlı kadınların toplumu dönüştürme potansiyeline sahip olduğunu belirterek, “Kadınların cesareti, iktidarın korkularını büyütüyor. Yüzlerce kadın sadece hakları için mücadele ettikleri için cezaevlerinde, bazıları idam tehdidiyle karşı karşıya” şeklinde konuştu.

‘Barış ve demokratik toplum çağrısı çözümün anahtarıdır’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına da değinen Bahar Awrîn, bu çağrının Ortadoğu’daki tüm halklar için çözüm perspektifi sunduğunu ifade etti. Bahar Awrîn, “Kürt özgürlük hareketinin 50 yıllık mücadelesi, halkların nasıl örgütlenebileceğini ve özgür yaşamın nasıl inşa edilebileceğini gösteriyor” dedi.

Sözlerini, halkların iradesinin her şeyin önünde tutulması gerektiğini vurgulayarak tamamlayan Bahar Awrîn, Ortadoğu'daki savaşlardan en çok kadınlar etkilendiğini belirtti ve son olarak, “Kadınların ve halkların birliği, hem özgürlüğün hem de barışın gerçek teminatıdır” diye ifade etti.