Kadınların bitmeyen kâbusu: Savaşların yarattığı psikolojik etkiler uzun yıllar sürüyor
Ortadoğu'yu kasıp kavuran savaşlar, kadınların yaşamlarında derin izler bırakıyor. Savaşlardan etkilenen kadınları yakından takip eden Psikolog Latife Şetat, çatışmalı ortamların kadınların yaşamında karmaşık psikolojik krizlere yol açtığını söyledi.
NAGHAM KARAJEH
Gazze - Ortadoğu'daki savaşlar, kadınların psikolojik ve ekonomik yönden çeşitli sorunlar yaşamalarına neden oluyor. Gazze Şeridi’nden savaşın parçaladığı Suriye’ye, açlık ve çatışma arasında sıkışıp kalan Sudan’a kadar kadınlar, hayatlarını ve insani yaşam koşullarını tehdit eden günlük zorluklarla yaşamak zorunda bırakılıyor.
Savaşın kadınlar üzerinde bıraktığı etkileri yakından takip eden Psikolog Latife Şetat, değerlendirmelerde bulundu.
Ateş çemberindeki Filistinli kadınlar
Gazze Şeridi’ne aralıksız düşen bombalar ve füzeler arasında kalan kadınlar, benzeri görülmemiş psikolojik ve toplumsal zorluklarla karşı karşıya. Gazze’de yaşayan kadınların her gün ölümle burun burana geldiklerini belirten Latife Şetat, "Kadınlar işlerine güvenle gidemiyorlar, çocukları için günlük bir öğün yemeği bile garanti edemiyorlar. Bunlar sadece listelere eklenen istatistikler değil; bir anda hayatlarını ve hayallerini kaybeden kadınlardan bahsediyoruz" şeklinde konuştu.
Katledilen kadın sayısı 14 bini aştı
Filistinli kadınların hiçbir zaman istikrarlı bir yaşam sürmediğini vurgulayan Latife Şetat, kadınların "soğukkanlı bir şekilde öldürüldüğünü ve acımasızca yok edildiğini" söyledi. Latife Şetat, Gazze Şeridi’nde katledilen kadınların sayısının 14 bini aştığını aktararak, “Hayatta kalanlar ise her gün sevdiklerini kaybetmenin acısını yaşıyor ve çoğu psikolojik ve toplumsal güvenlikten yoksun bir hayat sürdürüyor” dedi.
Psikolojik rahatsızlıklar baş gösteriyor
Latife Şetat, "Bombardıman dışında yaşayanlar bile geçmişin acı dolu anıları ve gelecek korkusu altında. Bu sürekli korku, depresyon, şizofreni ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açıyor. Bu da Filistinli kadınların çok boyutlu bir şekilde acı çekmesine neden oluyor" diye belirtti.
Suriyeli kadınların kapanmayan yaraları
Suriye’deki uzun yıllar süren savaşın, kadınların yaşadığı karanlık bir gerçeği gün yüzüne çıkarttığına dikkat çeken Latife Şetat, "Suriye’deki kadınlar yalnızca güvenliklerini kaybetmekle kalmadı" diyerek son raporların, kadınların tecavüz, zorunlu göç ve insanlık dışı koşullarda alıkonulma gibi durumlara maruz kaldığını ortaya koyduğunu ifade etti.
‘Doğurduğum dört çocuğun babalarının kim olduğunu bilmiyorum’
Latife Şetat, Sadnaya Hapishanesi’nden kurtulan bir kadının "Doğurduğum dört çocuğun babalarının kim olduğunu bilmiyorum" demesinden çok etkilendiğini belirterek, “Bu acı sözler Suriyeli kadınların yaşadığı ihlallerin boyutunu gösteriyor” dedi. Latife Şetat, hapishanelerden çıkan kadınların, fiziksel ve psikolojik işkenceden, cinsel şiddete kadar insanlık dışı uygulamalara maruz kaldığına dikkat çekti.
Latife Şetat "Bu deneyimler, kurtulanlar için sürekli bir kâbus haline gelmiş durumda ve karmaşık psikolojik semptomların ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu durum, özel rehabilitasyon programları gerektiriyor" ifadelerini kullandı.
Açlık ve şiddet arasındaki Sudanlı kadınlar
“Sudanlı kadınlar da bu karanlık tablodan uzak değil. Uzun yıllar süren çatışmalar ve ekonomik krizler, kadınlar üzerinde yıkıcı etkiler bıraktı” diyen Latife Şetat, Sudanlı kadınların da durumunun trajik olduğunu, ülkedeki çatışmalar yeni olmamasına rağmen son dönemde artan şiddetin kadınların acılarını katladığını söyledi. Açlık ve güvenlik eksikliğinin kadınların günlük yaşamlarının bitmeyen kâbusa çevirdiğini sözlerine ekleyen Latife Şetat, Sudanlı kadınların açlık, sistematik şiddet ve sevdiklerini kaybetme acısı yaşadığını ifade etti. Latife Şetat, "Bir kadının öldürülmesi, varlığının hedef alındığı acımasız bir yöntemdir. Sudan’daki trajedi yalnızca öldürme ile sınırlı değil, kadınlar sürekli belirsizlik içerisinde yaşamaya mahkum ediliyor. Özellikle son dönemlerde toplu tecavüz ve zorla evlendirme olayları da yaygınlaşmış durumda" dedi.
‘Kadınlar zor yaşam koşulları nedeniyle duygularını ifade edemiyor’
Latife Şetat “Ortadoğu’daki kadınların yaşadığı psikolojik baskılar, uzun yıllar süren şiddet, yoksulluk ve güvenlik eksikliğinin birikmiş sonuçlarıdır” diyerek sözlerine şöyle devam etti: "Bu baskılar, karmaşık psikolojik krizlere yol açıyor. Kadınlar, toplumsal baskılar ve zor yaşam koşulları nedeniyle duygularını ifade edemiyor veya boşaltamıyor. Zamanla bu baskılar, yalnızca terapi seanslarıyla çözülemeyecek ciddi psikolojik rahatsızlıklara dönüşüyor" şeklinde konuştu.
Savaş bölgelerinde benzer sorunlar
Mültecilerle çalıştığı sırada edindiği deneyimlerden bahseden Latife Şetat, Suriye, Filistin ve Sudan’daki kadınların ortak bir duyguya sahip olduğunu belirterek, "Karşılaştığım kadınlar, ağır bir acı ve travmatik anılar taşıyorlar. Çoğu tekrarlayan kâbuslar görüyor, uyuyamıyor, toplumlardan izole oluyor ve normal hayatlarına geri dönmekte zorlanıyorlar" ifadelerini kullandı.
Destek çağrısı
Latife Şetat, kadınların özgüvenlerini kazanabilmesi için psikolojik desteğin öncelikli olduğunu vurgulayarak, "Bu krizi sadece maddi yardımlarla çözemeyiz. Kadınların özgüvenlerini yeniden kazanmalarına ve psikolojik travmalarını aşmalarına yardımcı olacak özel programlara ihtiyaç var. Bu, yalnızca bireysel veya yerel çabalarla değil, uluslararası koordineli bir şekilde yapılmalıdır" dedi.
İnsan hakları ve insani yardım kuruluşlarına acil eylem çağrısında bulunan Latife Şetat, "Kadın toplumu ayakta tutan temel direklerden biridir. Kadının psikolojik ve toplumsal güvenliği kaybolursa, bu toplumsal dokunun tamamen çökmesi anlamına gelir. Destek, yalnızca mali yardımları değil, psikolojik rehabilitasyon ve kapasite geliştirme programlarını da içermelidir" diye belirtti.