‘Kadının öncülük ve liderlik rolünün stratejik önemi’ sempozyumu düzenlendi
"Kadının Öncülük ve Liderlik Rolünün Stratejik Önemi" başlığı altında zoom üzerinden düzenlenen sempozyumda konuşan kadınlar, tarihin direniş ruhunun Rojava’da yeniden canlandığını belirterek, “Kadın ilkeleri doğrultusunda tarihi adımlar atılıyor” dedi.
Haber Merkezi- Abdullah Öcalan Sosyal Bilimler Akademisi, 2 Temmuz’da Zoom üzerinden "Kadının Öncülük ve Liderlik Rolünün Stratejik Önemi" başlığıyla dijital bir sempozyum düzenledi. Moderatörlüğünü Abdullah Öcalan Sosyal Bilimler Akademisi Üyesi Evindar Mustafa'nın yaptığı sempozyumda dört konu başlığı yer aldı. Bunlardan ilki, “Krizler, sorunlar ve kadın sorunlarıyla mücadelede kadının özgür iradesinin önemi ve etkinliği”, ikinci konu, “Kadınların şu anda sahip oldukları liderlik pozisyonları”, üçüncüsü “Kadınların liderliği ve liderliği için gerekli olan strateji ve politikalar”, dördüncü konu başlığı ise, “Kuzey ve Doğu Suriye'deki Özerk Yönetim bölgelerinde kadınların yerel seçimlere katılımının önemi ve gerekliliği” yer aldı.
‘Kadınlar özgür olmadan toplumlar özgür olamaz’
İlk olarak söz alan Abdullah Öcalan Sosyal Bilimler Akademisi Üyesi Evindar Mustafa, Abdullah Öcalan’ın “Toplumun özgürlüğü kadınların özgürlüğüne bağlıdır” sözünü hatırlatarak, kadınların iradesinin sorunları çözmenin temeli haline geldiğini söyledi. “Yasalar kadın haklarını ne ölçüde garanti altına alıyor” diyen Evindar Mustafa, gerçekte ataerkil yasaların ve sistemlerin, kadınların bugün yaşadıkları mevcut sorunlara bir çözüm ve tatmin edici bir cevap olmadığını belirtti. Evindar Mustafa, “Önder Abdullah Öcalan, bu temelde tüm toplumsal sorunlara alternatif bir çözüm olarak, ‘Kadın özgürlüğü olmadan özgür ahlaklı bir topluma ulaşamayız’ demiştir” diye belirtti.
‘Tanrıçalık döneminde cinsiyet eşitliği vardı’
Kadınların uzun bir dönem boyunca çağların tanrıçası olduğunu söyleyen Evindar Mustafa, “Bu dönemde toplumsal yaşam, cinsiyetler arası adalet, eşitlik, sevgi ve şefkat üzerine kuruluydu. Ancak devlet kavramının ortaya çıkışıyla birlikte yaşam tarzı farklı şekillere büründü. Kurumsallaşma durumuyla birlikte kadınlar pek çok haklarını ve iradelerini kaybederek tanrıçalıktan çıkıp köleye dönüştürüldü. Kadınların iradesi olmadan sorunlarımıza dönük hiçbir çözüme ulaşamayız” şeklinde konuştu.
‘Zorluklara rağmen mücadeleye devam ediyor’
Kadın sorunlarına dönük araştırmaları ile tanınan Gazeteci Faten Sobhi de “Kadınların şu anda sahip oldukları liderlik pozisyonları” başlığıyla ilgili konuştu: “Kadınların şu anda sahip oldukları liderlik pozisyonları ışığında, yüzleşmede ve sorunları çözmede ne kadar etkililer? Pek çok kadın baskıya yönelik bir hareket başlatmak istiyor. Kadınlar irade ve yeteneklerine inanıyor. Kadınları karar alma merkezlerine dahil etmek için Mısır'da bunun bir örneğinden bahsedildi, burada bir kadın hareketi ve girişimleri vardı. Kadınların da karar alma süreçlerine dahil edilmesi için baskı yapıldı. Ben bunu iyi bir adım olarak değerlendirdim ama yine de güçlendirilmeye ihtiyaçları var. Mücadeleleri sonucu karar alma merkezlerine ulaşabilmişler. Kendi görüşlerini kabul etmeyen toplumun önlerine çıkmaya devam eden sorun ve zorluklara rağmen. Tüm zorlu yollara rağmen mücadele devam ediyor” dedi.
‘Kadınlar liderlik için bir stratejiye sahip olmalı’
“Kadınların liderliği ve liderliği için gerekli olan strateji ve politikalar” konusunu değerlendiren Ortadoğu Jineoloji Akademisi Üyesi Zahida Mamo ise, şu ifadelerde bulundu: “Kadınların kadın liderliği için bir stratejiye sahip olması çok önemli. Hareketin ve devrimin ileriye doğru adım atması gerekiyor. Önder Abdullah Öcalan, 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olacağını belirtiyor. Dünyanın tarih boyunca tanık olduğu kadın hareketleri ve devrimler olmasaydı bizler bu aşamaya ulaşamayacaktık. Kuzey ve Doğu Suriye’deki ‘Kadın Devrimi’nin Suriye’nin diğer bölgelere de ulaştığı konusunun ele alınması önemli. İlgiyi sadece aktif olan kadınlara yöneltmemek önemli. Bunun yerine, çağdışı gelenek ve göreneklerden kurtulamayanlar da dahil olmak üzere, şiddete veya adaletsizliğe maruz kalmış, adaletsizlikten kurtulmayı başarmış ve ideolojik olarak kendini geliştirmeyi başarmış tüm kadınlara odaklanmak gerekiyor.”
‘Toplumun kurtuluşu kadınların kurtuluşundan geçer’
Önemli olanın tüm kadınlara ulaşmak olduğunu ifade eden Zahida Mamo, “Çünkü Önder Abdullah Öcalan'ın ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesi tüm dünyada yankı buldu. Hala şiddete ve sistematik uygulamalara maruz kalan kadınlar var. Önder Öcalan’ın da dediği gibi öncelikle kadının kurtarılması geteriyor. Aksi durumda toplumun kurtuluşu da sağlanamaz. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye’de, Sudan’da, Filistin’de, Yemen’de ve daha birçok ülkede işgal ve yerinden edilmeye maruz kalıyoruz. Kadınlar, toplumda köklü bir değişimin sağlanmasının gerekli olduğunu teyit ediyor" şeklinde konuştu.
‘Tüm ülkelerdeki kadınlarla ortak bir bağ kurulmalı’
Pek çok ülkede kadınların maruz kaldığı şiddete değinen Zahida Mamo, sözlerini şöyle tamamladı: "Bugün birçok ülkede kadınların sesi büyük yankı buluyor, bu nedenle deneyim ve uzmanlık paylaşımı için el ele vermeliyiz. Tüm ülkelerle deneyim alışverişinde bulunmak ve entelektüel olarak yakınlaşmak için kadınlar arasında bir bağın kurulması gerekiyor. Böylece tüm bölgelerdeki kadınlar arasında farkındalık yaratabiliriz. Önder Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu cinsiyet bilimi, diğer bilimlerden tamamen farklıdır. Cinsiyet bilimi üm kadınlar arasındaki iletişimin anahtarıdır. Kadınları, toplumu ve erkekleri eğitim yoluyla örgütleme konusunu ele almak çok önemli. Sadece organizasyonlar değil, bu eğitimlerin derinlemesine bilimsel temellere dayanması gerekiyor.”
‘Güç birliği kadın devrimin başarısının kanıtıdır’
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerinde kadınların yerel seçimlere katılımının önemi ve gerekliliğine hakkında konuşan Demokratik Birlik Partisi (PYD) Sözcüsü Sema Bakdaş, “Kadın meselelerine karşı tüm kadın örgütlerinin güç birliği yapması, kadın devriminin başarısının sağlanmasının en güzel kanıtıdır. Bu konu, özellikle son zamanlarda küresel ölçekte, sosyal, politik, ekonomik veya hukuki her açıdan en çok tartışılan konulardan biri olarak kabul ediliyor. Kadınların pratik ve politik arenalarda varlığı, kamu özgürlükleri ve toplumdaki demokrasinin bileşenleriyle bağlantılı hale geldi. Kadınların siyasete katılımı, son zamanlarda sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında sınıflandırıldı” diye kaydetti.
‘Radikal bir devrim için ortak mücadele şart’
Ortadoğu ve Afrika'nın tüm bölgelerinde kadınların çifte sömürüye maruz kaldığını aktaran Sema Bakdaş, kadınların günümüzde her türlü şiddet ve baskıya maruz kaldıklarını, bunun da emeklerinin sömürülmesine yol açtığını açıkladı. Otoriter ve aşırı dini güçlerin kadın dernekleri ve blokları kurarak kadın mücadelelerinin gerçek içeriğini boşaltmaya çalıştığını belirten Sema Bakdaş, radikal bir devrimin gerçekleştirilmesi için kadınların ortak bir mücadele vermesi gerektiğine işaret etti.
‘Rojava’da kadınlar iki devrim gerçekleştiriyor’
Sema Bakdaş, sözlerine şöyle devam etti: “Toplum yapısında gerçek bir devrimin gerçekleşebilmesi için kadınların mücadelesi önemlidir, ayrıca toplumda binlerce yıldır miras kalan bu zihniyet ve kavramlar, cinsiyetler arası ilişkilerin yeniden düzenlenmesini, organize edilmesini ve kökenine ulaşmak için derin bir analiz yapılmasını gerektirmektedir. Kadınlar hâlâ Ortadoğu düzeyinde, hatta dünya düzeyinde acı bir gerçeklikle yani şiddet ve katliamlarla karşı karşıya kalıyorlar. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar iki devrim gerçekleştiriyor. Birincisi; kendi bölgelerini korumak için faşizme ve işgale karşı direniyor. İkincisi ise, erkek zihniyetinden, cinsel ve dinsel fanatizmden kurtulmak için mücadelesini sürdürüyor. “
‘Tarihin direniş ruhu Rojava’da yeniden canlandı’
Sema Bakdaş, devrimin ilk anlarından itibaren halen devam eden kadın mücadelesinin, Ortadoğu'da var olan kadın doğasına ilişkin tarihsel gerçeklerin yanı sıra, tarih boyunca var olan feminist hareketlerin tarihsel mirasına da dayandığına dikkat çekti. Sema Bakdaş, “Dolayısıyla Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerindeki kadınlar, önüne çıkan tüm koşullara rağmen direniş ruhunu yeniden canlandırmayı başardılar. Kadınlar devrimin ilk anlarından itibaren kendilerini örgütleyerek öz savunmalarını oluşturdular. Karar alma merkezlerine katıldılar. Kadınlar Kuzey ve Doğu Suriye’de önemli kazanımlar elde etti. Suriye bölge olarak uzun uzun konuşulması gerekiyor, çünkü kadınlar, başardıklarıyla gelecekteki kadınlara umut olacaktır” sözlerinin altını çizdi.
‘Üçüncü Dünya Savaşını yaşıyoruz’
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan savaş, çatışmalar, yoksulluk, yerinden edilmenin kadın katliamlarını artırdığını söyleyen Sema Bakdaş, “Bunların hepsinin rejimler tarafından uygulandığını siyasi vizyonumuzla teyit ediyoruz. 3. Dünya Savaşı ile ilgili değerlendirmeleri olan Abdullah Öcalan, bu savaşın nitelik itibarıyla farklı olacağını, mevcut rejimler ve demokratik hareketler ile özgürlüklerine kavuşmak için mücadele eden iradeye sahip olanlar arasında bir savaş olacağını söylüyor. Demokrasi ve özgürlük değerleri, her geçen genişliyor. Özgürlük ve barış içinde yaşamak isteyen kadınları, ekolojik ve demokratik hareketlerin arttığını görüyoruz” diyerek, dolayısıyla Üçüncü Dünya Savaşı'nın yaşandığını vurguladı.
‘Kadın Devrimi ile tüm haklar güvenceye alındı’
Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleşecek belediye seçimleri hakkında konuşan Sema Bakdaş, son olarak şunları belirtti: “Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerindeki halkların tanımladığı tüm hakları, ilkeleri, özgürlükleri ve toplumsal sistemi güvence altına alan bir anayasa olarak değerlendirilen kadın devrimidir. Şam yönetimi rejiminde kadınların katılımının bu kadar yüksek olmadığını biliyoruz. Kişisel statüden başlayıp karar alma merkezlerine kadar çok büyük sıkıntılar yaşadık. Toplumsal Sözleşmenin formüle edilmesiyle, kadınların katılımının devrimin kazanımlarından biri olarak kabul edildi. Çünkü bu sözleşmenin Kadın Savunma Güçleri meselesinin yanı sıra kadın özgürlüğü ve eş başkanlık ilkesini de aldı. Onlarca kadın örgütünün yer aldığı Kadın Meclisi önemli çalışmalar yürütüyor.
‘Kadın ilkeleri doğrultusunda tarihi adımlar atılıyor’
Devrimin başlangıcından bu yana belediyelerde eş başkanlık sistemi uygulanıyor. Belediyelerimiz ana kurumlardan birini oluşturuyor. Belediyelerde Kadın Ofisi oluşturularak, belediye içinde kadınlara yönelik özel bir sistem kurulmuştur. Ayrıca belediyeler, kurulduktan birkaç yıl sonra ilk konferanslarında çalışma mekanizmasını ve çalışmalarını belirleyen tüzüklerini oluşturmuşlardır. Kadınlara yönelik en belirgin kararlardan biri de belediye bünyesinde kadın koordinasyonunun oluşturulması ve belediye bütçesinin yüzde 10'unun kadınlara ve çocuklara yönelik projeler üretilmesine ayrılmasıydı. Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerinde yapılacak yerel seçimlerde halk eşbaşkanlarını seçecek. Tüm bunlar hem devrimin kazanımıdır hem de kadın ilkeleri doğrultusunda tarihi adımlardır.”