Iraklı aktivistler: Her günü şiddetle mücadele gününe dönüştürmeliyiz

Iraklı kadın aktivistler Zahra El-Cuburi ve Ala El-Musavi, yasaların etkin uygulanmaması ve ataerkil normların kadınların güvenliğini tehdit ettiğini belirterek, kadına yönelik şiddetle mücadelede her günün fırsat olduğunu söyledi.

RAJA HAMİD RASHİD

Irak- Irak’ta kadınlar, aile içi şiddet, erken evlilik, ekonomik ve siyasi katılımın kısıtlanması gibi çok boyutlu sorunlarla mücadele ediyor. Iraklı kadınlar, savaşlar, ekonomik krizler ve sosyal baskılar karşısında yalnız bırakılırken, şiddetin önlenmesi ve kadın haklarının korunması için somut ve sürekli adımların atılmasını acil bir ihtiyaç olarak görüyor. Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm kampanyasının devam ettiği bu dönemde, kadın aktivistler, yasaların etkin uygulanmaması, toplumsal farkındalık eksikliği ve ataerkil normların kadınların güvenliğini ciddi şekilde tehdit ettiğini vurguluyor.

‘Yasalar etkin uygulanmıyor’

Kültür, Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı Medya Dairesi Müdürü ve Irak Gazeteciler Sendikası Kadın Gazeteciler Derneği Başkanı Zahra El-Cuburi, Irak’ta kadınların savaşlar ve IŞİD’in yükselişi gibi kriz dönemlerinde en fazla etkilenmeye maruz kaldığını vurguladı. Zahra El-Cuburi, kadınları koruyan yasaların etkin bir şekilde uygulanmadığını belirterek, parlamentoda ve kadın ile çocuk haklarıyla ilgili komitelerde kadın temsilinin hala yetersiz olduğunu kaydetti. Zahra El-Cuburi, “Kadın milletvekilleri, Iraklı kadınların haklarını savunma görevlerini yerine getirmelerine rağmen, kadınlara somut hizmet sunmada yeterli rol oynayamıyor. Yasaların etkin bir şekilde uygulanmaması hem kadınlara hem de topluma zarar veriyor” dedi.

‘Farkındalık yaratmak çok önemli’

Sivil toplum kuruluşlarının rolüne değinen Zahra El-Cuburi, “Bazı kuruluşlar gönüllü çalışmalar yapsa da, zaman zaman kişisel çıkarlara hizmet eden araçlar haline geliyor. Iraklı kadınların güçlenmesine, farkındalık ve yeteneklerini geliştirmelerine katkıda bulunmak yerine, savunmasız durumlarını istismar ediyorlar. Şiddetle mücadelede gerçek farkındalık yaratmak çok önemli, sadece seminer ve atölyeler düzenlemek yeterli değil” ifadelerinde bulundu.

‘Pratik önlemler gerekiyor’

Basra’da Dr. Ban ve Dr. Sarah vakaları gibi birçok şiddet ve tecavüz olayının ise hala kararlı bir şekilde ele alınmadığına dikkat çeken Zahra El-Cuburi, “Bu vakaları görmezden gelmek ve unutulup gitmelerine izin vermek, kadınlara yönelik ihlallerin ve suçların tekrarlanmasına yol açıyor. Çözüm, yalnızca uluslararası bir günü anmak veya sembolik etkinlikler düzenlemekle sağlanamaz. Pratik önlemler gerekiyor. Irak toplumunda anne, eş, kız kardeş ya da taksicilikten fabrika, market ve fırın işçiliğine kadar farklı mesleklerde görev alan kadınlar olarak önemli rollerimizin farkındayız ve kadına yönelik şiddetle mücadelede her gün bir fırsat olmalı” şeklinde konuştu.

‘Farkındalık mesajları erkeklere yönlendirilmeli’

Kadınların toplumdaki rolünün güçlendirilmesi için, tiyatro ve medya yapımlarında sunulan basmakalıp ve olumsuz kadın imajının ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyen Zahra El-Cuburi, “Bu sorumluluk özellikle Kültür Bakanlığı’na ve Sinema ile Tiyatro Dairesi’ne düşüyor. Toplumun inşasına katkı sağlayan başarılı Iraklı kadınların imajını ön plana çıkaran, saygı ve sevgiye dayalı olumlu aile modelleri sunan eserlerin üretilmesini istiyoruz. Ayrıca kadınların kamusal yaşamdaki rollerini göstermek için meydanlarda ve parklarda reklam ekranları kullanılabilir. Kadınlara saygı ve desteğe dayalı bir ilişki kurmak aileyi ve toplumsal istikrarı güçlendiriyor. Bu nedenle farkındalık mesajlarının erkeklere yönlendirilmesi gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.

‘Farkındalık eksikliği de kadınları etkiliyor’

Gazeteci Ala El-Musavi ise, Iraklı kadınların güçlü yanlarına ve toplumdaki önemli rollerine rağmen, birçoğunun hala hayallerini gerçekleştirmelerini engelleyen zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirtti. Ala El-Musavi, “Bu zorlukların en belirgin olanları, aile içi şiddet, erken evlilik, eğitimden mahrum bırakılma ve ekonomik ile siyasi hayata katılımın kısıtlanması gibi toplumsal cinsiyete dayalı şiddet biçimleridir. Bunun yanı sıra ayrımcı sosyal normlar, yetersiz yasal koruma ve haklar konusunda toplumsal farkındalık eksikliği de kadınları etkiliyor. Bu sorunlar yalnızca kadınları değil, aileyi, toplumu ve Irak’ın geleceğini de doğrudan etkiliyor” sözlerine dikkat çekti.

‘Destek vazgeçilmez bir adım’

Değişimin mümkün olduğunu kaydeden Ala El-Musavi, “Bu, ailede, okulda ve toplumda kadın hakları konusunda farkındalık yaratmakla başlar. Kadınları şiddetten koruyan yasaları desteklemeli, eğitimlerine devam etmelerini sağlamalı, çalışma hayatlarına katılımlarını güvence altına almalı ve karar alma süreçlerinde yer almalarını güvenli bir ortamda temin etmeliyiz. Kadınların korunması ve güçlendirilmesi alanında çalışan kuruluşları desteklemek de çok önemli ve vazgeçilmez bir adımdır. Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm kampanyası kapsamında her türlü şiddeti reddediyoruz. Kadınların onuruna saygı göstermek, güçlü ve adil bir Irak inşasında tam ortak olmaları için birleşik bir duruş sağlanmasını istiyoruz, çünkü kadınların güçlendirilmesi tüm toplumu güçlendirir” diye belirtti.