Irak’ta gazeteci kadınlar çoklu engelle karşı karşıya-2

Irak’ta gerileyen ve baskı altında olan basın ve ifade özgürlüğü için örgütlü mücadeleye dikkat çeken gazeteciler, özellikle kadın gazetecilerin çoklu engelle karşılaştığını vurguluyor.

Bağdat – Irak'ta gazetecilik, siyasi ve hukuki baskı altında ve bu durum, basın özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtlıyor. Gazeteciler, özellikle kadın gazeteciler, bağımsız ve özgür bir şekilde çalışabilmek için büyük zorluklarla mücadele ediyor. Irak’ta, daha adil ve güvenli bir medya ortamının oluşturulması için hukuki ve mesleki reformlara acil bir ihtiyaç olduğu vurgulanıyor.

Gazetecilerin karşılaştığı siyasi engeller

Siyasi müdahaleler ve medya kuruluşlarının çoğunun siyasi güçlerin kontrolünde olması, gazetecilerin bağımsız içerik üretmesini zorlaştırıyor. Bağdat’ta gazetecilik yapan Yimam Sami, ülkedeki basın özgürlüğünün, uzun yıllar süren baskı ve sansürün bir sonucu olarak gerilediğini belirtiyor. Yimam Sami, “Eski diktatörlük rejimi ve sonrasındaki siyasi istikrarsızlık, medya üzerinde kalıcı olumsuz etkiler bırakmış durumda. Hükümetin basın özgürlüğüne dair adımları ise sınırlı” diyor.

Kadın gazetecilerin karşılaştığı ekstra zorluklar

Kadın gazeteciler, erkek meslektaşlarından farklı olarak, daha fazla engelle karşılaşıyor. Yimam Sami, kadın gazetecilerin, silahlı grupların ve güçlü siyasi aktörlerin etkisi altındaki medya organlarında çalışmalarını sürdürmelerinin oldukça zor olduğunu ifade ediyor. Yimam Sami, ayrıca, kadın gazeteciler sıklıkla, sadece cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa uğradığını ve mesleklerinde yükselme fırsatlarından mahrum bırakıldığına işaret ediyor.

Yimam Sami, konuşmasına şöyle devam ediyor: “Kadın gazeteciler, aynı zamanda erkeklerle kıyaslandığında daha düşük maaşlar alıyorlar ve yönetici pozisyonlarına gelmeleri oldukça zor. Bunun yanı sıra, medya kuruluşlarında çalışan kadınlar, çoğu zaman cinsel taciz ve farklı türde ayrımcılıkla karşılaşıyor. Bu da onların mesleki kariyerlerini olumsuz etkiliyor ve başarılı bir şekilde ilerlemelerini engelliyor.”

Medyanın bağımsızlığı ve siyasi müdahale

Gazeteci Aşma Şalan da ülke genelindeki basın ortamını “Kısıtlı ve denetimli” olarak tanımlıyor. Gazetecilerin, her türlü haberin arkasında siyasi etkiler ve ekonomik baskılar hissettiğinin altını çizen Aşma Şalan, “Çoğu medya organı, devletin ya da siyasi partilerin güdümünde, bu da gazetecilerin özgürce çalışabilmelerini engelliyor” şeklinde konuşuyor.

‘Basın özgürlüğü bir lüks değil, bir gerekliliktir’

Aşma Şalan, basın özgürlüğünün bir lüks değil, demokratik ve şeffaf bir toplumun temeli olduğunu ve hükümetin gazetecileri tehdit değil, toplumu savunmanın bir aracı olarak görmesi gerektiğini belirterek, “Aksi takdirde, Irak’taki medya, korku ve sansür altında kalmaya devam edecek ve toplumun gerçekleri özgürce ifade edebilmesi engellenmiş olacak” diye kaydediyor.

Hukuki reformlar ve kadın gazeteciler için destek

Kadın gazetecilerin, bu olumsuz ortamda daha da zorlanmamaları için hukuki reformların yapılması gerektiği vurgulanıyor. Mevcut yasa ve düzenlemeler, gazetecilerin özgürlüklerini kısıtlayan unsurlar barındırıyor. Özellikle "Siber suçlar yasası" gibi düzenlemeler, gazetecilerin dijital platformlarda ifade özgürlüğünü sınırlıyor ve gazeteciler, söyledikleri ya da yazdıkları yüzünden cezalandırılabiliyor. Bu da gazetecilerin hem fiziksel hem de dijital güvenliğini tehdit ediyor.

Kadın gazetecilere yönelik ayrımcılığın sona erdirilmesi için medya kuruluşlarının, kadın çalışanlarına eşit fırsatlar sunmaları ve her düzeyde yönetim pozisyonlarında daha fazla kadın istihdam etmeleri gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca, bu durumun iyileştirilmesi için hükümetin güçlü adımlar atması gerekiyor. Sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda medya sektöründe çalışan kadın gazetecilere yönelik maddi ve manevi desteklerin artırılması büyük önem taşıyor.

Toplumun rolü ve uluslararası destek

Irak’ta, sivil toplum kuruluşları gazetecilerin haklarını savunmada önemli bir rol oynuyor. Bu kuruluşlar, gazetecilere hukuki ve psikolojik destek sağlayarak, basın özgürlüğüne yönelik ihlalleri raporluyor ve kamuoyunda farkındalık yaratıyor. Ancak, sivil toplumun etkisi hala sınırlı ve bu kuruluşlar, medya sektöründe gerçek bir değişim yaratabilmek için uluslararası desteklere de ihtiyaç duyuyor.