HDK konferansı: Özgürlük mücadelesi kadınların özgürlük çığlında yükselecek

HDK’nin 13'üncü Kadın Konferansı’nda konuşan siyasetçi kadınlar, erkek egemen sistemi yıkmak için direnişte olduklarını belirterek, özgürlük mücadelesinin kadınların özgürlük çığlığında yükseleceği mesajını verdi.

İstanbul- Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi, 13'üncü Kadın Konferansı’nı, “Umutla yürür, isyanla büyür, direnişle kazanırız” şiarıyla Sancaktepe ilçesinde bulunan Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirdi. Konferansın gerçekleştiği salona, “Türkçe, Kürtçe, Arapça da olmak üzere toplam 6 dilde “Jin Jîyan Azadî” sloganının yer aldığı flamaların yanı sıra, “Emek de bizim, Beden de; Kimlik de bizim, Devrim de!”, “Aşıtî bi berxwedana jinan tê”, "Sözleşmeden değil şiddetten vazgeç" pankartları asıldı.

Konferansa, HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Özgür Kadın Hareketi (TJA), HDK bileşeni siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kadın örgütü temsilcisi katıldı. 

Divan üyelerinin seçimi ile başlayan kongrede, divan adına konuşan DEM Parti MYK üyesi Semiha Şahin, HDK’nin eşitlik, özgürlük isteyenler için umut gemisi olduğunu ve yıllardır yürüttükleri mücadelenin bütün zorluklara rağmen güçlendiğini ifade etti. Semaha Şahin, “Umudun gemisi olma yolculuğunu sürdürmeye devam ediyoruz. Yılmadan mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

Divan konuşmasının ardından demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınlar için saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra Kadın Konferansı’na ilişkin hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı.

Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, Ortadoğu coğrafyasında yaşanan çatışma ortamını ve savaş siyasetinin iktidarlar eliyle planlı bir şekilde devreye konulduğunu belirterek, “Dünyanın her tarafında bu savaş politikalarına karşı insanlar sokaklara çıkarıp ses çıkarıyorlar. Halklar bu savaş politikalarını karşısında iken egemenlerin bir adım bile geri atmaması egemenlerin bu konudaki kararlılığını gösteriyor. Onlar bizden daha mı güçlü, hayır. Hiç kimse halkların itirazlarının karşısında duramaz” dedi.

‘Erkek egemen sisteme karşı isyandayız’

Ülkede yaşanan krizlerin kadınlara dönük etkilerine değinen Esengül Demir, “Bu ülkede her gün en az 3 kadın öldürülüyor ve kadınların öldürülmesi biçim değiştirilmeye başladı. Bütün bunlar sıradan olağan şeylermiş gibi algılanıyor ama bir kadının saçının teline zarar verilmesi bile bir isyan gerekçesi. Sistem bilinçli olarak kadın katillerini koruyor çünkü standart olarak belirledikleri, evin içerisine sıkıştırabilecekleri kadın sistemini arzuluyorlar. Aksi halde iktidarın kadın katillerine bu kadar müsahama gösterilmesinin başka açıklaması olamaz. Ama kadınların katledilmesi, erkeklerin sadece öfkesi ya da suçlu olmasıyla açıklanamaz. Bu egemen erkek devletin kadın üzerinde uyguladığı sistemin kendisidir. Erkek egemen sistemi yıkmak üzere isyandayız, direnişteyiz” diye belirtti. 

 Esengül Demir, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bizim hedefimiz yeni dönemde Türkiye mücadele odakları ve emekçileriyle bu iktidarı alaşağı etmek ve barışın taşlarını adım adım örmektir. Yolumuz açıktır, aydınlıktır. İsyanla, direnişle umutla bu geleceği ancak biz kadınlar örebiliriz.”

Tülay Hatimoğulları: HDK erkek egemenliğine karşı ortak çatıdır

Daha sonra konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, HDK’nin erkek egemen sisteme karşı ortak mücadelenin çatısı olduğunu dile getirdi. Tülay Hatimoğlu, "Bizler HDK olarak umutla, dirençle, yaşamın kendi ellerimizle ilmek ilmek dokuyacağımız bir sürecin içindeyiz. HDK, erkek egemen kapitalist sisteme karşı bütün ezilen ve sömürülenlerin ortak mücadele cephesi ve bu fikriyatı büyüten bir kongredir. HDK, partimizin de içinde olduğu kongredir ve bütün ezilen ve sömürülenlerin ezen ve sömüren güçlere karşı ortak mücadelenin büyütülmesinin paradigmasını ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı.

Kadın katliamlarına dikkat çekti

Türkiye’de artan kadın katliamlarına değinen Tülay Hatimoğulları, “Türkiye ve bölgede kadınların durumunu en iyi şekilde analiz etmeye çalışacağız, analizle yetinmeyeceğiz, önümüzdeki dönemdeki mücadele hattımızı ve pratiklerimizi de hep birlikte konuşacağız. Planlamalarımızı da hep beraber konuşacağız. Şu bir gerçek ki biz bu coğrafyada her gün katlediliyoruz. En son İstanbul’da IŞİD'vari yöntemle kadınların boğazlarının kesildiğine tanıklık ettik. Bütün bu cinayetlerin en büyük sebebi erkek egemen sistem ve bu sisteme çanak tutan mevcut olan rejimdir. Bakın şüpheli ölüm adı altında sayısız ölümler var. Her şüpheli ölümün altında bir erkeğin yattığını çok iyi biliyoruz. Bir erkek egemen anlayışın ve baskının yattığını da çok iyi biliyoruz” diye kaydetti.

‘Eşbaşkanlık mor çizgimizdir’

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve sonrasında yerine kayyım atanmasına dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, Ahmet Özer’in derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Kayyımın geri alınması gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, iktidarın halk iradesini tanımadığını kaydetti. Tülay Hatimoğulları, "Kürdistan’taki belediyelere geçmiş dönemde kayyım atayarak deneyimlenen bu iktidar, CHP belediyelerine kayyım atamış oldu. Esenyurt halkı yalnız değildir" dedi.

Eşbaşkanlığa dönük saldırılara da işaret eden Tülay Hatimoğulları konuşmasının devamında şunları söyledi: "Bizler eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet mor çizgimizdir dedik, demeye devam edeceğiz. Her yerde, içeride ve dışarıda eşbaşkanlık ve eşit temsilyetimiz, mor çizgimiz olduğunu söylemeye, bunun mücadelesini vermeye siz sevgili kadınlarla birlikte vermeye devam edeceğiz.  Aslında biz bu sürece süreç demiyoruz, dememeliyiz de. Gelişmeler var. Biliyorsunuz Devlet Bahçeli’nin gelip eş başkanımızla tokalaşmasıyla iktidar bir sürecin başladığını iddia etti. Biz ise buna bir süreç diyemeyiz dedik. Elbette barışın parıltısının oluştuğu her yerde bizler barış için mücadele etmeliyiz. Barışı talep eden bir kongreyiz, bir partiyiz. Onurlu bir barış için mücadele ediyoruz. Barışı talep eden bir kongreyiz, bir partiyiz. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik bir şekilde çözülmesi için değil elimizi taşın altına koymak, canımızı vermeye hazır olduğumuzu her fırsatta ifade ettik. Ama buradan muhalefete, muhalif kesimlere boyun eğdirmeyi hedefliyorlarsa yanılırlar. Bunu mesajını da biz her daim verdik.

 Dün de Esenyurt’a atanan kayyımla nasıl bir pratik izlemiş olduklarını göstermiş oldular. Bizler de mesajımızı bu anlamıyla almış olduk. Ne olursa olsun Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Ne olursa olsun Türkiye’de çatışmasızlık sürecinin başlaması ve onurlu bir barışın inşa edilmesi için mücadele etmekten asla geri durmayacağız. Ne olursa olsun Ortadoğu'da her yeri ateş sarmalına çevirmiş olan emperyalist güçlere karşı mücadele etmeye, orayı bir savaş sahasına, emperyalist güçlerin paylaşım sahasına dönüştürmeye çalışanlara karşı halklar adına barışı savunmaya devam edeceğiz.

Demokratik Cumhuriyet vurgusu

Bizler HDK’nin paradigmasıyla yol yürüyoruz. HDK’ye bağlı çalışan bütün bileşenlerle beraber şu gerçeği itiraf etmeliyiz ve şu özeleştiriyi vermeliyiz ki; HDK paradigmasının daha fazla büyümesi konusunda daha fazla pratik adımlar atmaya ihtiyacımız var. HDK’yi daha çok örgütlemeye, HDK’nin daha çok toplumun kılcal damarlarına yayılmasına ihtiyaç var. İki bloktan da bu ülkeye fayda yok. Bizler üçüncü yolun yolcuları olarak Demokratik Cumhuriyeti hep birlikte inşa edeceğimiz günlerin yakın olduğunu düşünüyoruz. Nesnel koşullar bu anlamıyla kesinlikle olgunlaşmıştır ve çalışmalarımızı bu anlamıyla sürdürmeliyiz. Ben buna olan inancımızla bedenimize, emeğimize, kimliğimize saldıranlara karşı biz kadınlar birlikte güçlüyüz diyoruz.”

Tülay Hatimoğlulları’ndan sona DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu bir konuşma yaptı.

Halide Türkoğlu: 21’inci yüzyıl kadın yüzyılıdır

21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olduğunu belirten DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “21’inci yüzyılda kadınların, gençlerin, inançların, halkların isyanları var. Özellikle yüzyıllık bu süreç içerisinde ulus devletin kendisini inşa etmesi krizleri derinleştiren bir yerden oldu. Çünkü ulus devletle tekçiliği inşa etmek bir yönüyle kimlikleri, çokluğu, erkek egemenliği inşa etmek oluyor. Bu açından bizler 21’inci yüzyılı kadın yüzyılı olarak tanımlarken aynı zamanda farklılıkların da yüzyılı olduğunu söylüyoruz” şekline konuştu.

Tecridin kadın özgürlük mücadelesine yansımaları

İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin kadın özgürlük mücadelesi açısından yansımalarına değinen Halide Türkoğlu, “Yakın bir zaman önce yapılan görüşmeye İmralı’dan bizlere bir selam geldi. Burada Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun çözümündeki rolünü ve yeni yaşamı var ederken neler yapacağımızla tekrardan karşılaştık. Tecrit var olduğu sürece sorunlar çözülmüyor ve bu aynı zamanda her türlü gaspı meşru gören bir tecrit olduğunu gösteriyor. O açıdan tecridin kaldırılması biz kadınlar için de yeni dönemin hedefi olarak kendisi ortaya koyuyor. Çünkü bugün bir yönüyle İmralı’da tecrit altına alınmak istenen ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesi ama bu felsefe dünyanın her yerinde kendisi açığa çıkarıyor. Bu felsefe bugün nasıl evrenselse kadın mücadelesini de buradan feyz alarak birleşik mücadele haline getirmeyi bizlere gösteriyor. HDK’nin konferansı bu anlamda çok önemli. Baskı, savaş, erkek egemenliğinin kadın kırımının bu kadar sistematik hale getirdiği bir dönemde biz kadınlarda isyanın sorumluluklarını yerine getirmeli ve yeni yaşam modelini Ortadoğu’da nasıl birleşik mücadeleye getireceğimizin yollarını aramamız gerekiyor” dedi.

Çiğdem Kılıçgün Uçar: Tecride karşı ortak ses olmalıyız

 DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ise HDK paradigmasının gelinen aşamada tüm toplumda karşılık bulduğunu söyledi. Günümüzde Üçüncü Dünya Savaşı’nın devrede olduğuna dikkat çeken Çiğdem Kılıçgün Uçar, söz konusu bu savaşla ki Kürt kazanımlarının pazarlık haline getirilmeye çalışıldığını vurguladı. Bu anlamda PKK Lideri Abdullah Öcalan’la yapılan görüşme ve siyaseten son dönemde yapılan açıklamalara işaret eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bugün açığa çıkan bu tablonun herhangi bir sürece evirildiğini söyleyemiyoruz. Evet, 43 ay sonra Sayın Öcalan bir görüşme gerçekleştirildi ama hemen ardından bugün yeni bir aile görüş yasağı verildi. Bunun adı yasa, demokrasi, kanun değil, Kürt halkını tanımıyoruz ve Kürt halkını ezmeye devam edeceğim demektir” diye belirtti.

 Çiğdem Kılıçgün Uçar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: Kürt sorununda yüzyıllık inkar bu ülkeye ne kazandırdı? Yüzleşme çok kıymetli. Yüzleşme olmadan her sorun tekrar tekrar önümüze geliyor. HDK’nin kuruluşu ve paradigması tam da bunun içindir. Bir yandan devletçi yani erkek siyaseti kendisini dayatırken diğer yandan HDK bunun karşısında çok büyük bir alternatif yarattı. Çünkü devraldığımız mirasla attığımız adımla büyüyerek ilerledik. Cesareti kırıldığı andan itibaren toplum örgütsüz hale geliyor. Kürt sorunu bu kadar krizde iken ve İmralı’da devam eden tecride karşı ortak ses olmamız gerekiyor.  Kadın mücadelesi umudunu hiç yitirmedi ve tüm baskılara ve zora rağmen kendisini örgütlemeye devam etti. Bakın saçımızın teli bir eylemdir. 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nde kadınların zılgıtları bir eylemdir. Bu kimlik çok direndi ve bugün hedefte. Neden? Çünkü sisteme karşı alternatif olarak gelişti. En kritik dönemdeyiz. Gerek hukuki gerek siyasal anlamda o kadar çok mirasımız var ki bundan sonra da bu öncülüğü devam ettirmemiz gerekiyor. Yolumuz açık olsun.”

Sebahat Tuncel: HDK’yi yeni dönemde büyütme ihtiyacı var

HDK’nin 2011 yılında ilk eşsözcülük görevini yürüten Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, HDK’nin kuruluş sürecini anımsatarak, “HDK’yi kurarken ‘toplumsal olanı siyasallaştıracağız, siyasal olanı toplumsallaştıracağız’ dedik. Yeni dönemde ise HDK’yi büyütme ihtiyacı olduğunu söylüyoruz” dedi.

‘Kürt sorunu krizin kaynağıdır’

Kürt sorununda inkar ve imha politikalarının geçmişten bu yana devrede olduğunu belirten Sebahat Tuncel, “Gelinen aşamada yeni bir durumla karşı karşıyayız süreç var mı yok mu diye. Ama esas olan şu ki; biz yıllarca Kürt sorunu muhataplarıyla çözülür ve Kürt sorununun çözümünde muhatap Sayın Öcalan’dır dedik. Ve devlette son yaşananlarla bu muhataplığı kabul etti. Bir süreç var mı? Yok, görünüyor ama yoksa bile bize sorumluluklar düşüyor” ifadelerini kullandı.

‘Özgürlük mücadelesi kadınların çığlığında yükselecek’

Sebahat Tuncel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erkek kapitalist sistem kadınların hayatını çalışıyor. Kadının üzerindeki sömürü kaldırılamaz noktada, kadın katliamları kadın kırımına varmış durumda. Êdi bese diyoruz. Özgürlük mücadelesi kadınların özgürlük çığlında yükselecek. Bu sisteme dur demek isteyenler yan yana gelmeli. HDK Kadın Konferansı tarihi dönemeçte gerçekleşiyor. Bu dönemi aşarak halklara barış vaat etmek istiyorsak kadın mücadelesini yükseltmemiz gerekiyor. Diz dövmekten yorulduk bize yaşatılanı hesap soracağız. Geleceği birlikte kuracağız. Zindan da sesi dışarı yansımayan çok arkadaşımız var. Onları daha çok anmak gerekiyor. Kobanê’de direndiler ve başardılar. Selam olsun direnenlere. Bizde başarabiliriz. Yeni yaşamı yaratacağız.”

 Konferans, yapılan konuşmaların ardından basına kapalı şekilde devam etti.