Gazzeli Selma’nın kurtuluşu bir direnişin hikayesi
Selma El-Ajla'nın hikayesi, savaşın acısını ve hayatta kalmanın zorluklarını özetleyen insani bir çığlık olarak öne çıkıyor. Onun yarası sadece fiziksel bir yara değil, aynı zamanda uzun ve acılı bir yolculuğun ve direnişinde başlangıcı.

RAFİF ESLEEM
Gazze – Genç kadın Selma Al-Ajla, Gazze Şeridi'nden zorla çıkarıldı. Tıbbi ekipler ayağını kaybettiğini açıkladı ama acil durum sevkiyle Mısır’a gönderildiğinde bir mucize yaşadı. Selma el-Ajla, ayağını geri kazanıp tekrar yürüme, hatta koşma umudunu geri kazandı. O şimdi evine geri dönme hayalleri kuruyor.
Umut ışığını arayan karanlık hikayeler
Selma, 2023’te İsrail’in Gazze’ye dönük başlattığı saldırıların ilk dönemlerinde yaralandı. Selma El Ajla, Gazze’nin kuzeyinden güneye, İsrail güçleri tarafından “güvenli bölge” olarak ilan edilen Deir el-Balah’a sığınmıştı. Ancak orası ne güvenli ne de insani koşullara sahipti. Yaralandığı o gece İsrail saldırısının ardından hastaneye ulaşana kadar yerde kanlar içinde saatlerce bekledi, hastanede dahi yatacak yer bulamadı. Ameliyathane ise tedavi için değil, kırıklarını tespit etmek ve bacağını kestirmemek için yapılan iki ameliyat için kullanıldı. Aylarca ağrı kesici olmadan, uykusuz ve acı içinde geçen bu süreç sonunda, enfeksiyonun yayılmasıyla bacağının kesilmesi kaçınılmaz hale gelmişti.
‘Kalbimi orada Gazze’de bıraktım’
Selma, bacağının kesilmesine ramak kalmışken, adeta bir mucizeyle Mısır’ın sınır kapıları ona açıldı ve bir hastaneye sevk edildi. Oradaki doktorlar, “Bir hafta daha geç kalsaydın, kimse sana yardım edemezdi” dedi. Mısır’da gördüğü tedavi sayesinde bacağını kaybetmekten kurtuldu ve iyileşme umutları yeşerdi. Ancak bacağı iyileşse de Selma, Gazze’den uzakta olduğu için mutlu olamadı.
“Kalbimi orada, Gazze’de bıraktım” diyen Selma ayrılacağı haberini aldığı gün kontrolünü kaybetmiş, ağlamaktan kendini alamamıştı. Selma,“Keşke ayağımı kaybetmeyi, hatta savaşta ölmeyi bile göze alsaydım ama evimi terk etmeseydim” diyor. İsrail’in zorunlu göç planlarını biliyordu, fakat elinden bir şey gelmiyordu. Selma daha önce de Gazze’den turistik amaçlarla ayrılmıştı ama her seferinde evine döneceğinden emindi. Ambulansla giderken yolları, sevdiği yüzleri, kendisine iyileşme dileklerinde bulunanları izledi. Tüm bu görüntüler hafızasında hâlâ canlı.
“Keşke o zor zamanda çıkmasaydım, sevdiklerimi yalnız bırakmasaydım” diyor Selma. “Keşke Gazze’nin yıkımdan uzak, hep güzel kalan başka bir fotoğrafını saklayabilseydim” diye devam ediyor konuşmaya. Selma, okul hayatını, üniversitesini, iş arkadaşlarını, eğitimlerini, deniz kıyısında geçirdiği uzun geceleri ve yıllar boyunca yaşadığı tüm hayatı özlüyor.
Sadece Gazze’yi değil, hayatını ve tarihini de bıraktı
Selma, arkadaşından gelen, yıkılan evinin ve odasının fotoğrafını gördüğünde hissettiklerini unutamıyor. Favori kıyafetleri, kitapları, belgeleri ve aldığı ödüller… Gazze’yi değil, tüm hayatını ve henüz genç yaşında biriktirdiği tarihini terk etmişti. “Soykırımdan kurtulmuş biri olarak kabul ediliyorum ve patlama seslerinden, açlıktan uzak bir apartmanda yaşıyorum ama kurtulmuş sayılmıyorum” diyor.
Savaş öncesi hayatı renkli ve konforluydu. Gazze’de önemli bilimsel ve siyasi konferanslara katıldı, pek çok önde gelen kişiyle tanıştı. Mikrofon ve kamera onun hayatının ayrılmaz parçalarıydı. Selma son olarak, çekimleri tamamlanmamış programının yayınlanmasını, savaşın bitmesini ve memleketine geri dönmeyi diledi.