Gazze’de kamplar insan sağlığını tehdit ediyor: Yavaş yavaş ölüyoruz
Gazze’nin güneyindeki kampta yaşayan Hidaya Hasaneyn, “Yavaş yavaş ölüyoruz” sözüyle çadır yaşamının zorluklarına dikkat çekerek, 7 kişilik çadırlarda 16 kişi kaldıklarını ve çeşitli hastalıkların baş gösterdiğini söyledi.
RAFIF ESLEEM
Gazze – İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 11’inci ayında devam ederken, 40 binin üzerinde Filistinli yaşamını yitirdi, binlerce kişi yaralandı, milyonlar yerinden edildi. Gazze Şeridi’nin güneyine doğru göç edenler barındıkları alanlarda birçok zorlukla karşı karşıya kalırken, özellikle kadınlar ve çocuklar temel yaşam ihtiyaçlarından yoksun bir şekilde yaşam savaşı veriyor.
‘Çadırlar yavaş yavaş ölüm gibi’
Yerinden edilen kadınlardan Hidaya Hasaneyn, çadır yaşamını ‘yavaş yavaş ölüyoruz’ sözleriyle tanımlarken, “Yedi aydır çadırda yaşıyoruz. Yaz mevsiminde artan sıcaklarla birlikte yaşamımız daha da kötüleşti. Kış mevsimi belki yaz mevsimine göre daha iyi geçer bilemiyoruz, ancak çadırlar bizi ne yazın kavurucu sıcağından ne de kış mevsiminin yağmur, çamur ve karından korur. Bu bez parçalarından yapılan çadırlar yavaş yavaş ölüm gibi. Ne demek istediğimi ancak çadırlarda yaşayanlar anlayabilir. Geniş bir evimiz ve herkesin kendisine ait bir odası vardı ve bu çadırlarda yaşamak kabul edilmesi zor bir durum. Çünkü çadırlarda yalnızca birkaç yatak, yastık ve önemli ihtiyaçların bulunduğu kutular var” diye belirtti.
‘Kadınlar için mahremiyet alanları yok’
Aylardır düşen roketler nedeniyle aralarında kadın ve çocukların bulunduğu binlerce insanın yaşamını yitirdiğini kaydeden Hidaya Hasaneyn, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlar bu çadırlarda nasıl yemek pişiriyor, kıyafetlerini nasıl yıkıyor, tencere ve tabakları nasıl temizliyor bunların bilinmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra kadınlar için mahremiyet alanları yok, özel banyolar yok ve ilkel yöntemlerle duş alınıyor. Kampta bir kaos durumu söz konusu ve kadınlar regl dönemlerini zorlu geçiriyor. Çadırlar kumaş ve naylon parçalarından oluşuyor ve hava değişimlerine karşı koruma sağlamıyor. Bu nedenle özellikle kadınlar ve çocuklar arasında kaşıntı, güneş hassasiyeti, cilt alerjileri gibi cilt hastalıklarına neden oluyor. Su sorunu nedeniyle hijyen olmadığı için iyileşmesi de uzun zaman alıyor.”
7 kişilik çadırda 16 kişi kalıyor
Gece saatlerinde sivrisinek ve böcek ısırıklarına maruz kaldıklarını aktaran Hidaya Hasaneyn, “Atık sular çadır etraflarında bulunuyor ve bundan kaynaklı böcekler, yılanlar ve akrepler çadır alanlarında görülüyor. Yerinden edilen kadınlar ve çocuklar geceleri akrep ve yılan korkusundan uyuyamıyor ve hatta tuvalete gitmek bile bir kabus haline geliyor. Her gün vücudumu şişiren böcek ısırıklarıyla ve güneşin kavurucu sıcaklığıyla uyanıyorum. Sürekli terlemekten kaynaklı ve düzenli banyo yapamadığımız için vücudumuz tahriş olmuş. Bu şekilde yaşamayı artık kaldıramıyorum. 7 kişiden fazlasının sığmadığı çadırlarda 16 kişi uyuyoruz. Uyurken bedenim bir anda başkalarının geçmek için çiğnediği bir yol haline geldi” sözlerine dikkat çekti.