Gazze’de hukuk sisteminin çökmesiyle kadınlar haklarına ulaşamıyor
Gazze’de savaşın yarattığı sonuçları birçok yönüyle değerlendiren Avukat Aila Nassar, hukuk sisteminin çökmesiyle kadınların artık haklarına ulaşamadığına dikkat çekerek, acil geçici çözümlerin bulunması için çağrıda bulundu.
NAGHAM KARAJEH
Gazze- İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden saldırıları hukuk sistemine de büyük zarar verirken, kadınlar savaşın zorlu koşulları karşısında büyük bir yaşam mücadelesi veriyor. Kadınlar sadece İsrail saldırıları değil aynı zamanda erkek şiddetine de maruz kalıyor. Bölgedeki savaş ihlalleri çoğaltırken kadınların hukuki bir süreç içinde korunması ise neredeyse imkansız bir hale geliyor.
‘Kadınların durumu hızla kötüleşiyor’
Gazze Şeridi’nde yaşananları konuştuğumuz Avukat Aila Nassar, savaşın başlamasından bu yana Gazze'deki kadınların durumunun hızla kötüleştiğini belirtti. Avukat Aila Nassar, bu durumu “Savaştan önce yaşadıkları ihlaller karşısında hukuk yoluna başvuran kadınlar şimdi bu konuda yasal bir boşluk yaşıyorlar. Savaş devam ettikçe işler daha da karmaşık hale geldi. Gazze’deki kadınlar, kendilerine koruma sağlayacak, haklarını geri verecek mekanizma bulamadan artan ihlallere maruz kalıyor” sözleriyle açıkladı.
‘Kadınlar daha savunmasız hale geldi’
Gazze Şeridi'nde hukuk ve adalet sisteminin yokluğunda kadınların durumunun çok trajik ve karmaşık olduğunu dile getiren Aila Nassar, “Savaştan önce kadınlar haklarını alabilmek için mahkemelere, güvenlik yetkililerine ve insan hakları merkezlerine şikayetlerde bulunabiliyorlardı. Savaşın on birinci ayındayız ve mahkemelerin çoğu yıkıldı, dava arşivleri yakıldı ve yok edildi. Savaştan önce Gazzeli kadınlar sosyal ve ekonomik sorunların yanı sıra ayrımcılığa maruz kalıyorlardı. Savaşla birlikte şiddetin artması ve hukuki alt yapının çökmesiyle kadınlar daha çok savunmasız hale geldiler. Savaştan önce bu koşulları değiştirmeye yönelik girişimler vardı, ancak devam eden çatışma bu çabalarda önemli bir düşüşe yol açtı” ifadelerinde bulundu.
‘Velayet davaları kadınlara karşı bir silah haline geldi’
Savaş nedeniyle mahkemelerinin işlevsiz hale geldiğini söyleyen Aila Nassar, sözlerine şöyle devam etti: “Savaş aynı zamanda kadınların temel hukuki araçlardan mahrum bırakılmasına neden oldu. Kadınlar nafaka, miras hakkı, velayetle ilgili haklarını elde etmek için büyük ölçüde şeriat mahkemelerine başvurularda bulunuyordu. Şeriat mahkemelerinin kapatılmasıyla birlikte velayet davaları annelere karşı kullanılan bir silah haline geldi. Pek çok kadının artık çocuklarını görme, hatta velayet hakkını talep etme hakkı bile yok, bu da onların psikolojik acılarını tarifsiz bir şekilde artırıyor.”
‘Şiddet oranları arttı’
Kadınların kamplarda cinsel saldırı, gasp, güvenlik sorunu gibi birçok olumsuz durumla karşı karşıya kaldığını aktaran Aila Nassar, “Kadınların yaşadığı sorunlar güvenlik personeline devrediliyor. Çoğu durumda kadınlara adil davranılmıyor. Sorunlar genellikle aileler ve aşiretler arasında çözülmeye çalışılıyor. Geçmişte caydırıcılık vardı ve kadınlar doğrudan güvenlik merkezlerine ve insan hakları kurumlarına giderek haklarını talep edebiliyordu. Hukuk ve yargı sisteminin olmayışı, kadınların birçok konuda ihlale maruz kalmasına sebep oldu. Kadınlara yönelik ihlaller yasalarla çözüme kavuşturulamadığı için artık toplumun bozulmasına, adaletsizlik ve şiddet oranının daha da artmasına yol açtı" sözlerine dikkat çekti.
‘Savaşta 20 binden fazla kadın eşini kaybetti’
Gazzeli kadınların savaşla birlikte ekonomik sorunlar yaşadığını da belirten Aila Nassar, şöyle konuştu: “Savaşın başladığı 7 Ekim tarihten bu yana kadınlar artık haklarını talep etmek için herhangi bir dava açamıyor. Hakimlerden birine başvurmaları durumunda Yüksek Kurul kararıyla kısmi ve istisnai olarak çalışma yürütülüyor. Acil Durum Komitesi bünyesindeki yargının şikayeti tamamlaması yaklaşık 7 gün sürüyor. Ani bir bombalama olması durumunda ise şikayetin inceleme süresi kesintiye uğruyor. Savaştan önce bu inceleme 2 gün sürüyordu. Yargı özellikle savaş nedeniyle eşlerini kaybeden kadınlar için çalışma yürütmeli. Çünkü savaşta 20 binden fazla kadın eşini kaybetti. Eşlerini kaybeden kadınların miras hakkı için yaptıkları başvuruyu tamamlamaları için birden fazla yere gitmeleri, gerekli belgeleri zorunlu olarak tamamlamaları gerekiyor. Ancak ulaşım ve hareket zorluğu kadınların bu süreçlerini etkiliyor.”
‘Aile içi şiddet artık daha yaygın hale geldi’
Savaştan önce boşanma davası açan kadınların yaşadığı sorunlara da dikkat çeken Aila Nassar, “Savaştan önce boşanma davası açan kadınlar, boşanma davası açtıkları eşleriyle aynı çatı altında yaşamak zorunda kalmaları aile içi şiddeti artırdı. Kadınlar güvenlik kaosu nedeniyle zarara uğrayacakları korkusuyla sessiz kalıyorlar. Kadınlar, psikolojik baskılarını daha da artıran acı bir gerçekle ve bilinmeyen bir kaderle karşı karşıya kalıyor ve kendilerini her yönden kuşatılmış hissediyorlar. Savaştan önce var olan aile içi şiddet artık daha yaygın hale geldi. Gidebilecekleri güvenli bir sığınak bulamıyorlar. Adalet sisteminin olmayışı kadına yönelik şiddeti daha da kötüleştiren bir kriz haline geldi” dedi.
‘Yasalar, sözleşmeler askıya alındı’
Nafaka meselesinin en ciddi sorun olduğunu sözlerine ekleyen Aila Nassar, “Nafaka davalarının değerlendirilmesi gerekiyor, ancak şeriat mahkemelerinin aksaması nedeniyle bu durum da çok karmaşık bir hal aldı. Gazze’de kadına yönelik şiddete karşı çıkarılan yasalar, şeriat mahkemeleri, uluslararası sözleşmeler askıya alındı. Kadınların eşitlik ve yasal korunma hakkı da dahil olmak üzere tüm vatandaşların hakları engelleniyor. Silahlı çatışmalarda kadınlar da dahil olmak üzere sivillerin korunması gerekiyor. Örneğin annelerin çocuklarının velayetini alamaması ve haklarını elde edememesi de Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin ihlaline neden oluyor” ifadelerinde bulundu.
‘Kadınlar haklarının farkında olmalı’
Alia Nassar, Filistin Ceza Kanunu'nun yokluğunda aile içi ve toplumsal şiddetin daha da arttığını yineleyerek, değerlendirmesine şöyle devam etti: “BMGK’nin 1325 Sayılı kararı acilen uygulanmalı. Dördüncü Ceza Kanunu etkinleştirilmeli. Cenevre Sözleşmesi gereğince savaş suçlarına karıştığı kanıtlanan herkes yargılanmalı. Gazze Şeridi genelinde kadınların şikayet ve raporlarını almak üzere belli noktalar kurulmalı. Sığınma evleri ve mülteci kamplarındaki kadınların durumları takip edilmeli. Şiddete maruz kalan kadınlar için bir dinleme merkezleri oluşturulmalı. Kadınların yaşadığı tüm mağduriyetler giderilmeli. Kadın haklarına saldıranlarla mücadele edilmeli, kadınlara haklarını nasıl koruyacaklarıyla ilgili bir dizi hukuki farkındalık çalıştayları düzenlenmeli. Kadınlar yasal korumanın olmadığı durumlarda bile haklarının farkında olmalıdır. Şu an hukuk mekanizmaları işlevsiz olsa bile kadınlar yasalar hakkında bilgi sahibi olmalı, kişisel farkındalıklarını geliştirmelidir. Bu kadınların durumlarını bir dereceye kadar iyileştirmeye yardımcı olabilir.”
İnsan hakları örgütlerine çağrı
İnsan hakları ve uluslararası örgütlere çağrıda bulunan Aila Nassar, “Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında hukuk ve adalet sisteminin yokluğu ve bunun kadınlar üzerindeki etkisine ilişkin derinlemesine rapor ve araştırmalar yapılmalı. Yaşanan ihlaller ve acılar medya aracılığıyla geniş bir şekilde dile getirilmeli. Kadın haklarının korunmasını sağlamak için Gazze'deki hukuk sistemi acilen yeniden inşa edilmeli. Bu gerçekleşene kadar kadınların zorlu koşullara dayanmasına yardımcı olacak geçici çözümler aramaya devam etmeliyiz. Gazze'deki Filistinli kadınlar sürekli bir korku ve istikrarsızlık içinde yaşıyorlar ve hepimiz onlara gerekli desteği sağlamalıyız" diye belirtti.