Gazze’de ağır tablo: Çocuklar açlıktan yaşamını yitiriyor
Açlık, Gazze’de kadın ve çocukların bedenlerini kemiriyor; savaşın yıkım ve bombardımanından daha yıkıcı bir yüzünü ortaya koyuyor.

NAGHAM KARAJEH
Gazze- İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana aralıksız bir şekilde devam ediyor. Bugün Gazze’de insanlar yalnızca bombardımanda yaşamını yitirmiyor aynı zamanda aç bırakma en ölümcül silaha dönüşmüş durumda.
Çocukların ve kadınların hayatlarını, bombaların şarapneline ulaşmadan önce açlık tüketiyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana insani felaket derinleşti; bombardıman mahalleleri yok ederken, kuşatma şehirleri boğuyor ve kıtlık hayatta kalanların canını alıyor. Bu büyük trajedinin içinde kadınların hikâyeleri, çaresizliğin ve kaybın aynasına dönüşüyor.
Bir ekmek için oğlunu kaybeden anne
Beyt Lahiya’dan Gazze kentine göç eden Nur el-Lahham, yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatıyor:
“Çocuklarımın açlıktan kıvrandığını izlemek zorunda kaldım. Çarşılardan bulabildiğim kadarıyla bir şeyler toplamaya çalıştım ama fiyatlar gücümün çok üstünde. 14 yaşındaki oğlum Ahmed dayanamadı. Yardımların geçtiği Zikim bölgesine gitmek istedi. Oranın bir ölüm tuzağı olduğunu biliyordum. Gitmemesi için yalvardım ama bizi doyurmak için ısrar etti. Gitti ama geri dönmedi. Kanlar içindeki bedenini, yetersiz beslenmeden zaten güçsüz düşmüş hâlde bana getirdiler. Bir ekmek için çocuğumu nasıl kaybettim, bunu nasıl kabulleneyim?”
Nur el-Lahham, eşiyle birlikte küçük el sanatları ürünleri satarak hayata tutunmaya çalışıyordu. Ancak savaş her şeyi yerle bir etti. Bugün, eski bir çadırda avuç dolusu un bile olmadan yaşıyor. Oğlu Ahmed’in kanlı beresini ve gömleğini sarıp sarmalıyor ve “Her gece beresini yastığımın altına koyuyorum, sanki geri gelecekmiş gibi. Artık tek dileğim, kalan çocuklarımın açlıktan ölmemesi” diyor.
İstatistikler felaketin boyutunu gösteriyor
UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Gazze’de yarım milyondan fazla insan kıtlık koşullarında yaşıyor. Nüfusun geri kalanı ise farklı seviyelerde şiddetli açlıkla mücadele ediyor. 2024 başında yayımlanan BM verileri, iki yaş altındaki her 6 çocuktan birinin ağır yetersiz beslenme yaşadığını, savaşın başından beri 300’e yakın kişinin açlık ve yetersiz beslenmeden yaşamını yitirdiğini ortaya koydu; hayatını kaybedenlerin yarısından fazlası ise çocuktu.
‘Hepimiz Gazze’de açız’
Yasmin Salha ise açlığın bombardımandan daha ağır olduğunu söylüyor ve şöyle diyor:
“Hepimiz Gazze’de açız. Defalarca yardım noktalarına gitmeyi düşündüm ama yaşım ve bedenim buna izin vermiyor. Çocuklarımı göndermeye de razı olmadım; öldürülüp bana kanlar içinde geri dönmelerinden korktum. Eğer böyle olsaydı, hayatım boyunca ekmeğe baktığımda çocuklarımın kanını görecektim.”
Eskiden Gazze’nin cömertliğiyle tanındığını, bugünse annelerin bebeklerini açlıktan susturmak için biberonlara süt yerine anasonlu su koymak zorunda kaldıklarını anlatan Yasmin Salha şöyle devam ediyor:
“Gazze bolluğu ve misafirperverliğiyle bilinirken, şimdi biz muhtaç hale geldik. Kadınların kaynatılmış otları bebeklere içirdiğine şahit oldum. Bir annenin çocuğunu besleyecek bir damla süt bulamaması kadar acı bir şey olabilir mi?”
Temmuz 2025’te Save the Children raporu, hamile ve emziren kadınların yüzde 43’ünün ciddi yetersiz beslenmeden muzdarip olduğunu; Sınır Tanımayan Doktorlar’ın verileri ise 1 yaş altı çocukların dörtte birinin ağır zayıflık yaşadığını ortaya koydu. Un fiyatlarının üç kat artması ve çoğu ailenin günde sadece bir öğün yiyebilmesi, açlığın tesadüfi değil, sistematik bir savaş aracı olduğunu açıkça gösteriyor.
‘Hangi suçumuz için aç bırakıyorsunuz?’
30 yaşındaki Tehani Avad da çocuklarının açlığı karşısında çaresiz kaldığını ifade ediyor:
“Bazen sadece çocuklarıma küçük bir şeker parçası vermeyi diliyorum. Onlar ekmek istediklerinde yeryüzü ayaklarımın altından kayıyor. “
Gazze’deki pazarları ise acı bir tabloyla tarif ediyor:
“Bazı gıdalar geliyor ama fiyatlar öyle yüksek ki rafta dururken sanki üzerlerinde ‘bu senin için değil’ yazıyor. Bir ekmek lüks haline geldi. Daha ne kadar bombardıman, açlık ve ölüm arasında sıkışıp kalacağız? Hangi suçumuz için aç bırakılıyoruz?”
Açlık bir savaş silahı
Açlık savaşın yan ürünü değil, doğrudan silahı haline geldi. Gıda ve ilaç girişinin engellenmesi, un fiyatlarının yüzde 300 artması, bebek mamasının ulaşmaması… Bütün bunlar, savaşın yalnızca savaşçılara değil, annelere ve bebeklere karşı yürütüldüğünü gösteriyor. Gazze’de kadınlar, yalnızca yıkılan evleri için değil, ekmek uğruna yaşamını yitiren çocukları için de ağlıyor. Nur el-Lahham oğlunu kaybetti, Yasmin Salha çocuklarının başına aynısının gelmesinden korkuyor, Tehani Avad ise çocuklarının açlığı karşısında yıkılıyor. Bu seslerin arkasında yarım milyon insan kıtlıkla boğuşuyor; hamile kadınların bedenleri tükeniyor, beş yaş altı çocuklar deri ve kemikten ibaret hale geliyor.
Gazze’de açlık, bir halkı topluca teslim almak için kullanılan yavaş ama ölümcül bir savaş silahına dönüştü. Dünya, bombardımanla ölenlerin sayısını tutarken, açlıktan yaşamını yitirenler sessizce toplu mezarlara gömülüyor.