Fırat Nehri su seviyesi düşüyor: Bölge için tehlike çanları çalıyor

Türk devletinin Fırat Nehri’nin suyunu bırakmaması Kuzey ve Doğu Suriye’de tehlike çanlarının çalmasına neden oluyor. Su seviyesinin düşmesi tarım, elektrik üretimi ve içme suyu alanlarında krizlere neden oluyor.

NUR EL-AHMED

 Rakka - Kuzey ve Doğu Suriye Tarım ve Sulama Konseyi Eşbaşkanı Gufran Abdüsselam, son dönemde Fırat Nehri’nin su seviyesindeki şiddetli ve artan düşüşün, birçok sulama istasyonunun ve tarım arazisinin işlevsiz hale gelmesine neden olduğunu belirtti.

Bölge halkı, elektrik üretimi ve içme suyu temininde ciddi yetersizliklerle karşı karşıya. Bu durum, bölgenin gıda güvenliğini tehdit eden gerçek bir tehlike oluşturuyor.

14 milyar metreküpten 10 milyara düştü

Fırat Nehri’nin toplam depolama kapasitesi 14 milyar metreküpken, düşük su girişi nedeniyle bu miktarın 4 milyar metreküpü kaybedildi. Nehrin maksimum su seviyesi deniz seviyesinden 304 metre iken, bu seviye 297.38 metreye düştü ve gölet 6 metre su kaybetmiş durumda. Sulama istasyonlarını çalıştırmak için kullanılan hidroelektrik üretim de ciddi şekilde etkilendi. Bölgedeki baraj yöneticilerine göre, şu an saniyede sadece 250 metreküp su girişi oluyor. Oysa 1987 yılında imzalanan uluslararası anlaşma, saniyede 500 metreküp su geçişini öngörüyor.

Elektrik santrali verilerine göre, bölgede enerji üretimi için kullanılan dört jeneratör normalde 440 megavat üretim kapasitesine sahipken, mevcut su yetersizliği nedeniyle şu anda sadece 120 megavat üretebiliyor.

Türk devletinin su politikası

Gufran Abdüsselam, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine karşı suyu bir “baskı aracı” olarak kullandığını belirterek, "Türkiye, saniyede 500 metreküp su geçişini öngören anlaşmaya uymamakta ve yıllardır yalnızca bu miktarın yarısını bırakmaktadır. Son dönemde, sulama ve enerji ihtiyacını karşılamak için gölet suyunun kullanılmasıyla birlikte barajdaki su seviyesi daha da düşmüştür" dedi.

Bu düşüşün, içme suyu pompalarının çalışması için gerekli olan elektrik üretimini sekteye uğrattığını ifade eden Gufran Abdüsselam, "Elektrik sağlanamadığı için şu an yakıta yöneldik ve bu da ciddi tüketim artışına neden oldu" diye belirtti.

Su tutmanın bölgeye etkileri

Gufran Abdüsselam, Türk devletinin suyu tutmaya devam etmesi halinde sulama kanallarının tamamen durabileceğine dikkat çekerek, "Nehir kıyısındaki yeraltı suyu seviyeleri de düşüyor. Bu durum, içme suyunun temin edildiği istasyonları doğrudan etkilemekte ve halkın ihtiyacını karşılayacak miktarda suya erişimi tehdit etmektedir" değerlendirmesinde bulundu.

“Düşük su seviyeleri, su kalitesini de düşürerek su borularında yosun ve zararlı bitkilerin oluşmasına neden oluyor” diyen Gufran Abdüsselam bununda zehirlenme ve çeşitli hastalıklara zemin hazırladığına dikkat çekti.

Gufran Abdüsselam tarım ve ekonominin de bu durumdan ciddi şekilde etkilendiğini ifade ederek, şöyle konuştu: “Bölge ekonomisi büyük ölçüde tarım ürünlerine (buğday, arpa, pamuk vb.) dayanıyor. Ancak bu ürünlerin su ihtiyacı yüksek olduğundan, yeterli su sağlanamaması tarım arazilerinin verimsizleşmesine, çoraklaşmasına ve tuzlanmasına neden oldu. Hayvancılık da bu durumdan olumsuz etkilendi.”

Gufran Abdüsselam, çiftçilerin yüksek maliyetlerle barajdan su çekmek zorunda kaldıklarını, bunun da üretimi zorlaştırdığını vurgulayarak, “Mevcut su girişi yetersiz olduğu için göletteki su seviyesi 6 metre azaldı. Yaz ve yoğun ekim sezonunun çakıştığı dönemde bu durum, saniyede 90 metreküplük su ihtiyacını karşılamada büyük bir açık oluşturuyor" dedi.

Alternatif çözümler

Baraj idaresi, Fırat Nehri üzerindeki baskıyı azaltmak için alternatif enerji üretim yolları üzerinde çalışıyor. Bunlar arasında güneş enerjisi, doğalgazla çalışan santraller ve tuzlu su arıtma tesisleri yer alıyor.

Gufran Abdüsselam, konuşmasının sonunda uluslararası topluma ve insani yardım kuruluşlarına çağrıda bulunarak, Türkiye’ye baskı yapılması ve anlaşmaya uymaya zorlanması gerektiğini vurguladı. Gufran Abdüsselam, "Bu su krizi devam ederse, bölge halkını tehdit eden büyük bir felaket kaçınılmaz olacaktır" diye konuştu.