Filistinli kadınlar: Gazze’de yaşananlar ikinci Nakba
Filistinli kadınlar bugün Gazze’de yaşananları ikinci Nakba olarak tanımlarken, tüm dünya kadınlarına seslerinin duyulması için çağrıda bulunuyor.

RAFEEF ASLİM
Gazze - İsrail’in 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ediyor. Neredeyse tüm binaların yerle bir olduğu Gazze’de insanlar yıkıntılar arasında hayatta kalma mücadelesi veriyor. Yardımların engellenmesiyle Filistinliler en temel ihtiyaç malzemelerine ulaşamazken saldırılardan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor.
Gazze’deki yetkililerin paylaştığı verilere göre; saldırılar nedeniyle 2 bin 200 aile nüfustan silindi, 5 bin 120 ailenin ise yalnızca bir ferdi hayatta kaldı. Gazze'de 311'i İsrail'in 7 Ekim'de başlayan soykırımı sırasında doğup yaşamını yitirenler olmak üzere bir yaş altı 908 bebeğin hayatını kaybettiğine dikkat çekiliyor. İsrail saldırılarında yaşamını yitiren 12 bin 400 kadından 8 bin 700'ünün cenazesinin hastanelere ulaştırıldığı da paylaşıldı. Ayrıca Gazze Şeridi'nde bulunan 65 binden fazla çocuğun açlık nedeniyle yaşamları risk altında.
Gazze’de yaşanan tablo geride kalanların hafızalarında silinmeyecek izler bıraktı.
İnsanlar zor koşullar ve saldırılar altında hayata tutunmaya çalışıyor. Kadınlar yaşananları Nakba olarak tanımlıyor. Yerinden edilme, açlık, evsizlik ve sistematik katliamlar nedeniyle bitkin düşen Filistinli kadınlar, saldırıların son bulmasını istiyor.
‘Kabustan kurtulmayı istiyorum’
Susan Ebu Ayyadah, Nakba ile Gazze Şeridi halkının bugün yaşadıklarının arasında önemli bir zaman farkı olmasına karşı aynı olduğunu düşünüyor. Konuşmamız boyunca küçük evinin detaylarından söz eden ve oradaki huzuru özlediğini anlatan Susan Ebu Ayyadah’ın evi artık bir moloz yığını.
Tüm saldırıların ve katliamların rüyada görülebileceğini ancak bugün yaşananların tüm dünyanın gözleri önünde yaşandığını dijital medya ve televizyonlarda gösterildiğini belirtti. Nakba’yı daha önce duyduğunu ama bu kadar vahşi olabileceğini tahmin etmediğini dile getiren Susan Ebu Ayyadah, hayatlarının alt üst olduğunu evlerini hayatlarını kaybettiklerini anlattı. Susan Ebu Ayyadah, kadınların saldırılar ve yaşananlardan çok bitkin düştüklerini buna rağmen gün doğup batana kadar çalıştıklarını söyleyerek geceleri sakin bir uykunun bile artık kendilerine hayal olduğunu ifade etti. Susan Ebu Ayyadah, “Bu felaketin bir an önce son bulmasını ve bu kabustan kurtulmayı istiyorum” derken yaşadıkları acıları asla unutamayacağını söyledi.
‘Hiçbir şey yerinde değildi’
Hayatta kalmaya çalışan kadınlardan biri de Yasmine El-Absi. Acıları anlatmaya gerek olmadığını çünkü her şeyin açıkça izlendiğini dile getiren Yasmine El-Absi, bir çadırda kalabilen şanslı sayılabilecek Filistinlilerden. Su, yiyecek ve yakacak bulabilmek için gününü kuyruklarda geçiriyor. İşlerin bu kadar karmaşık olabileceğini tahmin etmediklerini anlatan Yasmine El-Absi, kız kardeşinin yanına sığındığında en fazla iki hafta kalacağını düşünüyordu. Yasmine El-Absi, “Geri döndüğümde hiçbir şey yerinde değildi. Tanıdığım şehir ve yurdum kaybolmuştu, yerini sefalet dolu kamplara bırakmıştı” diye konuştu.
Filistinli kadınların ailelerini kurtarmak için hayatın her alanında mücadele ederek sabrın örneği olduklarını ifade eden Yasmine El-Absi, acı ve kayıpların hafiflemesi için kadınların desteklenmesini istedi. Yasmine El-Absi son olarak dünyanın dört bir yanındaki kadınlara seslenerek gösteriler ve eylemler aracılığıyla seslerinin duyurulması çağrısında bulundu.