Filistin’in kırılmaz kalemleri gazeteci kadınlar gerçeğin peşini bırakmıyor
Ateş altındaki Gazze’de gerçekleri yazmak için canlarını hiçe sayan gazeteci kadınlar, Gazzeli kadınların tarihine kırılmaz kalemleri ile ışık tutuyor.

NAGHAM KARAJEH
Gazze- İsrail’in Gazze’ye dönük 7 Ekim 2023’te başlattığı saldırıları, 19 Ocak’ta yapılan ateşkese rağmen devam ediyor. 50 bine yakın insanın yaşamını yitirdiği, yüz binlercesinin yaralandığı, milyonların yerinden edildiği İsrail- Gazze savaşında gazeteciler de hedefteydi. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (Committee to Protect Journalists- CPJ), son yayınladığı verilere göre; savaşın başladığı 7 Ekim 2023’ten- 21 Mart 2025 tarihine kadar Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da 170 gazeteci ve medya çalışanı görevinin başında katledildi. 1992 yılından bu yana gazetecilere dönük veri toplayan CPJ, geçtiğimiz bir yıllık sürecin gazeteciler için en ölümcül dönem olduğunu kaydetti.
Gazze’de gazetecilerde can güvenliği riskine karşı gerçekleri duyurmak, görevlerini yerine getirmek için büyük bir emek verdi. Gazeteci kadınlar için ise durum daha ağır. Hem mesleklerini yerine getirmek hem de ailelerinin ihtiyaçlarına koşmak onların yükünü katlıyor.
‘Yaşananları belgelediğimiz için hedef haline geldik’
"Sahada, sanki canımızı avucumuzda taşıyoruz gibi hissediyoruz” diyerek sözlerine başlayan Gazeteci Suha Sukar, gerçekleri göstermeye çalışan herkesin hedef haline gediğini, sahada ölmek veya yaralanma ihtimalinin olduğunu vurguladı. Yaşananları belgeledikleri için hedef olduklarını ifade eden Suha Sukar, kadın gazetecilerin, tüm tehlikelere rağmen ihlalleri belgelemeye devam ettiğini söyledi. Suha Sukar, "Bu savaşta medya çalışmaları daha önceki savaşlardan çok farklıydı. Uygun bir çalışma ortamı yoktu. Özellikle Gazze'nin kuzeyinde elektrik ve internet yoktu, bu da haber gönderme konusunda ciddi zorluklar yaşattı” şeklinde konuştu.
Çalışma koşullarının zorluğuna değinen Suha Sukar, uluslararası basın örgütleri ve uluslararası ajanslardan herhangi bir dayanışma görmediklerini, internet, ulaşım gibi birçok zorluğa kendi çabaları ile çözüm geliştirdiklerinin altını çizdi ve ekledi: "Biz ayrıcalık istemiyoruz, sadece temel haklarımızı istiyoruz, güvenli bir çalışma ortamı talep ediyoruz. Gerçeği aktarmamıza engel olunmamalı.”
‘Ailemi kaybetmeme rağmen işimi yapmaya devam etmek çok zordu’
Gazetecilerin yaşadığı korku sadece bombardıman korkusu değildi. Gazeteci Safinaz Al-Loah, insansız hava aracı ve keskin nişancılar tarafından takip edildi, hedef alındı ve saldırıya uğrayarak, yaralandı. Şans eseri hayatta kalan gazeteci bugün fiziksel ve psikolojik etkilerini yaşıyor.
Baskıyı en derinden yaşayan Gazeteci Safinaz Al-Loah, "Aksa Şehitleri Hastanesi'nde olayları takip ediyordum, hastane doğrudan bombalandı ve vücudumun çeşitli yerlerinden şarapnel parçalarıyla yaralandım. Hayatımı kaybetme noktasına geldim. Bu ilk hedef alınışım değildi. Üç ardışık hava saldırısı ile evim tamamen yıkıldı, sadece bir yığın moloz kaldı. Ayrıca, kardeşim gazeteci Ahmed Al-Loah'ı da kaybettim. Sivil savunma ekiplerinin çalışmalarını takip ederken onu da hedef aldılar. O anı asla unutamam, evimi ve ailemi kaybetmek, hala kamerayı tutarak işimi yapmaya devam etmek çok zordu" dedi.
‘Dünyanın, yaşadığımız felaketin boyutunu bilmesini istiyoruz’
Safinaz Al-Loah, yalnız değil. Aynı durumu yaşayan çok sayıda meslektaşı var. Gazze’de gazeteciler çoğunlukla olay yerine dahi engellemelerden kaynaklı ulaşamıyor. Ve birçoğu sevdiklerini, evlerini kaybetti. Fakat mesleklerini yerine getirmek zorunda hissederek, kameralarını hiç bırakmadı.
"Sadece ne olduğunu belgelemiyoruz, bir mesaj taşıyoruz” diyen Safinaz Al-Loah, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyanın, yaşadığımız felaketin boyutunu bilmesini istiyoruz. Her seferinde enkaz altından bir çocuk çıkarıldığında ya da bir aile tamamen yok olduğunda, sadece bir sahne değil, düşman güçlerinin dünyadan gizlemek istediği bir gerçeği aktardığımızı biliyoruz.”
Gazeteci kadınlar tarih yazıyor
Filistinli kadın gazetecilerin savaş sırasında gösterdiği çaba sadece basın çalışması değildi; aynı zamanda gerçek bir kahramanlık öyküsü. Tehditlere ve ihlallere rağmen, gazeteci kadınlar görevlerini yerine getirmeye devam ettiler çünkü gerçeğin iletilmesi gerektiğini biliyorlardı. Filistinli gazeteci kadınlar, sadece olayların tanıkları değil, tarihi yazan ve bombardıman altında kırılmayan kalemler olduklarını tüm dünyaya gösteriyorlar.