Fermanın unutturmadıkları: Çocuklarını geride bırakmak zorunda kalanlar
Şengal Katliamı tanıklarından Sarê, 9 gün boyunca dağlarda kaldı. Açlık ve susuzluktan yaşanan ölümlere şahit oldu. Sarê, ölen çocuklarını geride bırakıp yola devam edenlerin yaşadıklarını unutamıyor.

CÎLAN ROJ
Şengal - IŞİD çeteleri 3 Ağustos 2014'te, Êzidî’lerin yurdu Şengal'e saldırdı. Saldırının ardından çoğu kadın olmak üzere binlerce kişi katledildi ve binlercesi de kaçırıldı. Kadınlar tecavüze maruz bırakıldı ve satıldı; binlerce kadının akıbeti ise hâlâ bilinmiyor.
IŞİD saldırısından aylar önce, Peşmerge ve destekçileri önce Êzidîlerin silahlarını aldı ve ardından "Endişelenmeyin, IŞİD saldırmaz, sizi koruruz, hatta IŞİD gelse bile sadece bir gün dayanır" dediler. Böylece Êzidi toplumu korumasız bırakıldı.
Şengal’de önceki fermanlardan sadece yaşı ilerlemiş erkek ve kadınlar haberdardı. Bu nedenle 74’üncü Ferman’ın doğuracağı sonuçlar hakkında özellikle gençlerin fikirleri yoktu.
'Peşmerge, IŞİD saldırısından önceki gece Şengal’den kaçtı'
Sarê Berkat da 2014’teki fermana tanıklık eden biri, ferman verildiği sırada ailesiyle birlikte Tilezêr'de yaşıyordu. Birçok kişi gibi, Sarê ve ailesi de önceki fermanlardan haberdar değildi.
Bu nednele IŞİD geldiğinde kendilerine saldıracağına inanmamışlardı. IŞİD'in gelişi ve çetelerin Êzidî toplumuna yönelik saldırıları hakkında Sarê Barkat şunları söyledi:
“Daha önce fermanın ne olduğunu bilmiyorduk, büyüklerimiz bundan bahsetmezdi. Fermanı duyduğumuzda inanmadık, çünkü daha önce hiç duymamıştık. IŞİD Girzêrik'e saldırdığında bize akşama kadar gideceklerini söylediler, kasıtlı olarak yayılmış bir söylenti vardı. Bundan dolayı halk kaçmadı, ancak bazıları gitmek istedi ve peşmergeyi destekleyenler kimsenin köyden çıkmasına izin vermedi. Zaten çeteler saldırmadan önce Êzidîlerin elindeki silahlar toplanmıştı. Hepimizi öldürmek istiyorlardı sanki. Toplumun önlem almaması için yalan bilgiler yayılıyordu. Hatta akşama kadar evlerimize döneceğimizi söylediler. Bunu söylediklerinde herkes hemen inandı ve sabaha kadar biz de gitmeyeceğimizi söyledik, çünkü inanıyorduk. Gitmeyeceğimizi, IŞİD'in bize saldırmayacağını, peşmergelerin bizi koruyacağını söyledik. Ancak peşmergeler, IŞİD saldırısından önceki gece Şengal’den ayrılmıştı. Kaçmışlardı, sabah uyandığımızda peşmergelerin olmadığını gördük.”
Bir aylık kızıyla dağlara gitti
IŞİD saldırısının ardından kadınların ve çocukların kaçırıldığını duyan Sarê ve ailesi önce Cidalê köyüne, ardından Qendîlê köyüne gitti ve burada üç gün kaldı. Qendîlê köyünde üç gün kaldıktan sonra Şebil Qasim'a geçtiler ve oradan dağlarda 9 gün yürüyerek Kers Vadisi'ne ulaştılar. Anne, köyden ayrılıp Kers Vadisi'ne gitme sürecini anlatırken, fermana giden insanların çaresizliğine şu sözlerle dikkat çekti: "Kızım bir aylıktı, kadınların kaçırıldığını duyunca hemen köyü terk ettik. Dağlarda 9 gün kaldık. Birçok insan susuzluk ve açlıktan öldü. Birçok insan mecburiyetten çocuklarını geride bıraktı."
'Siba köyündeki herkes öldürüldü ve kaçırıldı'
Sarê Berkat, çetelerin Siba köyünde tüm aileleri öldürdüklerini ve sağ kalanların da kaçırıldığını söyledi. Sarê Berkat, komşusunun başına gelenlerden de bahsetti: "Bir komşumuz vardı, aynı aileden 20'den fazla kişi IŞİD'in eline düştü, geri kalanlar öldürüldü. O aileden kimse kalmadı. Çetelerin eline düşenlerden sadece iki gelin geri döndü ve o aileden kimse sağ kalmadı. Bu gelinlerin ikisi de çetelere para verilerek aileleri tarafından alındı. Kayınvalidem de IŞİD'in eline düştü ama bir yıl sonra serbest bırakıldı."
Ferman'ın hikayesi
Katliam sırasında Sarê’nin kızı bir aylıktı adını “Ferman” koydular. Anne bebeğinin hikayesini şu sözlerle anlattı: "Ferman geldiğinde kızım bir aylıktı. Ferman olana kadar ona isim koymamıştık. Ferman gelmeden önce IŞİD'in saldıracağı söylentileri vardı ve belirsizlik vardı, bu yüzden ona isim koymamıştık. Ferman geldiğinde, insani yardım koridorunda hava çok sıcaktı ve kızım sıcaktan morarmıştı. Bizi Rojava'ya götüren bir anne kızımı elimden aldı ve ona Ferman adını vermemi söyledi. Kızıma Ferman adını böyle koyduk."
Köylerine gidemediler
Rojava'da 4 ay kaldıktan sonra, Şengal yolu açılır açılmaz Sarê ve ailesi geri döndü. Ancak köyleri Tilezer yerine Kers Vadisi'ne yerleştiler. Anne, Tilezer'e gidememesini şu sözlerle dile getirdi: "Fermandan sonra Tilezer'e gitmedim. Yağma, yıkım ve moloz nedeniyle cenazelerin kokusu dayanılmaz hale geldi. Fermandan önce köyümüz çok güzeldi, çok insan vardı, ancak fermandan sonra köy yağmalandı, sokaklarda kimse kalmadı. Şimdi bir dönüş var, ancak eskisi gibi olmayacak. Çünkü tüm evler yıkıldı ve her yerde katliam izleri var. Döndüğümüz günden beri eşim Tilezer'deki evimizi sadece bir kez görmeye gitti, hiç dışarı çıkmadık."
Ferman öncesinde Êzidî toplumundaki kadınlar hiçbir hakka sahip değildi, iradesizdi ve örgütlenmemişti. Kadınların kendilerini her alanda güçlendirmelerinin önemine işaret eden Sarê, “Fermandan önce kadınların evlerinden çıkma hakkı yoktu. Tek yaptıkları ev işleri, çocuk büyütmek, erkeklere hizmet etmekti. Kadınlar evlere kapatılmıştı. Kadınlar fermandan önce araç kullanabilselerdi, birçok kadın kurtulabilirdi. Çünkü ferman sırasında araç vardı ama sürücü yoktu. Herkes yaya olarak dağlara çıkıyordu. Kadınlar kendilerini savunabilse ve silah kullanabilselerdi, iki IŞİD çetesi yüz kadın ve erkeği alamazdı. Ama şimdi her şey değişti, Şengal eski Şengal değil ve kadınlar fermandan önceki kadınlar değil. Artık kadınların istikrarı, iradesi ve örgütlenmesi var” dedi.
Örgütlü kadınlara inanmak
Sarê Berkat konuşmasının sonunda, artık güç ve örgütlülüğe sahip olduklarını, en önemlisi düşmanlarını iyi tanıdıklarını, kendi güçlerine, ileri ve örgütlü kadınların gücüne sonuna kadar inandıklarını belirtti.