Faslı kadınlar şiddete karşı mücadeleyi büyütüyor

Kazablanka’da düzenlenen basın toplantısında, Faslı kadınların ekonomik dışlanma ve şiddete rağmen protestoların ön saflarında yer alarak sosyal, sendikal ve siyasal mücadeleyi büyüttüğü vurgulandı.

HANAN HARET

Fas- Fas Kadın Haklarını Savunma Derneği, Fas Kadına Yönelik Şiddet Gözlemevi “Kadın Gözleri” ile iş birliği içinde, 3 Aralık’ta Kazablanka’daki “Fama” Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, 2025 yılı boyunca ülkede yaşanan çeşitli toplumsal hareketler içinde kadın ve kız çocuklarının konumu ele alındı. Etkinlik, ekonomik ve toplumsal dışlanmanın artan şiddet biçimleriyle iç içe geçtiği bir bağlamda gerçekleşti.

Protestolara katılım tarihsel bir sürecin devamı

Toplantıya katılanlar, Faslı kadınların protestolardaki varlığının yeni olmadığını, bunun 1940’lı yıllardan itibaren sömürgeciliğe karşı direniş ve ardından gelen demokratik mücadelelerle başlayan tarihsel bir sürecin uzantısı olduğunu belirtti.

Katılımcılar, Figuig kentindeki kadınların seslerinin toprak ve insanca yaşam konularında kolektif bir bilinci ortaya koyduğunu, buna karşın gösterilere katılan kadınların sözlü şiddete, ailevi ve toplumsal baskıya maruz bırakılarak kamusal alandaki varlıklarının sınırlandırılmak istendiğini ifade etti.

Hnifera ve Tahiant kentlerinde ise kadınların önceki kuşaklara kıyasla daha cesur olduğu, protestolara katılımlarının, marjinalleştirilmiş bölgelerde kadın olmanın anlamına dair daha derin sorular ortaya koyduğu vurgulandı. Katılımcılara göre kadınlar, tüm kısıtlamalara rağmen bugün protestoların ön saflarında yer alıyor.

Deprem sonrasında yaşanan eksiklikler

Köyler ve uzak bölgelerdeki kadınların durumuna da değinen katılımcılar, erkeklerin çoğunlukla kentlere göç etmesi nedeniyle kadınların yeterli sosyal koruma ve gelir olmaksızın iki kat kırılganlıkla karşı karşıya kaldığını dile getirdi.

El-Havz bölgesinde ise deprem sonrasında özellikle üreme sağlığı hizmetleri ve doğum kontrol araçlarına erişimde ciddi aksamalar yaşandığı, ayrıca hayvancılık gibi basit geçim kaynaklarının kaybedildiği ve kadınlara yeterli tazminat sağlanmadığı kaydedildi.

Toplantıda ayrıca, Meknes’te “Sikome” şirketinde çalışan kadın işçilerin iki yıldır fabrika yönetiminin fiili kapatılmasına karşı sürdürdüğü oturma eylemi de gündeme getirildi. Çalışan kadınların keyfi şekilde işten çıkarılma ve baskılar yoluyla ekonomik ve kurumsal şiddete maruz kaldığı ifade edildi.

Sessiz kadın imgelerine karşı bir meydan okuma

Katılımcılar, Fas’ta yakın dönemde ortaya çıkan “Z212 Kuşağı” hareketi içinde de kadınların dikkat çekici biçimde yer aldığını, genç kadınların taciz ve saldırılara rağmen ön saflarda bulunduğunu belirtti. Bu hareketin kadınları “mağdur” konumundan çıkarıp sosyal adalet ve insanca yaşam taleplerini dile getiren siyasi bir özne haline getirdiği vurgulandı.

Gösterilere katılanlar arasında reşit olmayan kız çocuklarının da bulunduğu, ayrıca kıyafet ve dış görünüş üzerinden zorbalık ve ayrımcılık vakalarının yaşandığı aktarıldı.

Katılımcılar, kadınların sokağa çıkmasının itaatkâr ve sessiz kadın imgelerine karşı bir meydan okuma olduğunu; Faslı kadınların 1990’lı yıllardan bu yana siyasal ve hak temelli bir bilinç biriktirdiğini ve bugün sosyal, sendikal ve siyasal mücadeleyi bir arada yürüttüğünü ifade etti.

Kadınların mücadelesi ve direnişinin görünür kılınması

Toplantı sonrasında konuşan “Kadın Gözleri” Gözlemevi Ulusal Koordinatörü Nejat er-Razi, bu yılki buluşmanın Kadına Yönelik Şiddete Karşı 16 Günlük Kampanya kapsamında düzenlendiğini, ancak yalnızca ihlallerin kayda geçirilmesine değil, kadınların mücadelesi ve direnişinin görünür kılınmasına odaklandığını söyledi.

Gözlemevinin Figuig, Hnifera, Meknes ve El-Havz bölgelerinde, ayrıca “Z212 Kuşağı” hareketine katılan genç kadınlar arasında yaptığı izlemenin, Faslı kadınların her zaman direnişin öznesi olduğunu ortaya koyduğunu belirten Nejat er-Razi, “Kadınlar özgürleşme hareketlerine katıldı, hak mücadelelerinde yer aldı ve bugün de su, doğal kaynaklar, insanca yaşam, çalışma, sağlık ve eğitim gibi taleplerle sokağa çıkıyor” dedi.

‘Sokağa çıkma gerçek bir değişim arzusunu ifade ediyor’

Nejat Er-Razi, buna örnek olarak Figuig’te kadınların barış ve onurun simgesi olan beyaz ‘hayek’ giysileriyle vahalarını savunmalarını, Meknes’te işten çıkarılan kadın işçilerin dört yıldır sürdürdüğü direnişi, El-Havz’da deprem sonrası geçim kaynaklarını kaybetmelerine rağmen direnen kadınları ve Hnifera’daki sağlık altyapısı ile temel hizmetlerin iyileştirilmesi talebiyle kadınların öncülük ettiği protestoları gösterdi.

“Z212 Kuşağı” hareketinde ön saflarda yer alan genç kadınları da selamlayan Nejat er-Razi, onların bu şekilde görünür olmasının “yalnızca bir katılım değil, gerçek bir liderlik” olduğunu söyledi. Toplanan tanıklıkların, protestolara katılan kadınların yüksek bir siyasal ve hak bilincine, güçlü bir yurttaşlık duygusuna ve karar alma süreçlerinde bağımsızlığa sahip olduğunu gösterdiğini belirtti.

Nejat Er-Razi sözlerini, kadınların protestolara katılımının anayasal ve temel bir yurttaşlık hakkı olduğunu vurgulayarak tamamladı. Kadınların korunması gerektiğini, baskı altına alınmaması gerektiğini ifade eden  Nejat Er-Razi, “Kadınların ve gençlerin sokağa çıkması, toplumsal bilincin ilerlediğinin ve gerçek bir değişim arzusunun açık göstergesidir. Bu kadın hareketi bir tehdit olarak değil, olumlu ve kapsayıcı bir değişimin itici gücü olarak görülmelidir” dedi.