Faslı kadın hakları savunucuları dijital alanda hedefte

Fas’ta kadın hakları savunucuları, dijital şiddetin yeni hedefi oluyor. Dijital medyada fikir beyan eden kadınlar; hakaret, tehdit, iftira ve dijital linç kampanyalarıyla susturulmak isteniyor. Hukuki koruma ise hâlâ yetersiz.

HANAN HARET

Fas- Modernleşme ile geleneksel yapıların çatıştığı bir bölgede, özellikle insan hakları savunucusu olan kadınlara yönelik dijital şiddet artık münferit olay değil tam tersi; teknolojinin susturma, karalama ve itibarsızlaştırma aracı olarak kullanıldığı bir alana dönüştü.
Kuzey Afrika ile Ortadoğu’daki diğer ülkelerde dijital dönüşüm hızla ilerlerken, bu değişim ne yeterli yasal düzenlemelerle ne de kadınların dijital ortamda güvenliğini sağlayacak koruyucu mekanizmalarla destekleniyor. Dijital medya platformları, kadınların seslerini özgürce duyurabilecekleri alanlar olması gerekirken, bugün artık iki ucu keskin bir bıçağa dönüşmüş durumda. Kadınlar fikirlerini ifade ettiklerinde, sıklıkla din, gelenek hatta siyaset gibi araçlarla susturulmaya çalışılıyor.

Kadın hakları savunucuları hedefte

İtalya'da, Faslı insan hakları savunucusu Tria Bouksibi, sadece aile içi şiddete uğramış iki Faslı göçmen kadına destek verdiği için şiddetli bir dijital karalama kampanyasının hedefi oldu. Tria, bu dayanışmasının özel hayatına ve ailesine yönelik organize saldırılara dönüştüğünü şu sözlerle ifade etti:
“Mağdurlara destek vermek linç edilme sebebi olmamalı. Ama ben kamuoyunda adeta infaz edildim.”
Saldırılar eleştiriyle sınırlı kalmadı; tehditler, hakaretler ve özel hayatına müdahalelerle devam etti. Bu durum, dijital ortamda kök salmış ataerkilliğin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını açıkça gösterdi.
Ancak Tria Bouksibi pes etmedi. İtalyan makamlarına resmi şikâyette bulunduğunu belirten Tria, “Özellikle yurt dışında yaşayan Faslı kadınların kolay hedef olmadığını ve yasanın onları da koruduğunu göstermek çok önemliydi” dedi.
Tria gibi pek çok kadın, yalnızca kadın haklarını savundukları için benzer saldırılara maruz kalıyor.
Tria Bouksibi yaşadıklarını şu sözlerle tanımladı: “Toplumlarımızda kadınlardan güçlü olmaları beklenir ama güçlü olduklarında cezalandırılırlar. Kadının başarısı bazılarını rahatsız eder; bu yüzden karalama ve kuşku silahına başvururlar.”

‘Kadın bedeni ve kimliği saldırı aracına dönüştürülüyor’

“Fas Aydınlanma ve Modernite Forumu” üyesi aktivist Wafaa el-Badri de insan hakları savunucusu kadınlara yönelik dijital şiddetin giderek arttığını belirtti. Wafaa el-Badri’ye göre bu saldırılar yalnızca fikirleri hedef almıyor; özel hayatları, mesleki saygınlıkları,annelikleri ve kadınlıkları dahi hedef alıyor. Wafaa el-Badri, “Dijital şiddet, özellikle hak savunucusu kadınlar için daha yıkıcı. Bu saldırılar, bazen kişisel intikam ya da siyasi hesaplaşma aracına dönüşerek onların onuruna, mesleki ehliyetlerine zarar veriyor” diye konuştu.
Wafaa el-Badri, insan haklarını savunduğunu iddia eden bir toplumda, mücadeleci kadının damgalanmasının kabul edilemez olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Dijital şiddet, kadınların kamusal alandaki yerini ellerinden alıyor ve eşitlik mücadelesinin ilerlemesini engelliyor. Kadın hakları savunucuları, köklü ataerkil kalıplar nedeniyle çift yönlü baskıya maruz kalıyor. Kadın bedeni ve kimliği birer saldırı aracına dönüştürülüyor.”

Kadınlar dijital şiddetten nasıl korunur?

Wafaa el-Badri ve diğer insan hakları savunucuları, dijital şiddetle mücadelede çok boyutlu bir yaklaşımın şart olduğunu kaydetti. “Bu mücadele, yalnızca yasal düzenlemelerle değil; eğitim, medya, sağlık gibi alanlarda toplumsal cinsiyet duyarlılığıyla şekillendirilmiş kamu politikalarıyla desteklenmeli” diyen Wafaa el-Badri devamında şöyle konuştu:
“Dijital karalama, özellikle kadınlara ve hak savunucularına yönelikse, ağır şekilde cezalandırılmalı. Ama mesele yalnızca yasalardan ibaret değil. Gerçek bir toplumsal dönüşüm için eğitimde, medyada, sağlık politikalarında eşitliği esas alan değişimler gerekli.”
Wafaa el-Badri, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “İnsan haklarını savunan bir toplum inşa etmek istiyorsak, kadını aşağılayan, mücadele eden kadını itibarsızlaştıran zihniyeti de değiştirmeliyiz. Dijital şiddet sadece güveni öldürmez; kadın savunucuların kamusal alandaki varlığını da çalar. Sonuç olarak, eşitlik mücadelesi geriler, değişim ise elitlerin değil halkın ortak işi olmalı.”