Fas’ta ‘grev yasa tasarısına’ karşı emekçiler sokakta: Haklarımızdan taviz vermemeliyiz
Fas’ta emekçiler, grev hakkını kaldıran, grev yapanlara ağır para cezalarını ön gören yasa tasarısına karşı sokağa çıktı. Faslı İlerici Kadınlar Birliği Üyesi Zahra Mohsen, “Haklarımızdan taviz vermemeliyiz” diyerek, grevleri sürdürme çağrısı yaptı.
HANAN HARITE
Fas –Fas İş Konfederasyonu’nun çağrısıyla, ülkenin başkenti Rabat'ın yanı sıra Kazablanka, Tetuan, Tanca, Beni Tedcit ve El Ayun dahil birçok kentte 6 Ocak’ta yapılan eylemlerle "grev yasa tasarısına" tepki gösterilerek bazı kısımlarının değiştirilmesi istendi. Emekçiler, tasarıyı kabul etmediklerini ve bazı maddelerin değiştirilmesini talep ederken, hükümetin yasa tasarısını "grev hakkını kısıtlama girişimi" olarak değerlendirdi.
Fas'ta hükümetin desteğiyle 24 Aralık 2024’te Temsilciler Meclisi’nden onay alan yasa tasarısı, ikinci meclis tarafından onaylanması halinde kanun değişecek.
Faslı İlerici Kadınlar Birliği Üyesi Zahra Mohsen, grev kanunu taslağının mevcut haliyle erkek ve kadın işçilerin haklarının kısıtlanmasına ve seslerinin kısılmasına yönelik bir adım olduğunu değerlendirdi.
‘Sendikaların işçi haklarını savunmasını zorlaştırıyor’
Zahra Mohsen, yasa taslağının işçilerin taleplerini ifade etme özgürlüğünü kısıtladığını, aynı zamanda grevlerin örgütlenmesi için koşulları katılaştırarak, sendikaların işçi haklarını savunmanı zorlaştırdığını vurguladı. Taslağın Fas Anayasası'nın 29’uncu maddesinde belirtilenlerle çeliştiğini kaydeden Zahra Mohsen, Anayasa’nın insan haklarına saygı çerçevesinde yurttaşların grev hakkını temel bir hak olarak güvence altına alması gerektiğini söyledi.
Zahra Mohsen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tasarı mevcut haliyle, işçi-işveren ilişkisine yönelik dar bir tanım getiriyor ve toplumun diğer tüm kesimlerini dışlayarak grev hakkına yönelik bir kısıtlamayı dayatıyor. Tasarı grev duyurusunu karmaşık hale getiriyor. Grev yapan kişiler haklarını savunmak için grev yapıyor. Mevcut tasarı resmiyeti olmayan sektörlerde veya evlerde çalışan kadınların haklarını talep etmesini imkansızlaştırıyor. Tasarının kanunlaşması durumunda kanuna göre hareket etmeyenlere 50 bin dirheme (5 bin dolara) kadar para cezası da öngörülüyor. 50 bin dirheme ulaşan yüksek para cezaları, işçinin grev hakkının elinden alınması ve işten atılması anlamına geliyor. Dolayısıyla günlük geçimini güvence altına alma olanağı ortadan kaldırılıyor. Yasa taslağı işçilerin zorlu gerçeklerini göz ardı ediyor. Özellikle asgari ücret altında ve zor ekonomik koşullarda çalışan kadın işçilerin durumu göz önüne alındığında.”
‘Tasarı genel olarak işçilere kısıtlamalar getiriyor’
Zahra Mohsen, Fas'ta grev hakkının sendikaların kurulmasından öncesine kadar uzandığını, bunun ülkenin kurtuluşu için ulusal mücadelenin bir aracı olduğunu, bugün de işçilerin haklarını garanti altına almak ve kazanımlarını korumak için aynı ruhun sürdürülmesi gerektiğini anlattı. Zahra Mohsen, “İşçi sınıfı, grev yasası taslağının mevcut haliyle, özellikle zor ekonomik koşullardan mustarip sektörlerdeki kadın işçileri etkileyeceğini, zira bu durumun onların meşru grev haklarını kullanmalarını zorlaştıracağını kaydediyor. Tasarı genel olarak işçilere kısıtlamalar getiriyor ve grev yapman durumunda seni para cezasıyla cezalandırıyor” sözlerine yer verdi.
‘Yasanın Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle tutarlı olması gerekiyor’
Grevin işçinin haklarını koruma aracı olduğuna dikkat çeken Zahra Mohsen, şu ifadelerde bulundu:
“Haklar kısıtlandığında kadın ve erkek işçiler yasal korumasız hale gelecek. Bu durum özellikle kadın işçilerin mağduriyetini artıracak. Hükümet ve Çalışma Bakanlığı, erkek ve kadın işçilerin haklarını garanti eden bir yasa hazırlamada iyi niyet göstermiyor. Bu durum Fas'ın 2011'den bu yana oluşturduğu anayasal ve hukuki bağlamdan bir sapma olarak değerlendiriyorum. Fas İş Konfederasyonu, grev kanunu taslağına ilişkin Çalışma Bakanı'na açık ve kapsamlı bir mektup gönderdi. Mektupta söz konusu yasanın Fas Anayasası ve uluslararası sözleşme ilkeleriyle tutarlı olmasının gerekliliği vurgulandı.”
‘Ceza Kanunu'nun 288’inci maddesi kaldırılmalıdır’
Sendikalar ve işverenler arasındaki diyalogda tıkanıklıktan kaçınmak için açık teklifler oluşturmanın önemini vurgulayan Zahra Mohsen, iki taraf arasındaki anlaşmazlıkların tırmanmadan önce çözülmesine katkıda bulunan etkili arabuluculuk mekanizmaları oluşturmanın gerekliliğini kaydetti. Zahra Mohsen, "Yaptırımlar uygulamak veya işçileri işten çıkarmak yerine, pratik ve adil bir çözüm olarak arabuluculuğa odaklanmalıyız. Ayrıca grev hakkını kullandıkları için kadın ve erkek işçilerin para cezasıyla karşı karşıya kalmamaları için Ceza Kanunu'nun 288’inci maddesi kaldırılmalıdır” diye belirtti.
Grevler sürsün çağrısı
Dönüşümlü grevlerde dahil olmak üzere her türlü grevin sürdürülmesi çağrısında bulunan Zahra Mohsen, sözlerini şöyle tamamladı:
"Her grev türünün işçi haklarını savunmada rolü ve önemi vardır. Bu anayasal bir haktır. Kadınlar kendilerini etkileyen kanunlar konusunda daha bilinçli olmalı ve aralarındaki dayanışmayı güçlendirmeye çalışmalıdır. Güç birliğimizde yatmaktadır ve haklarımızdan taviz vermemeliyiz. Yolumuza çıkan hukuki ve sosyal zorluklarla yüzleşmek için birlik içinde kalmalıyız.”