Erken yaşta evliliğe zorlanan Tunuslu kadınlar baş kaldırıyor

Tunus’un iç bölgelerinde, zorla evlendirmeler çok yaygın. Genç kadınlar erkek zihniyetinin onlara dayattığı sınırları kabul etmeseler de toplumsal baskıyla zorla evlendiriliyorlar.

İHLAS HAMRUNİ

Tunus- Tunus’un kırsal bölgelerinde yaşayan birçok çocuk, aileleri ve toplum tarafından evliliğe zorlanıyor. Ekonomik yoksullukla harmanlanan erkek egemen zihniyet, kız çocuklarının eğitim alma ve meslek sahibi olma haklarını ellerinden alırken, geleneksel söylemlerle bu eşitsizlik meşrulaştırılıyor. Bu zihniyet, kadınların ya da kız çocuklarının kendi kararlarını vermesine izin vermiyor; aksine, onları erken yaşta evliliklere zorluyor. Erkek zihniyetinin kadına biçtiği "ya evlen ya yük ol" anlayışı, binlerce genç kadının potansiyelini, hayallerini ve yaşam hakkını daha başlamadan sonlandırıyor.

Tunus’tan 40 yaşındaki Rakiye Uluad Ahmed, çalışmayı hayal ettiğini ancak ‘sen kadınsın, evlenmelisin, sana kim bakacak?’ denilerek zorla evlendirildiğini anlattı.

Rakiye Uluad Ahmed, “Başarılı ve çalışkan bir öğrenciydim, büyük bir hayalim vardı. Devlet kurumlarında çalışmak istiyordum. 24 yaşımda üniversiteden mezun oldum. Her kapıyı çaldım, pek çok sınava girdim, kurumlardan kurumlara dolaştım, hatta kendi işimi kurmayı bile düşündüm ama çabalarım sonuçsuz kaldı” dedi.

‘İçimde sönmeyen bir ateş var’

Rakiye Uluad Ahmed çevresinde sürekli aynı cümleyi duymayı başladığını belirterek şöyle konuştu: “’Köyde büyüyen kız yaşlanınca evde kalır.’ Benden 10 yaş büyük bir adam evlenmek istediğinde ailem hiç tereddüt etmeden ‘evlenmelisin, sana kimse sonsuza dek bakamaz’ dedi. Direndim, karşı koydum ama baskılar çok fazlaydı, sonunda kabul etmek zorunda kaldım.”

Rakiye Uluad Ahmed, pişmanlığını gizlemeden sözlerine şöyle devam etti:
“O anda hayallerimin gözümün önünde yıkıldığını gördüm. Evet bugün bir anneyim ama içimde sönmeyen bir ateş var. Hâlâ hayallerimi unutamadım. Zamanı geri alabilsem, daha kararlı olurdum. Ücret düşük bile olsa, sadece hayalimi ve bağımsızlığımı korumak için iki kat çalışırdım.”

Umudunu kaybetmeyen Rakiye Uluad Ahmed kendi gerçekleştiremediği hayallerini kızı için gerçekleştirmeyi isteyerek, “Bizim kırsal toplumumuz, hatta tüm Tunus toplumu, hâlâ kadınlara istemedikleri seçenekleri dayatıyor. Erken evlilik benim için dayatılan acı bir çözümdü, kendi isteğim değildi. Bu yüzden kızım için farklı bir yol izlemeye karar verdim: Ona eğitim, iş ve kendini gerçekleştirme yolunda her desteği vereceğim. Hiçbir şeyi zorla yaptırtmayacağım. Hayatını kendi iradesiyle seçmesini istiyorum” dedi.

Hayalleri yok olan kadınlar

Rakiye gibi Cemile Mansur da erken yaşta evliliğe zorlanan bir diğer genç kadın. Sidi Buzid kırsalından gelen, kalabalık bir ailede dördüncü çocuk olarak büyüyen Cemile, ailesi tarafından zorla evlendirilmiş.

Cemile Mansur, “Öğretmen olmak istiyordum. Harfleri çocukluğumdan beri seviyordum. Okulumun en başarılı öğrencisiydim. Eğitimin, bekleyip duran hayattan kurtulmanın tek yolu olduğuna inanıyordum. Ama hayallerim 17 yaşımda yok oldu” diye belirtti.

17 yaşına bastığında, Cemile akrabaların ve komşuların evlenmesiyle giderek artan baskıyla karşılaştı. 19 yaşına geldiğinde, 35 yaşında, sebze taşıyan küçük bir kamyonu olan biriyle evlenmesi için baskıların arttığını anlatan Cemile “Reddetmeye çalıştım, ağladım, bağırdım çünkü üniversite eğitimimi tamamlamak istiyordum ama sonunda tereddütle ‘evet’ dedim” diye belirtti. 

Bugün 20 yaşında olan Cemile, kucağında bebeğiyle köy sağlık ocağında sırasını bekliyor. Hâlâ enerjik ama daha sessiz. Gözlerinde derin bir hüzün var, ama umutlu. Yastığının altına sakladığı küçük bir not defteri olduğunu söyleyen Cemile, her gece içine bir cümle yazdığını belirterek, “Hâlâ öğretmen olmak istiyorum” dedi.

‘Evlilik en iyi yolmuş gibi sunuluyor’

İnsan hakları aktivisti Hayat Ammami, erken evliliğin yaygınlaşmasının başlıca nedenlerinden birinin işsizlik olduğunu belirterek, “İç bölgelerde genç kadınlar ya mezun olmadan ya da mezun olduktan sonra uzun yıllar iş arıyor. Bu süreçte ‘evlenme çağı geçti’ deniliyor” diye kaydetti.

Hayat Ammami, Tunus toplumunun tıpkı diğer Arap toplumları gibi kadın evlenmemişse değersiz görmeye devam ettiğini vurgulayarak, “Annesi, kızının evlenmemesinden sorumlu tutuluyor. Bu yüzden, sosyal baskıyı azaltmak için anneler çeşitli ikna yollarına başvuruyor. Sonra bu baskılar doğrudan hale geliyor. Kızın hayalleri küçültülüyor, evlilik en iyi yol olarak sunuluyor” dedi.

Ekonomik zorlukların, özellikle de orta sınıfın son yıllarda çökmesiyle evliliğin “maddi güvenlik” olarak görülmeye başlandığına dikkat çeken Hayat Ammami, “Ayrıca muhafazakâr söylemlerin güçlenmesiyle, bazı bölgelerde kızların küçük yaşta evlendirilmesi teşvik ediliyor” dedi.

Kadınlara dönük bakış açısı

Kadınların ne kadar eğitimli olursa olsun, evli değillerse toplumun gözünde değersiz kaldıklarını vurgulayan Hayat Ammami sözlerine şöyle devam etti:
“Doktora yapmış ya da yüksek pozisyonlarda çalışan kadınlar bile olumsuz örnek olarak gösteriliyor. Bu nedenle bazı genç kadınlar sadece bu bakıştan kurtulmak için evleniyor. Ama bu evlilikler çoğu zaman şiddet ve ayrılıklarla sonuçlanıyor.”

Hayat Ammami, yerel kadın derneklerinin sınırlı imkanlarla çaba gösterdiğini ama devlet desteği olmadan büyük sonuçlar alınamayacağını vurgulayarak, zorla evlendirmelerle mücadele için görüşlerini şöyle dile getirdi:
“Medya, eğitim ve kültür gibi alanların birlikte çalışması gerekiyor. Kızların kendi hayatlarını sevgi ve anlayışla kurma hakkına dayalı yeni bir toplumsal bilinç inşa edilmelidir. Ulusal destek ve rehberlik kurumlarının kurulması, evliliğe hazırlık eğitimleri, erken evlilik baskılarına karşı önleyici sosyal ağların oluşturulması ve boşanmış kadınlara hukuki ve psikolojik destek sunulması.”