Dünya Ebeler Günü: Biz onların ilk savunma hattıyız
Doktor ve sağlık ekipmanının kısıtlı ya da olmadığı yerlerde hayati sorumluluklar üstlenen Libyalı ebeler, deneyimlerini ve üstlendikleri sorumluluğu “Biz onların ilk savunma hattıyız” sözleri ile dile getiriyor.

MONA TOUKA
Libya- Güney Libya'nın coğrafi zorluklarla yoksulluğun iç içe geçtiği bölgelerinde, savaşlarla kesintiye uğrayan yaşamda, ebeler hayatın ilk savunma hattını oluşturuyor. Kadınlar, alışılmışın dışında koşullarda, doktorların yokluğunda, ekipman eksikliği ve psikolojik desteğin yetersizliğinde büyük sorumluluklar üstleniyorlar.
Dünya Ebe Günü, ilk kez 5 Mayıs 1991’de kutlanmaya başlandı. Bu özel gün, 1987’de Hollanda’da düzenlenen Uluslararası Ebeler Konferansı’nda, ebelerin tanınması ve onurlandırılması amacıyla ilan edildi. O zamandan beri 50'den fazla ülke bugünü kabul etti ve kutluyor.
Bugün, Güney Libya’daki Sebha, Katroun, Umm al-Aranib ve Murzuq şehirlerinden dört ebe kadının hikâyelerine kulak veriyoruz.
‘Bir meslek değil insani bir misyon’
Sebha’dan Esma El-Sıddık, 20 yılı aşkın bir süredir ebelik yaptığını ve bunu sadece bir meslek olarak değil sorumluluk olarak gördüğünü söyleyerek, şunları belirtti:
“Ebelik benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda inandığım insani bir misyon. Uzun yıllar boyunca şunu anladım: Bir ebenin psikolojik desteği, tıbbi desteği kadar önemlidir. Tatlı bir söz, yumuşak bir ses tonu, içten bir gülümseme, özellikle gebelikte yaşanan korku ve kaygı anlarında büyük fark yaratabilir. Ebe yalnızca fiziksel sağlıkla ilgilenmez; aynı zamanda kadının yanında duran, ona güven veren, onu yönlendiren kişidir. Bazen verdiğimiz psikolojik destek, tıbbi desteğin ötesine geçer. Hamile bir kadın, onunla konuşacak, ne yaşadığını anlatacak ve yalnız olmadığını hissedecek birine ihtiyaç duyar.”
‘Biz onların ilk savunma hattıyız’
Esma El-Sıddık, doktorların yerini almadıklarını fakat doktorların olmadığı yerlerde sorumluluk üstlendiklerini kaydederek, “Yeni bir hayatın başlaması veya bir annenin iç huzuru bazen bizim doğru adımlarımıza bağlıdır. Kadınlar, korku, stres ve yalnızlık yaşıyor, özellikle sağlık eğitiminin olmadığı yerlerde. Danışacak kimse bulamazlarsa daha büyük psikolojik baskıya maruz kalıyorlar. Bu yüzden biz onların ilk savunma hattıyız” dedi.
“Bu asil mesleğin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum” diyen Esma El-Sıddık, her ebenin saygıyı ve takdiri hak ettiğine vurgu yaparak, “Dünya Ebe Günü’nde Libya’daki ve tüm dünyadaki meslektaşlarıma içten bir selam gönderiyorum. Çünkü onlar, en zor koşullarda, hiçbir karşılık beklemeden her gün umut yaratıyorlar. Ebe sadece doğumda yanınızda olan biri değil; aynı zamanda bir anne, bir destek ve hayatın bekçisidir” diye ifade etti.
‘Çocukları telefon ışığında doğurtuyoruz’
Katroun’dan Ayşe Hamid de yaşadıkları sorunlara dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Alt yapısı neredeyse hiç olmayan uzak bir bölgede çalışıyorum. Donanımlı klinikler yok, ambulans yok. Genellikle kendi imkanlarımıza güveniyoruz. Bir keresinde, acil müdahale gereken bir kadına ulaşmak için özel aracımla 40 kilometre boyunca çölü geçmiştim. Burada ebe yalnızca doğumu izleyen değil, aynı zamanda hayat kurtaran hem fiziksel hem de ruhsal ilk yardımı yapan kişidir. Çocukları telefon ışığında doğurtuyoruz, annelerin acılarını basit sözlerle dindiriyoruz, resmi destek olmadan en zor anlarda bakım veriyoruz.”
‘Savaş zamanlarında kadınları evlerimize kabul ettik’
Umm Al-Aranib’ten Halime Tahir ise zor koşullara rağmen kadınların yanında yer aldıklarını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Köyümüzde ambulans yok, acil durumlarda iletişim imkânı da yok. Buna rağmen durmuyoruz. Kırsalda ebe, kadının sağlık bakımının her yönünden sorumludur; gebelikten doğum sonrası döneme kadar. Çoğu zaman da bölgedeki tek psikolojik destek biziz. Savaş zamanlarında kadınları evlerimize kabul ettik, tıbbi destek olmadan doğum yaptırdık. Suyu kaynatıyor, elimizdeki basit araçları kullanıyor, doğumun sorunsuz geçmesi için dua ediyorduk. Ebe, tehlikeden kaçmaz, çünkü bir kadının ve bebeğin hayatı, cesaretine bağlı olabilir.”
Murzuq’tan Suad Musa da yaşadıklarını ve mesleklerinin anlamını şu sözlerle belirtti:
“Uzun yıllar boyunca Murzuq’ta çalıştım. Şiddetli çatışmalara tanık oldum. Hastane çoğu zaman kapalıydı ama biz çalışmaya devam ettik. Yaraları diktik, düşük ışık altında doğum yaptırdık, elimizdeki sınırlı araçları kullandık. O dönemlerde kadınlar yanımıza korku içinde gelirlerdi. Tek istedikleri, kendileri ve bebekleri için hayatta kalmaktı. O anlarda en güçlü halimizle ayakta durmak zorundaydık. Hiç kimse bizim psikolojik durumumuzu sormuyordu ama biz görevimize inanç ve sabırla devam ettik.”
Libya’da ebeler sağlık hizmetlerinin temel taşları
Güney Libya'da ebeler, sağlık hizmetlerinin temel taşlarını oluşturuyor. Devletin ulaşamadığı ve hizmetlerin zayıf olduğu bölgelerde, yalnızca bir mesleği değil, aynı zamanda büyük bir insanlık görevini yerine getiriyorlar. Bu kadınlar, krizin eşiğinde yaşayan toplumların insani dayanak noktasıdır. Yaşadıkları zorluklara rağmen, her gün hayat kurtaran, gücünü ve sabrını kadınlardan ve annelerden alan ebeler, insanlık onurunu savunuyor ve her durumda toplumun umut ışığı olmayı sürdürüyor.
Hizmetler sınırlı
Güney Libya, özellikle 2011’deki iç savaş sonrasında büyük bir siyasi ve insani kriz yaşadı. Ülke genelindeki sağlık hizmetleri büyük oranda tahrip olmuşken, özellikle güney bölgeleri, yetersiz sağlık altyapısı ile karşı karşıya kaldı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bölgedeki sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi için çeşitli projeler yürütse de bu hizmetlerin çoğu hala çok sınırlı.
Libya’daki ebe ve sağlık çalışanları, uluslararası destek almayı beklerken, yerel topluluklarda büyük bir dayanışma örneği sergiliyor. Birçok bölgeye acil tıbbi yardım, sadece insani kuruluşlar ve yerel sağlık çalışanları tarafından ulaştırılabiliyor.