Colemêrg’te halk sokaklardan ayrılmıyor
Colemêrg’te yaşanan irade gaspına karşı gün boyu sokaklardan ayrılmayan DEM Parti ve DBP eş genel başkanları, halkla buluşmalar gerçekleştirdi.
Colemêrg- Colemêrg’te belediyeye kayyım atanmasına karşı gerçekleştirilen protestolar gün boyu sürdü. Kentte bulunan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, kentteki sivil toplum örgütleriyle gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından sokaklara çıkarak, dört koldan halkla buluşmalar gerçekleştirdi.
Siyasetçiler ablukaya alındı
Sivil toplum örgütleri ile gerçekleşen görüşmenin ardından esnaf ziyareti yapmak isteyen heyete uzun süre izin verilmedi. Sokak polis tarafından kapatılarak siyasetçilerin geçişi engellendi. Siyasetçiler burada sık sık kalkanları iterek barikatı aşmaya çalıştı. Çevrede bulunan esnaf ve halkta yaşananlara tepki gösterdi. Ablukaya direnen DEM Partili milletvekilleri, siyasetçilere yönelik polis ablukasını tüm dünyanın gördüğünü belirtirken Tülay Hatimoğulları ve Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan, Sıddık Akış'ın ceza aldığı soruşturmayı açanların yargılamayı sürdürenlerin FETÖ'den ceza aldığını dile getiren konuşmalar yaptı.
‘Kayyım halklara kurulmuş kumpastır’
Uzun süren bekleyişin ardından abluka kaldırıldı. Siyasetçiler, kitle örgütü temsilcileri ve halk sloganlarla yürüyüş gerçekleştirdi. Sokaklarda sık sık “Bijî berwedana Colemêrg” sloganları yankılandı.
Yürüyüş sonunda konuşan Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürtlere hukuksuzluk uygulandığını belirterek “Bu hukuk sadece Kurdistan’da değil Türkiye’nin her yerine hukuksuzluk, adaletsizlik ve yoksulluk olarak sirayet etmiştir. 2016 yılında başlanan kayyım atamalarının yükü şimdi tüm Türkiye’nin omuzlarındadır. Bu ülkenin cumhurbaşkanı ‘Kürtler yanlış devlet politikalarıyla ötekileştirildi. Biz samimiyetle kucakladık’ diyor. Bunun doğru olmadığını herkes çok iyi biliyor. Bu konuşmadan iki gün sonra Kürt halkının direniş hafızası olan Hakkari’ye kayyım atayarak politikalarını net bir şekilde ortaya koydular. Üç gündür burada neler yaşandığını tanıklık ettik. Fuhşun, özel savaşın, uyuşturucunun, bizzat kolluk gücü ile yapıldığı bir kentteyiz. Üçüncü kez kayyım atanıyor ve 135 milyon bütçe bırakılan bin kentteyiz. AKP’nin belediyenin bütçesiyle seçim yaptığı bir kentteyiz. Kayyım birçok yerde devasa borç bıraktı ve Kürt kazanımlarını yok etti. Bu sadece kayyımın yaptığı bir şey değil, devletle birlikte bunu yaptılar. Biz bulunduğumuz her yerde kayyım rejimine karşı duracağız. Kurdistan ve Türkiye’de kayyım rejimi halklara karşı kurulmuş bir kumpastır. Kayyımın bıraktığı geleceksizliğe karşı direneceğiz” dedi.
‘Halkın iradesine saygı duyun’
Ardından konuşan Tuncer Bakırhan da Colemêrg’de bir darbenin yaşandığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
“Buraya bir asker inmemişti o da indi. Burada bir darbe yaşanıyor. Bu önlemleri genelde suçlu olanlar alır. Burada da eksik ve yanlış yapanlar onlar. Bunun adına bir de demokrasi ve sandık sonucu diyorsunuz. Erdoğan, seçimden sonra sonuçlara saygı duyacaklarını söyledi ama Hakkari halkının iradesine saygı duymadı. Bunun adı demokrasi değil, bunun adı Kürdün iradesini tanımamak ve kayyım darbesidir. Bu ikili hukuktur. Sandık sonuçlarını yok sayanları biz de yok sayıyoruz. Bu halkın emeği ile elde ettiği belediyelere el koymanızı tanımıyoruz. Başka yerde uyguladığınız antidemokratik hukuku bile burada tanımıyorsunuz. Kürt halkının hafızlarında kendisini yok saymanızla tanınacaksınız. Kürt halkı sizin yaptıklarınızı asla unutmayacaktır. Seçim olduğunda halkımız size bunun bedelini ziyadesiyle soracaktır.”
‘Türkiye’deki hiçbir belediye güvencede değildir’
Açıklamada konuşan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ise “Wan’da bir deneme yaptılar boşa çıktı şimdi burada bunu yapıyorlar. Mehmet Sıddık Akış, iktidarın verdiği kararla görevinden alınmış ve ceza verilmiştir. DEM Parti’liler hırsızlık, arsızlıktan ceza almadılar. Ama kayyımlar hırsızlık, usulsüzlük yaptılar. AKP’nin çok sayıda belediye başkanı belediyenin kaynaklarını peşkeş çekmiştir. Bu düzen böyle devam etmeyecek. Kayyım sadece Hakkari’yi ilgilendiren bir durum değildir. Eğer kayyım burada başarılı oluyorsa Türkiye’deki hiçbir belediye güvencede değildir. Bu iktidar bir demokrasi sorunudur ve bu sorunu ortadan kaldırmamız gerekiyor” dedi.
Sosyalist Meclisler Federasyonu adına söz alan Erdal Ataş da “Bizim sürdüğümüz mücadele bir belediye değil, halkların barış içiresinde yaşamasıdır. Bu açlık düzenini ve kayyım rejimini kabul etmiyoruz. Kazanılmış hiçbir mevziiyi onlara terk etmeyeceğiz. Burada göstereceğimiz direniş emek, kadın mücadelesi, ekoloji, gençlik ve her alanda büyük bir başarı getirecektir. Ne yaparlarsa yapsınlar bizim mücadelemiz devam edecektir. Biz asla onlara boyun bükmeyecek ve mücadelemiz devam edecek” diye ifade etti.
‘Halkımız her yerde iradesine sahip çıkmalı’
Son olarak Keskin Bayındır, sonuna kadar direneceklerini söyleyerek “Biz direneceğiz, kadın ve gençlerin öncülüğünde bunu yapacağız. Bu halkın iradesi önünde duramayacaklar. Halkımız sadece burada değil her yerde iradelerine sahip çıkmalıdır. Halkımız ayağa kalkmaları ve direnmelidir. Buradaki irade her yere dağılmalıdır. Kürt halkının vicdanına sesleniyoruz: gün diline, toprağına ve iradesine sahip çıkma günüdür” şeklinde konuştu.
Açıklama sloganlarla sona erdi.