‘Cihan’ın, Kürt halkının daha iyi bir yaşam süreceğine dair umudu hep vardı’

Türk devletinin saldırısında katledilen Gazeteci Cihan Bilgin’i anlatan yol arkadaşı Dîlan Dîlok, Cihan’ın her zaman gerçeğin peşinde olduğunu belirterek, “Kürt halkının daha iyi bir yaşam süreceğine dair umudu hep vardı” dedi.

EBÎR MUHAMED

Qamişlo- Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip eden gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan, 19 Aralık’ta saat 15.20 sularında Tişrîn Barajı ve Sirîn Beldesi arasındaki yolda Türk devletine ait SİHA’larla hedef alınarak, katledildi. Aracın şoförü Ezîz Hec Bozan ise yaralandı.

Gazeteci Dîlan Dîlok, yol arkadaşı Cihan Bilgin’i ajansımıza anlattı.

‘Cihan insanlarla çok çabuk dostluk kurardı’

Cihan Bilgin’in gazetecilik çalışmalarını anlatan Dîlan Dîlok, “Kuzey Kürdistan’da bir dönem gazetecilik yapan Cihan Bilgin, aynı zamanda Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hukuk Bölümü öğrencisiydi. Ben de Kuzey Kürdistan'da medya çalışmaları yapıyordum ama tanışma fırsatımız olmadı. Daha sonra Rojava Kürdistan'a geldiğimde gazetecilik faaliyetlerimiz sayesinde birbirimizi tanıdık. Çok sevilen, girişken bir kadındı ve herkes onu tanırdı. Cihan, insanlarla çok çabuk dostluk kuran bir insandı. Bizim de zaman içerisinde dostluğumuz giderek güçlendi. Cihan’ın artık neyi sevdiğini, neyden rahatsız olduğunu, nasıl yaşadığını, nasıl konuştuğunu, nasıl yürüdüğünü biliyordum. Önder Apo’nun kadın özgürlüğü felsefesini esas alan Cihan, yaklaşımı ve faaliyetleri de hep bu bağlamdaydı. Çoğunlukla kadın haberleri yapıyordu. Şehit olmadan önce, ‘Tanrıçalar nasıl köle oldu’ başlığıyla Minbic’teki duruma ilişkin bir haber yapmıştı” ifadelerinde bulundu.

‘Umutları vardı’

Cihan’ın her zaman gerçeğin peşinden koştuğunu kaydeden Dîlan Dîlok, “Cihan bu mücadelede birçok arkadaşını kaybetti, ancak hiçbir zaman mücadele azmini yitirmedi. Bize her zaman güçlü ve ahlaklı olmamız gerektiğini, düşmanın bizi moralsiz görmemesi gerektiğini belirtiyordu. Kadınlar şehit düştüğünde çok etkilenirdi. Kadınların katledilmesine çok öfkeleniyordu. Kadınlar öncülüğünde gelişen Rojava Devrimi sayesinde tüm dünya Kürt kadınların verdiği mücadeleyi tanıdı. Cihan, bu devrimle kadınların yaşam hakkını elde ettiğini söyler ve kadınların katledilmemesi gerektiğini dile getirirdi. Güçlü, mütevazi ve ahlaklı bir kadındı. Gelecekte Kürt halkının daha iyi, daha başarılı bir yaşam süreceğine dair umudu vardı" şeklinde konuştu.

‘Morali çok yüksekti’

Cihan’ın Minbic’e yönelik saldırılar yoğunlaşınca ajansının istememesine rağmen ısrar ederek çatışmaların yaşandığı bölgeye gittiğini belirten Dîlan Dîlok, "Cihan, Türk devletinin Kürt halkı üzerinde psikolojik ve medya savaşı yürüttüğünü, bu nedenle üzerine düşeni yapıp gerçekleri ortaya çıkaracağını ve bu anlamıyla toplumunda kendilerine baktığını ifade etti. Benimle vedalaşıp gittiler. Minbic cephesindeki son sözü, Önder Apo'nun yaşam felsefesinin Ortadoğu’daki tüm sorunların çözümü olduğuydu. Morali çok yüksekti. Ağır bir savaşın içinde olduklarını, ancak buna karşı direnişin de büyük olduğuna dikkat çekti” diye belirtti.

‘Cihan da bir kez daha dünyaya gelmeli’

Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın gerçeğin sesi olduklarını ve bu uğurda yaşamlarını yitirdiğini kaydeden Dîlan Dîlok, sözlerine şöyle devam etti: “Cihan, Kürt halkının çok acılar yaşadığını, Kürdistan kurulduğunda tüm şehitlerin yeniden dirilme hakkına sahip olması gerektiğini belirtiyordu. Ben de diyorum ki; Cihan da bir kez daha dünyaya gelmeli. Ben yaşamımda Cihan kadar samimi ve iyi birini görmedim. Cihan ve Nazım gibi biriyle tanıştığım için mutlu oldum. Onların mücadelesini devam ettireceğiz. Türk devleti saldırılarla Kürt halkını ve gazetecileri yok edeceğini sanıyor, ama yok olmayacağız. Bizler Mazlum Doğan, Apê Musa, Gurbetelli Ersöz, Seyid Evran ve Gülistan Tara ile yola çıktık, bir özgür basın taburu oluşturduk. Yolumuz Nazım Daştan ve Cihan Bilgin ile devam edecek. Kalemlerini, kameralarını yerde bırakmayacağız. Düşmanın saldırıları olsa da gerçekleri ortaya çıkaracağız.”

‘Dünya sessiz kalmamalı’

Gazetecilerin hedef alınması ve katledilmesinin uluslararası hukukta ciddi bir suç teşkil ettiğine dikkat çeken Dîlan Dîlok, “Nerede, hangi niyet ve amaçla olursa olsun uluslararası hukuka göre gazeteciler korunmalıdır; özellikle savaş mevzilerinde yaşananları aktarırken. Dünya sessiz kalmamalı. Kuzey Kürdistan'da gazetecileri gözaltına alıp tutuklayan Türk devleti, katledilen meslektaşları için anma ve taziye kurmak istediklerinde ise buna izin vermiyor. Bu düşmanlıktır. Bu yaklaşım, Cihan ve Nazım arkadaşlarımıza yönelik bu saldırının kasıtlı olduğunu göstermektedir. Araçta gazeteci arkadaşlarımızın olduğunu biliyordu ve bu yüzden hedef aldılar. Cihan, halkımızın arkasındayız diyordu, bugün toplumda Cihan’a ve Nazım’a sahip çıkmalı ve faillerinden hesap sormalı” çağrısında bulundu.