‘Cezayir’de hükümet kadın katliamlarına karşı sert yasalar çıkarmalı’
Cezayir’de artan kadın katliamlarına karşı hükümetin sert yasalar çıkarması gerektiğini belirten Nahla Fartas, medyanın ise şiddetle mücadelede farkındalık yaratma sorumluluğu taşıdığını ifade etti.

RABİA HURAYS
Cezayir – Cezayir'de kadına yönelik şiddet ve katliamlar hızla artarken, faillerin çoğunlukla en yakın aile üyeleri olduğu belirtiliyor. Cezayir'in başkenti Blida'da birkaç gün önce bir lise müdürü ve 8 yaşındaki kızı evlerinde ölü bulundu. İlk incelemelerde, baş şüphelinin kadının boşandığı erkek olduğu ortaya çıktı. Nisan ayı başlarında ise M'Sila kentinde, 60'lı yaşlardaki bir kadın oğlu olan erkek tarafından katledildi. Olayla ilgili soruşturma sürerken, adli tıp raporu bekleniyor. Feminist Cezayir Grubu'nun verilerine göre, 2025'in başından itibaren toplam 18 kadın katliamı kaydedildi. 2019'da 74, 2020'de 56, 2021'de 57, 2022'de 41, 2023'te 39 ve 2024'te 48 kadın hayatını kaybetti. Grubun açıklamalarına göre, faillerin büyük çoğunluğunun kadınların yakın çevresinden olduğu ifade ediliyor. Psikoterapi İçin Güç Yaratma Merkezi (CPC) Yöneticisi Nahla Fartas, artan şiddet olaylarının toplumsal ve psikolojik etkilerini ajansımıza değerlendirdi.
Farkındalığı arttırmak için çalışma
Kadın katliamlarını önlemenin farkındalıkla başlayacağını belirten Nahla Fartas, ruh sağlığı konusunda okullarda, üniversitelerde ve medyada farkındalık yaratılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, ruh sağlığı uzmanlarına başvurmanın bir tabu olmaktan çıkması gerektiğini dile getiren Nahla Fartas, evlenme aşamasındaki bireyler için, özellikle ilişkinin ilk yıllarında farkındalık artırıcı kurslar düzenlenmesi ve dinleme ile psikolojik rehberlik merkezlerinin devreye girmesi gerektiğine dikkat çekti. Nahla Fartas, kadın koruma merkezlerine ise acil psikolojik yardım hatlarının eklenmesinin önemine değindi.
Kadın katliamlarını önlemek için hükümetin, aile içi şiddeti cezalandıran katı yasalar çıkarması ve aileleri koruması gerektiğini kaydeden Nahla Fartas, medyanın da önemli bir rolü olduğunu vurguladı. Nahla Fartas, "Medya, abartıya kaçmadan gerçeği yansıtmalı ve sansasyon yaratmak yerine kadına yönelik farkındalığın artmasına katkı sağlamalıdır. Öte yandan evlilik sözleşmelerinin bir şartı olarak, uyuşturucu kullanımını tespit etmek amacıyla ruh sağlığı raporu ve kan testleri talep edilmesi gerekiyor. Bu, tarafların psikolojik ve fiziksel güvenliğini sağlamanın yanı sıra, ilişkinin istikrarını tehdit edebilecek ya da ilerleyen dönemde birini tehlikeye atabilecek dengesizlikleri tespit etmek içindir" şeklinde konuştu.
‘Şiddet patlamaları duymadığımız çığlıklarla başlar’
“Herkesin anlaması gereken şey ailenin şiddet veya tahakküm yeri değil, kadınları koruyup barındırması gereken bir kale olduğudur” diyerek sözlerine devam eden Nahla Fartas, “Bir evde işlenen her suçun öncesinde duyulmayan çığlıklar, bastırılmış konuşmalar ve iletişim eksiklikleri vardır. Ailelerimizi gerçekten korumak istiyorsak, insanlara nasıl iletişim kuracaklarını, birbirlerini nasıl dinleyeceklerini ve utanmadan nasıl yardım isteyeceklerini öğretmeliyiz. Şiddet patlamaları aniden olmaz, tam o sırada duymadığımız çığlıklarla başlar” dedi.