BM’den Tahran’daki mezarlık yıkımına tepki

İran Özel Raportörü Mai Sato, Beheşt-e Zehra Mezarlığı’nın 41. parselinin tahrip edilmesini kınayarak, kitlesel idamlarla bağlantılı mezarların uluslararası hukuk gereği korunması gerektiğini vurguladı.

Haber Merkezi- Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin İran Özel Raportörü Mai Sato, Tahran’daki Beheşt-e Zehra Mezarlığı’nın 41. parselinin tahrip edilmesini bir kez daha kınadı. Mai Sato, İran yetkililerinin bu uygulamayı gerekçelendiren açıklamalarını reddederken, söz konusu yıkımın sadece mezarları değil, aynı zamanda toplumsal hafızayı da yok ettiğine dikkat çekti. Özel raportör, özellikle 1980’lerin kitlesel idamlarıyla bağlantılı mezarların uluslararası hukuk kapsamında korunması gerektiğini vurguladı.

Mai Sato, dijital medya hesabında, BM’nin diğer uzmanlarıyla birlikte İran hükümetine yazdıkları mektupta Beheşt-e Zehra’nın 41. parselinin yıkımını kınadığını duyurdu. Paylaşılan mektup 8 Kasım’da Mai Sato tarafından imzalanmasının yanı sıra Kültürel Haklar Özel Raportörü Alexandra Xanthaki, Zorla Kaybedilenler Çalışma Grubu Raportörü Gabriela Citroni, Keyfi ve Hızlı İnfazlar Özel Raportörü Morris Tidball-Binz ve Hakikat ve Adalet Özel Raportörü Bernard Duhaime tarafından da imzalanmıştı.

Bu yıl 28 Temmuz’da, Tahran Belediye Başkanı Alireza Zakani’nin yardımcısı Davud Guderzi, Beheşt-e Zehra Mezarlığı’ndaki siyasi tutsakların mezarlarının park yerine dönüştürüldüğünü açıklamıştı. Davud Guderzi, diğer uzmanlarla birlikte 41. parselin yıkımını kınadıklarını belirtmişti.

Beheşt-e Zehra Mezarlığı’nın 41. parseli, İran muhalifleri ve eleştirmenlerinin en bilinen mezarlıklarından biri; özellikle İran Halk Mücahitleri Örgütü üyeleri de dahil olmak üzere geçmişte idam edilen birçok siyasi mahkum burada gömülmüş. Bu parsel halk arasında “idam edilenler parseli” olarak biliniyor ve içinde Halk Mücahitleri’nin yanı sıra Nojeh Darbesi’yle bağlantılı kişiler ile devrim sonrası ilk yıllarda idam edilen bazı işadamlarının mezarlarının bulunduğu belirtiliyor. Bu alan, 1979 Devrimi’nin ilk yıllarından itibaren sürekli olarak tahribat, saygısızlık ve aileler için ciddi sınırlamalarla karşı karşıya kaldı.

‘İhlal anlamına gelir’

Mai Sato paylaşımında “Bu alanların tahribi sadece bireysel anlatıları değil, aynı zamanda kolektif hafızayı da yok eder. Bu tür yerlerin yıkımı uluslararası hukukun ihlali anlamına gelir ve ailelerin acısını derinleştirir. İran hükümetiyle yaptığımız yazışmada açıklandığı gibi, uluslararası hukuk devletleri, potansiyel olarak hukuka aykırı ölümleri soruşturmak ve delilleri korumakla yükümlü kılar” ifadelerini kullandı.

BM Özel Raportörü, ayrıca “1980’lerin kitlesel idamlarıyla bağlantılı mezarlar suç mahalli niteliğindedir ve Minnesota Protokolü’ne göre, yani potansiyel hukuka aykırı ölümlerle ilgili uluslararası standartlara göre, tıbbi-adli uzman koruması gerektirir” dedi. Mai Sato, bu konudaki yazışmaları İran hükümetiyle gerçekleştirdiğini ve iki hafta önce BM Cenevre Ofisi’nde İran’ın Daimi Temsilciliği aracılığıyla kendisine sunulan Adalet Bakanlığı yanıtını yayımladığını bildirdi.