Avukat Rozîv Kino: Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünün sağlanması sürece umut verir
Avukat Rozîv Kino, ‘Barış ve Demokratik Toplum’ süreci hakkında, "Süreç tamamen hukuki ve yasal bir aşamadır. Türk devleti, sürecin başarısı için bazı hukuki adımlar atarak umut vermelidir" diye belirtti.
NORŞAN ABDÎ
Kobanê- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından 27 Şubat'ta başlatılan “Barış ve Demokratik Toplum” henüz yasal ve hukuki bir çerçeveye kavuşmuş değil. Kürt-Türk sorununun çözümünde ısrarcı olan Abdullah Öcalan, bu konudaki kararlılığını ve hazırlığını birçok şekilde ortaya koydu. Kürt Hareketi ve Önderi tarafından atılan bir dizi adımda, Türk devleti ve yetkilileri tarafından bugüne kadar ciddi bir adım atılmadı. Özellikle sürecin yasalar gerektirdiği hukuk alanında açık bir kayıtsızlık söz konusu. Avukat Rozîv Kino, sürecin hukuki çerçevesini ve Abdullah Öcalan'ın umut hakkını ajansımıza değerlendirdi.
‘Hukuki adımlar atılması gerekiyor’
Barış ve Demokratik Toplum sürecinin hukuki boyutlarını detaylı şekilde anlatan Rozîv Kino, “Önder Apo, tarihi çağrısıyla Barış ve Demokratik Toplum sürecini başlattı. Bu süreç, temelde Kürt sorununun siyasi ve hukuki yollarla çözülmesine dayanıyor. Kürt Hareketi, 50 yılı aşkın süredir Kürt halkının varlığını belirlemek için mücadele etti ve bu süreç sonunda Kürtler kendi varlıklarını tayin etmiş oldu. Bu nedenle şu anda Kürtlerin varlığıyla ilgili bir sorun yok; ancak bu varlığın ve Kürtlerin haklarının güvence altına alınması için yasal ve hukuki adımlar atılması gerekiyor” ifadelerinde bulundu.
‘Türk yetkilileri bu süreci tek taraflı yönetiyor’
Kürt halkının davasının hukuki bir çözüm gerektirdiğini vurgulayan Rozîv Kino, “Ortadoğu ve dünya bugün büyük çatışmalar ve savaşların ortasında ve birçok ülke ciddi bir kriz içinde bulunuyor. İnsanlar şunu görebilir: Çözüm savaş yoluyla sağlanamaz; özellikle de bölgede kadim bir halk olarak Kürtlerin davası hukuki bir aşamaya taşınmalıdır. Önder Apo bu gerçeği gördü ve tespit etti, ardından çözüm için çalışmaya ve hukuki adımlar atmaya başladı. Sürecin başında ve ilk aşamalarında Devlet Bahçeli bu sürece olumlu yaklaştı. Konu ciddileştikten ve Önder Apo görevini yerine getirdikten sonra, Türk devletinin tutum ve adımlarında zaafiyet görüyoruz. Uzlaşma süreçleri iki taraflı yürütülüyor; ancak gözlemlediğimiz kadarıyla AKP ve tüm Türk yetkilileri bu süreci tek taraflı yönetiyor” sözlerine dikkat çekti.
‘Bahaneler üretiliyor’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın umut hakkının güvence altına alınması gerektiğini vurgulayan Rozîv Kino, sözlerine şöyle devam etti:
“Önder Apo 25 yılı aşkın süredir cezaevinde bulunuyor. Hukuki açıdan ‘umut hakkı’ olarak tanınan bir hak vardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), tüm tutuklular için bu hakkı güvence altına almış ve Türkiye devleti de mahkemenin üyesi olarak bu hakkı kabul etmiştir. Ne var ki, Önder Apo söz konusu olduğunda, Türk devleti onun tüm meşru haklarını göz ardı ediyor ve ihlaller devam ediyor. Asrın Hukuk Bürosu avukatları, uzun süreli tecrit ve avukatlarla görüşme yasağının ardından bu süreçte ilk kez Önder Apo’yu ziyaret etti. Önder Apo, bu görüşmede Barış ve Demokratik Toplum sürecinin artık hukuki temellere dayanması gerektiğini vurguladı.
Kürt Hareketi, Türk devletinin tüm bahanelerine karşı tavrını ortaya koydu. Önder Apo’nun değerlendirmesinin ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bu süreci olumlu karşıladı ve Türkiye’nin hukuki bir süreç işletmesini gerekli gördü. Peki sonra ne oldu? Şubat ayından beri Türk devleti süreci geciktirmek için bahaneler üretiyor. Önder Apo ve Kürt Hareketi de her seferinde bahanelere karşı tavrını ortaya koydu, birçok adım atıldığını gördük. Ayrıca DEM Parti, avukatlar ve süreçten sorumlu tüm taraflar sürece çok olumlu bir şekilde katılıyor."
‘Atılacak adımların hiçbir garantisi yok’
Rozîv Kino, Türk devletinin atacağı adımların önemine dikkat çekerek, “Türk devleti niyetini açıklasa ve adım atsa bile, bu gelişmeler yasal zemine oturmadıkça hakların ve atılacak adımların hiçbir garantisi yok. Türk anayasasında bazı maddeler değiştirilmediği ve Kürt halkının hakları güvence altına alınmadığı sürece süreç ve Kürtlerin varlığı güvenceye alınamaz. Ayrıca, bu süreci başlatan ve yöneten kişi Önder Apo’dur. Dolayısıyla onun durumunda bir değişiklik olmadığı ve sürece aktif olarak katılmadığı sürece, sürecin başarıya ulaşması mümkün değildir; bu hem onun meşru hakkı hem de umut hakkıyla doğrudan ilgilidir” dedi.
‘Demokratik adımlarla Türkiye inşa edilebilir’
Avukat Rozîv Kino, değerlendirmesinin sonunda şunları söyledi:
"Önder Apo'nun serbest bırakılması sürece umut kazandırır. Daha önce de belirttiğimiz gibi süreç hukuki bir süreçtir; bu nedenle Türk devleti Önder Apo'yu serbest bırakırsa, hem hukuki bir adım atılmış olur hem de çözüm konusundaki ciddiyetini göstermiş olur. Türkiye kendisini demokratik bir ülke olarak tanımlıyorsa, hukuki ve adil bir sürecin sağlanması konusunda samimiyetini ortaya koymalıdır. Bu çerçevede, öncelikle Önder Apo'nun fiziksel özgürlüğü güvence altına alınmalı; ayrıca Kürt halkının meşru ve yasal varoluş hakkı anayasal olarak teminat altına alınmalıdır. Demokratik ve barışçıl bir Türkiye ancak bu adımlarla inşa edilebilir."