Avukat Diren Cevahir Şen: Kadınlar hak mücadelesini bırakmadı

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Diren Cevahir Şen, 25 Kasım’a giderken Aile Yılı uygulamalarının kadınların haklarına sistematik müdahaleye dönüştüğünü anlatarak, “Kadınlar hak mücadelesini bırakmış değil” dedi.

ELİF AKGÜL

İstanbul- Türkiye’de 2024’ün “Aile Yılı” ilan edilmesi, hükümetin aile odaklı politikalarının merkezileştirildiği bir çerçeve olarak sunuldu. “Güçlü aile, güçlü toplum” sloganıyla “Aile Yılı’nın” duyurusunu yapan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan daha ilk cümleden '3 çocuk' isteğini ortaya koydu. Çocuk sayısına odaklanılan uygulamaların açıklamasında kadınların çalışma yaşamına kadar birçok ‘yeniliğin’ geleceği belirtildi. Bu politikanın kadınların kazanılmış haklarına olası etkileri eleştirilerle karşılandı.

‘Aile, kutsal aile gibi söylemler kadınları gözetmiyor’

Ajansımıza konuşan İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Diren Cevahir Şen, “2025 yılı kadınlar açısından kayıplarla, müdahalelerle geçti. ‘Aile yılı’ vurgusunun bir süredir yapıldığını biliyoruz ama bu aile yılı nedir diye herkes düşünüyor; aslında bunu ilan edenlerin bile net bir açıklaması yok. ‘Aile, kutsal aile’ gibi söylemler kadınları gözeten, kollayan şeyler değil” dedi.

Diren Cevahir Şen, politikaların sistemli bir müdahalenin parçası olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“11. Yargı Paketi’nin gündeme gelmesi, tüm resmi evraklarda ‘aile yılı’ damgasının görünmesi… Bunların hepsi bir hazırlığın parçasıydı. Bu süreç bir iki yıllık değil; adım adım buralara geldik. Kadın bedenine ve kadınların hayatına doğrudan müdahale edildiğinin göstergesi bunlar. 23 yaşındaki kadınların jinekolog muayenesine gidememesi, kürtajın fiilen devlet hastanelerinde yapılmaması… Kürtaj yasal bir hak olmasına rağmen özel hastanelerde bile yapılamaması ciddi bir geriye gidiş.”

‘Asıl amaç kadınların çalışma yaşamından geri çekilmesi’

Kadın haklarında derin bir gerileme yaşandığını vurgulayan Avukat Diren Cevahir Şen, “Bugünkü hükümet, siyasi iktidar kadın düşmanı tüm uygulamaları fiilen gerçekleştiriyor. LGBTİ+’lar açısından da durum böyle; gökkuşağı bayrağının suç gibi görülmesi, feminist gece yürüyüşünün yasaklanması… Aile Yılı ilan ediliyor ama aileler komik miktarlara mahkum ediliyor. Evlenme teşvik ediliyor ama o yuvanın içinde kadının durumunun ne olduğunu biliyoruz. Her gün en az üç kadın öldürülüyor. Koruma kararlarına rağmen kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor veya yaralanıyor. Kadınlar güvencesiz ve güvensiz bir ortamda yaşıyor” dedi.

‘Kadınların yaşamları sınırlandırılıyor’

Aile Yılı için “Asıl amaç, kadınların çalışma yaşamından ve sosyal hayattan geri çekilmesi” diyen Avukat Diren Cevahir Şen, “Amaçları kadınları eve mahkum eden, çocuk doğurup bakan, kocası işten gelince yemek hazırlayan bir yaşama sıkıştırmak. Kadınların hayatını pasifize etmek isteniyor. ‘Bu, kadınları hizaya çekmek, kapatmak, yaşamlarını sınırlamak demek. Ve bizim yaşamlarımız her geçen gün daha fazla sınırlanıyor” diye konuştu.

‘İyi şeyler de oluyor’

Diren Cevahir Şen, kadınların özne olarak görülmediğini gösteren yapısal eşitsizliklere değinerek, iki avukatın evlenen kadınların kütüğünün erkeğin kütüğüne geçmesine yönelik açtıkları davayı örnek gösterdi:

“İğneyle kuyu kazmak gibi de olsa iyi şeyler de oluyor. Kadının evlenmeyle kütüğünün erkeğin kütüğüne geçmesi üzerine dava açıldı. Anayasa Mahkemesi bir norm denetimi yaptı. Bu anlamıyla önemli. Umuyoruz ki iyi bir karar çıkacak. Mevcut uygulamanın altında kadını bağımsız bir birey olarak görmeme fikri yatıyor. Bu uygulamalar Anayasa’ya aykırı, uluslararası sözleşmelere aykırı, insan haklarına aykırı. Ama AYM kararlarını tanımayan bir yargı düzeni içinde bunların tartışılması bile surreal.”

Avukat Diren Cevahir Şen, sözlerini “Kadınlar hak mücadelesini bırakmış değil. Bu mücadele yeni değil; enternasyonal bir şekilde dünyanın her yerinde süren bir mücadele” diyerek tamamladı.