Avukat Asli Pasinli: Kadınlara dönük saldırılara karşı bir savaş veriyoruz!
DAKAH-DER Başkanı Avukat Aslı Pasinli, Türkiye’de kadınların kazanımlarına yönelik bir savaş başlatıldığına vurgu yaparak, “Bu saldırılara müsaade etmemek ve her daim mücadele içinde olmak gerekiyor” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Kadınlar, elde ettikleri yasal haklarına dönük saldırılara karşı verdikleri mücadeleyle de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nü karşılıyor. Resmi Gazetede 20 Mart 2021 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından bu defa da 6284 Sayılı Şiddet Yasası, Medeni Kanun, Anayasa’daki “eşitlik” ilkesi tartışmaya açıldı.
Kadınların yasal haklarına karşı ayrımcılığı ve eşitsizliği pekiştiren bu kadın düşmanı tartışmalar, AKP-MHP iktidarının oluşturduğu Cumhur İttifakı’yla TBMM’ye giren Yeniden Refah Partisi (YRP) ve HÜDA-PAR tarafından da sürdürülüyor. Dayanışmanın Kadın Hali Derneği (DAKAH-DER) Başkanı aynı zamanda avukat olan Asli Pasinli, kadın kazanımlarına dönük saldırıları ve kadınlara yönelik suçlarda uygulanan cezasızlık politikalarını ajansımıza değerlendirdi.
‘İstanbul Sözleşmesi sürecin başlangıcıydı’
Saldırılara rağmen kadınların ortak mücadeleyi elden bırakmadığını vurgulayan Asli Pasinli, “Kadınlara dönük saldırılara karşı gerçek anlamda bir savaş veriyoruz” dedi. Saldırıların ilk adımının İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme ile başladığını işaret eden Aslı Pasinli, şu değerlendirmelerde bulundu:
“O dönem sivil toplum kuruluşları ve kadın hareketi oldukça yüksek bir ses çıkarttılar. Bunun kadınların hayatına mal olacağı, kadınların sadece fiziki varlığı değil aynı zamanda yasal haklarının büyük bir tehdide dönüşeceği bir sürecin başlangıcıydı. Bununla ilgili hem dava süreçlerinde hem de yürütülen eylemlerde ciddi bir refleks geliştirildi. Peki, sözleşme neden hayatımızdan çıktı oraya bakmak lazım. Sözleşme ilk olarak Türkiye’de bulunan tarikatların, belli din gruplarının sözleşmeyi hedef haline getirmesi ile başladı. Bu sürecin ardından sözleşme bir gecede feshedildi.”
‘Din mezhebine geçişin işaretlerini görüyoruz’
İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesinden sonra saldırıların yoğunlaştığına dikkat çeken Aslı Pasinli, “Feshin ardından Türkiye’de yaşanabilecek değişiklere dair o dönem ciddi deklarasyonlarda bulunmuştuk. Türkiye’de kadınların nafaka hakkından tutalım 6284 sayılı kanun, hatta kadınları ilgilendiren anayasadaki maddelerin değişikliğine kadar birçok açıklama yapıldı. Türkiye’de çok uzun zamandır asparagas bir erkek mağduriyeti üzerinden nafaka hakkına dair ciddi bir saldırı var. Bu gündemler oldukça önemli, Türkiye’de hakikaten belli bir din mezhebine geçişin işaretlerini anayasadaki maddelerin değiştirilmesi ve medeni kanuna dönük müdahalelerden görebiliyoruz” şeklinde konuştu.
‘Erkeklere seçim vaadi olarak sunuldu’
Genel seçimlerden sonra mevcut yasal kazanımların hedef alındığını belirten Aslı Pasinli, saldırılara dair şu örnekleri verdi: “Yakın zamanda Yeniden Refah Partisi meclise nafaka hakkının kaldırılması yönünde bir teklif sundu. Bu teklif hemen komisyondan geçirilip, meclis gündemine alındı. Burada biraz daha partiler üzerinden iktidarın kamuoyu yoklaması da yaptığını görüyoruz. Çünkü daha önce buna benzer gündemler ortaya çıkmıştı. Özellikle genel seçimler öncesi bu değişiklik talepleri erkeklere bir seçim vaadi olarak sunulmuştu. Ortak tepkilerden kaynaklı bunu seçim sonrasına bırakmaya karar verdiler.
‘Eşit yurttaşlık hakkı yok edilmek isteniyor’
Yapılmak istenen değişikliklerle kadın-erkek eşitliğinin hedef alındığını ve saldırıların da bu minvalde gerçekleştiğini vurgulayan Asli Pasinli, kadınların sahip olduğu eşit yurttaşlık hakkının elinden alınmak istendiğini söyledi. Asli Pasinli, “Bu durumu İslam hukukundaki bazı düzenlemelere kaydırılması olarak algılamamız lazım. Nitekim İstanbul Sözleşmesi’nin feshi bunların hepsinin habercisi ve büyük bir alarmdı. Devam eden süreçte anayasa ile ilgili bir değişiklik hedefleniyor. Burada da iki maddeyi hedef haline getirdiler. Başörtüye dair kadınlar arasında bir ayrım meydana getirmek bunlardan biriydi. Bir diğeri ise aile kavramıyla ilgiliydi. Bu değişiklikte hedef alınan kesim LGBTİ+ bireyler” dedi.
‘Her daim mücadele içinde olmak gerekiyor’
Hayata geçirilmek istenen uygulamaların Ortadoğu’da kadınlara dönük yürütülen savaş politikalarından farksız olmadığının altını çizen Aslı Pasinli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda Ortadoğu’da bir savaş başlamış durumda ve bu savaşta da hedef alınan kesim kadınlar oluyor. Türkiye’de de fiilen kadınların bütün kazanımlarına yönelik büyük bir savaş başlamış durumda. Bunu bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Uluslararası bir sözleşmeden çıktık ve bu sözleşmenin devamı gelecek. Dolayısıyla kadın kazanımları noktasında uzun zamandır geriye giden bu ülke bunları biraz daha resmileştiriyor. Bunlara karşı hakikaten uyanık ve tetikte olmak gerekiyor. Ortadoğu’nun birçok yerinde kadınların yasal hakları ve yaşamları saldırı altında, Türkiye’de yaşanan şey bundan çok farklı değil. Bu saldırılara müsaade etmemek ve her daim mücadele içinde olmak gerekiyor.”