BAHARİN LEHİB

Bağlan- Afganistan’ın kuzey kenti Bağlan, geçmişte bölgenin en iyi çimento üretim merkezlerinden biriydi. 1978 müdahalesi sonrası ekonomik ve toplumsal olarak ciddi bir çöküşün yaşandığı kentin her tarafı mayınlarla dolu. Siyasal istikrarsızlık, artan baskı ve şiddet ortamından en fazla etkilenen kentlerden biri olan Bağlan da kadına yönelik şiddet ve katletme de yoğun yaşanıyor.

Milyonlarca Afganistanlı kadın ve kız çocuğu gibi Bağlan’da da kadınlar, Taliban tarafından iş ve eğitimden mahrum bırakıldı. Kent gezimiz sırasında çok sayıda Taliban üyesi şehirde devriye geziyordu. Eyaletlerde Taliban'ın insanlara, özellikle de kadınlara yönelik yasaları daha sert, halkın medya ve dijital ağlara erişimi daha az. Taliban bu nedenle yasalarını eyaletlerde daha otoriter bir şekilde uygulamak için bu fırsattan yararlanıyor. Bu ildeki kadınlar, kadın karşıtı yasalara karşı her zaman ayağa kalktılar. Kadınlar baskı, hapis, kaybedilme, tecavüz ve cinsel tacizle karşı karşıya kaldılar. Ama onlar mücadelelerine devam ettiler ve pes etmediler.

‘Onlara tam bir nefretle bakarak oradan ayrıldım’

Faridah bir öğretmen. Eşi Taliban'ın yönetimi altında ortadan kayboldu. Dört çocuğuyla birlikte kiralık bir evde yaşıyor. Faridah, "Eşim önceki hükümetin askeri çalışanlarından biriydi. Taliban yönetime el koyduktan 6 ay sonra bir gece evimize girdiler. Hepimiz uyuyorduk, bizi kilitlediler ve tek kelime etmeden eşimi götürdüler. Gidip sorduğumda ise ‘bizimle değil kendi kendini ortadan kaybettirdi’ diyorlar. Bir gün eşimin akıbetini öğrenmek için cezaevine gittiğimde her zamanki gibi aşağılandım ve hakarete uğradım. Eşimin beni terk ettiğini söyleyerek beni incitmeye çalıştılar. Onlara tam bir nefretle bakarak oradan ayrıldım” diyor.

‘Savaşırken cesurca ölmek daha iyi’

Faridah, eşinin akıbetini sormak için çıktığı bu yolda şimdi ülkesi için sokaklarda mücadele ediyor.  Eylemlerde kırbaçlarla yapılan işkencenin, yaşamdaki acılarından fazla olmadığını söyleyen Faridah,  “Çünkü her gün onların kırbaçlarından daha fazla acı çekiyoruz, bir yandan da onların dehşetini vücudumuzda, kemiklerimizle hissediyoruz. Dolayısıyla bizde korkunun yeri yok ve mücadelemizi sürdürüyoruz. Aşağılamalarıyla, hakaretleriyle bizi her gün öldürüyorlar, onlarla savaşırken yolda cesurca ölmek daha iyidir” sözlerinin altını çizdi.