Üniversiteli genç kadınlar Xeta Jinê’yi ilan etti

Kurdistan ve Türkiye’de bulunan üniversiteli genç kadınlar, asimilasyona, şiddete, işgale, tacize, tecavüze karşı bulundukları her alanda öz savunmalarını geliştirerek Xeta Jınê’yi ilan ettiklerini duyurdu.

Haber Merkezi- Üniversiteli genç kadınlar, işgale, tecride, savaşa karşı genç kadınların rolüne dikkat çekmek için 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde “Xeta Jinê’yi ilan etti. Yapılan yazılı açıklamada, tarihten günümüze kadın kimliğinin doğalında sahip olduğu özellikleriyle yaşamın öznesi olduğuna vurgu yapıldı.

‘Jin Jiyan Azadî insanlığın umudu olmuştur’

Her alanda toplumsal hakikatin öncüsü rolünü oynayan kadının, bugün bu rolünün tarihselleştiği, kadın direnişinin tüm dünyaya yayıldığının belirtildiği açıklamada, özgür ve anlamlı yaşamın arayışçısı olan kadınların, erkek egemen iktidarı korku silsilesi ile sarstığı kaydedildi. Kadının varlığı ve kimliğine yönelik erkek egemenliği tarafından sistematik uygulanan soykırım saldırısının da bu korkunun sonucu olduğuna vurgu yapılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“Tanrıçalık kültüründen ‘Jin jîyan azadî’ perspektifine tarihin ve toplumun esas yaratıcısı olan biz kadınlar bu topraklarda hem yaratımı hem de yitirilmeyi yaşadık. Bu bağlamda erkek egemen zihniyet ve onun kurumları bizleri yaratmış olduğumuz yaşam yasalarımızdan, ekonomimizden, yaratıcılığımızdan, inancımızdan, kültürümüzden, toplumu kolektif yönetme gücümüzden kopararak köleliğe ve soykırım politikaları ile yok oluşa mahkum etmektedir. Köleliği geliştiren ve yok oluşu dayatan bu zihniyete karşı, ‘Jin Jiyan Azadî’ şiarı ile Ortadoğu’dan Asya’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadın mücadelemiz güçlenerek tüm kadınların, insanlığın umudu ve aydın geleceği olmuştur.”

‘Her türlü özel savaş konsepti devreye konuluyor’

Kurdistan ve Türkiye’de AKP ve MHP iktidarının kadınları iradesizleştirmek ve mücadeleden uzak tutmak için yürüttükleri özel savaş politikalarına işaret edilen açıklamada, şöyle denildi:

“Uyuşturucudan fuhuşa, ajanlaştırma politikalarından özüne yabancılaştırmaya kadar her türlü özel savaş konseptini devreye koymakta ve özelde de bu politikalarını üniversite kampüslerinde genç kadınlara karşı uygulamaktadır. Cinsiyetçi eğitim sistemi ile genç kadınları özünden, kimliğinden, toplumsal kültüründen uzaklaştırıp; sahte aşk ve sevgi adı altında celladına aşık bir profil yaratmaya çalışıp, iradesizleştirip her türlü psikolojik, cinsel ve fiziki saldırıya açık hale getirilmeye çalışılıyor. Bu bağlamda genç kadınları kaçırma, alıkoyma, taciz ve tecavüz, şiddet, intihara sürükleme birer münferit olay olmayıp özel savaş kapsamında bilinçli ve sistematik bir şekilde yürütülen soykırım saldırılarıdır. Dersim’de kaybettirilen Gülistan Doku, Şırnak’ta üniformalı özel savaş elemanı tarafından intihara sürüklenen İpek Er, Aydın’ da KYK yurdunda ihmal sonucunda katledilen Zeren Ertaş... Ve daha binlercesi bu politikaların sonucudur”

 ‘Xeta Jinê’de örgütlenelim’

Tüm bu politikalara karşı temel gücün “xwebûn” temelinde örgütlü ve sürekli mücadele olduğunun belirtildiği açıklamanın devamında şu çağrı yer aldı:

“Genç kadınlar bu toplumsal özgürlük değerlerinin temsiliyeti ve günümüzde güçlendirilmesi bağlamında birincil dereceden sorumludur. Özcesi bu sürecin de en hızlı, en kararlı, en güçlü ve en etkileyici adımları atması gerekenler genç kadınlar olmalıdır. Kadının gücü erkek egemenliğini yenmeli, devrim genç kadınların özgür bilinciyle gerçekleşmelidir. Bu temelde genç kadınlar öncülüğünde; asimilasyona, iradesiz kalmaya, şiddete, işgale, tacize, tecavüze ve robotlaştırmaya sürükleyen yaşama karşı bulunduğumuz her alanda inanç ve kararlılıkla öz savunmamızı geliştirerek erkek egemenlikli sisteme karşı ‘Jin Jiyan Azadî’ çığlığının aydınlattığı yolda; 21. yüzyılı kadın kırımı yüzyılına çevirmek isteyen faşist zihniyete karşı ‘21’nci yüzyıl kadın devrimi yüzyılıdır’ perspektifi ışığında büyüyor, güçleniyor ve kendimizi yarınlara taşırarak, ‘Xeta Jınê’yi ilan ediyor, Xeta Jınê’de örgütlenip, örgütlülüğümüzü yükselteceğimizi duyuruyoruz.”