‘Öğrenci hareketleri tarihsel olarak değişimin katalizörü olmuştur’
Cihatçı HTŞ'nin yarattığı mezhepsel gerilimin, üniversitelerdeki öğrencileri de etkileyerek toplumsal bölünmeleri derinleştirdiğini belirten Basma El-Akbani, “Öğrenci hareketleri tarihsel olarak değişimin katalizörü olmuştur” diyerek gençlere çağrı yaptı.

ROCHELLE JUNİOR
Süveyda – Esad rejiminin devrilmesinin ardından, 8 Aralık 2024'te Heyet Tahrir El-Şam (HTŞ) Suriye'de geçici yönetime getirildi. Bu gelişme, toplumda derin bir bölünmeye yol açtı. HTŞ, diğer mezhepleri göz ardı eden tek taraflı politikalarıyla ayrışmayı daha da derinleştirdi. Bu durum, özellikle Şii ve Alevi inançlarıyla olan gerginlikleri artırarak, ülkedeki mezhepsel çatışmaları da körükledi. Güvenlik kaosunun ortasında, HTŞ'nin geçici yönetimi, insani krizi derinleştirdi ve bölgedeki istikrarı daha da zayıflattı.
Suriye'deki hızla değişen siyasal ve toplumsal koşullar içinde, üniversiteler öğrenme, açıklık ve çeşitliliğin merkezi olmalı iken, mezhepçi söylemler ve kışkırtmaların arttığına dair ciddi endişeler ortaya çıktı. Son olay, Şam ve Humus'taki üniversite yurtlarında Süveyda kentinden giden öğrencilere yönelik yaşandı. Bir grup öğrenci, Dürzi bir askeri lidere ait olduğu iddia edilen mezhepsel hakaretler içeren bir ses kaydının yayılmasının ardından 27’i 28 Nisan’a bağlayan gece Süveydalı öğrencilerin kaldığı yurtlara baskın düzenledi.
İnsan hakları aktivist Basma El-Akbani, son dönemde yaşanan olaylara tepki göstererek, kolektif bilincin kırılganlığını ve bazı partilerin körüklediği ayrışmaların derinliğini ortaya koydu.
‘Yaşananlar derin bir cehaleti yansıtıyor’
Yaşananlara dikkat çeken Basma El-Akbani, "Humus Üniversitesi'ndeki farklı mezhepten öğrenciler arasında son zamanlarda yaşananlar son derece üzücü. Bu olaylar, mezhepsel kışkırtma ve ihanet suçlamalarının birikmesinin sonucu. Uydurulan bir video yayıldı ve bu video, özellikle fanatikler ve aşırılıkçılar arasında son derece tehlikeli olan 'sürü zihniyeti'ni kışkırtmak amacıyla kullanıldı. Saldırgan videonun uydurma olduğu kanıtlanmış olmasına rağmen, özellikle okul ve üniversite öğrencilerinden gelen tepkiler şok edici ve acı verici. Öğrenciler, farkındalığın öncüsü olmak zorundaydı, kışkırtma aracı değil. Yaşananlar, derin bir cehaleti ve eğitim kurumlarının ciddi bir başarısızlığını yansıtıyor" dedi.
‘Bu saldırılar birdenbire ortaya çıkmadı’
Basma El-Akbani, bu bölünmenin aniden ortaya çıkmadığını, eski rejim tarafından uzun yıllar boyunca, özellikle müfredatlar ve üniversite ortamı aracılığıyla sistematik olarak teşvik edildiğini belirtti. Basma El-Akbani, “Öğrenci birliği seçimleri sırasında üniversite öğrencilerinin bana mezhepsel söylemlerle gelmelerini örnek verebilirim. Bu, daha önce hiç görmediğimiz bir durumdu. Öğrenci topluluğunu hedef alan sistematik bir seferberlik olduğu açık ve bugün bunun sonuçlarını yaşıyoruz” ifadelerinde bulundu.
Çocuklar alet ediliyor
Çocukların kışkırtma politikalarına alet edilmesini tehlikeli bulan Basma El-Akbani, “Yakın zamanda siyah kefen giymiş çocukların görüntüleri ortaya çıktı. Bu sahneyi son derece üzücü ve rahatsız edici buldum. Bu durum, eğitim ve çocuk haklarının yokluğunun açık bir kanıtıdır. Çözüm, sadece medya açıklamalarıyla sınırlı kalmamalı. Resmi otoritelerden dini figürlere, geleneksel liderlerden nüfuzlu isimlere kadar geniş bir kişisel ilişkiler ağıyla kolektif bir çaba sergilenmelidir. Bizim bir ilişki ağımız var ve sivil toplum olarak mezhepsel örgütlenmeyi önlemek için bu konularda bilinçli ve şeffaf bir şekilde çalışmalıyız. Hukukun üstünlüğünü sağlamak ve fitne çıkaranlara karşı müsamaha göstermemek, ilgili makamlara düşen en büyük sorumluluktur. Bu durumun devam etmesi, ciddi iç çatışmalara yol açabilir” uyarısında bulundu.
Gençliğe çağrı
Basma El-Akbani, değişim yaratmada öğrencilerin rolünün önemine dikkat çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Öğrenci hareketleri tarihsel olarak toplumsal ve politik değişimin katalizörü olmuştur. Her şeye rağmen hala gençlerin farkındalığına inanıyorum. Onları bir araya getirmek için kültürel, sanatsal veya entelektüel faaliyetlerde platformlar oluşturulmalı. Suriye'nin geleceği onlara bağlı ve değişimin kurbanı değil, öncüsü olabileceklerine olan güvenlerini yeniden tesis etmeliyiz."