İşgal altındaki İdlib'de kadınların çalışması fiili yasak
İdlib'de evlenen kadınlar eşleri tarafından işlerini bırakmaları yönünde baskıyla karşılaşıyor. Toplum araştırmacısı Dalal Al-Haraki, cinsiyet ayrımcılığına karşı toplumda bilinçlendirme çalışmaları yürütülmesi gerektiğini belirtti.
LÎNA EL-XETÎB
İdlib- Erkek egemen zihniyetten kaynaklı kadınlar gerek aile içinde ve gerekse de yaşamın birçok alanında engel ve zorluklarla karşılaşıyor. Türk devleti ve ona bağlı HTŞ çetesi tarafından işgal edilen İdlib'de de savaş ve çatışmalı ortam ataerkil zihniyeti daha da derinleştirdi.
İdlib’in kuzeyindeki Salqin şehrinden 26 yaşındaki Hala Al-Bakur, evlenmeden önce hemşire olarak çalışıyordu. Nişanlılık döneminde eşinin anlayışlı biri olarak göründüğünü belirten Hala Al-Bakur, “Evlendikten sonra işi bırakmamı ve ev işleriyle ilgilenmemi istedi. Bu fikre karşı çıktım, ancak ailesinin müdahalesi sonucu kabul etmek zorunda bırakıldım” dedi.
Uzun yıllar bağımsız bir ekonomisinin olduğunu kaydeden Hala Al-Bakur, "Toplumumuzda bir kadın eğitim alsa bile erkek işe giderken evde kalmak zorunda kalabilir. Toplum kadını ev işleriyle ve çocuk bakımıyla sınırlı tutuyor. Ev işleri ve çocuk bakımı yalnızca kadınların sorumluluğu olarak görülüyor. Bir evde hem kadın hem erkek çalışıyorsa ev işleri ve çocuk bakımını yine kadın üstlenmek zorunda kalıyor. Bundan kaynaklı çalışan kadınlar iki kat zorluk yaşıyor. Kadınlar tüm bu zorluklar karşısında inanılmaz başarılara imza atıyorlar” şeklinde konuştu.
Çalışmasına izin verilemedi
İdlib'in kuzeyindeki Sarmada şehrinden 25 yaşındaki Nur Al-Qarmoush, üniversiteden mezun olmasına ve diplomasını almasına rağmen ilk çocuğunu doğurduktan sonra çalışmasına izin verilmedi. Nur Al-Qarmoush, “Eşim kadınların çalışmasına karşı çıkıyor. Ona göre kadınlar evde oturmalı ve çocuk bakmalıdır. Ataerkil toplumda modası geçmiş gelenek ve görenekler kadınların hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Pek çok kadın çocuk sahibi olduktan sonra kreş veya bebek bakıcısı bulamadığı için çalışma yaşamına dönemiyor. Bu durum kadınların sadece yaşam standartlarını etkilemiyor aynı zamanda uzun süre işten uzak kalarak gelecekteki fırsatlarını da etkiliyor” ifadelerinde bulundu.
‘Çalışmak kadınların özgüvenini artırıyor’
Kadınlardan 31 yaşındaki Sanaa Al-Adl ise yaşadıklarını şu sözlerle özetledi: “Öğretmenlik yapıyordum ve eşim işime devam etmemi engelledi. Başlarda bu isteğine karşı çıktım, ancak eşimin yoğun ısrarı nedeniyle işimi bıraktım. Hakkımdan vazgeçmeyeceğim ve işime devam etmeyi istiyorum. Zorlukları ne olursa olsun görevimde başarılı olacağım. Çalışmak kadınların özgüvenini artırıyor, kişisel becerilerini geliştiriyor ve ekonomik olarak hiç kimseye bağımlı olmuyorsunuz. Finansal açıdan bağımsız olan kadınlar hem kendilerine olan güvenlerini kazanıyorlar hem de hayatlarıyla ilgili önemli kararlar verebiliyorlar.”
‘Kadınlar maruz kaldıkları ayrımcılıkla yüzleşmeli’
İdlib'in kuzeyindeki Harem şehrinden 36 yaşındaki toplum araştırmacısı Dalal Al-Haraki de kadınların çalışma hakkıyla ilgili olarak, "Ataerkil sistem kadınların yaşamlarını etkilerken, onurlu bir yaşam sürdürme yeteneklerini kısıtlıyor. Ev dışında çalışan kadınlar eşleri tarafından engelleniyor. Kadınlar maruz kaldıkları ayrımcılık ve adaletsizlikle yüzleşmelidir. Ayrıca cinsiyet ayrımcılığına karşı toplumda bilinçlendirme çalışmaları yürütülmeli. Toplumsal farkındalık ile kadınların hakları korunmalı ve toplumdaki rolleri artırılmalı. Kadınlar aile ve iş yaşamı arasında bir denge kurarak psikolojik ve fiziksel sağlıklarına dikkat etmeli” dedi.