‘İranlı kadınlar değişimin öncüsü oldu’

İranlı kadın aktivistler, “jin jiyan azadî” ayaklanmasının kadınların mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olduğunu belirterek, “Bu ayaklanma sadece İran'ı değil, tüm dünyayı etkileyen bir harekete dönüştü” dedi.

Tahran- İranlı kadınlar önceki yıllardan farklı olarak bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü daha coşkulu ve çeşitli etkinliklerle geçirdi. Hem Tahran'da hem de Doğu Kürdistan'da kadınlar renkli kıyafetleriyle 8 Mart etkinliklerine katıldı.

Öte yandan 8 Mart’a katıldıkları gerekçesiyle Doğu Kürdistan’ın Seqiz kentinde Leyla Paşai ve Dêwlan kentinde Suheyla Metai, Sine’de Soma Muhammed Rezayi ve Baran Seidi isimli 4 kadın hakları savunucuları gözaltına alındı ve kadınlardan haber alınamamaktadır.

İranlı kadın hakları savunucularıyla kadın mücadelesini konuştuk.

‘8 Mart kadın olmanın zor olduğunu hatırlatıyor’

8 Mart’ın kadın olmanın zor olduğunu hatırlattığını belirten aktivist Nazanin Caferi, “Erkek egemenliğinin duvarları içinde kendine bir yer bulmaya çalışan kadınlarla dolu bir toplumda büyüdük. Yıllar sonra fark ettik ki, aslında erkeklerin çıkarlarına hizmet eden bu yapı içinde kaybolmamıza hiç gerek yokmuş. Cinsiyet, yıllarca kendini eşitlik savunucusu gibi gösteren ancak aslında erkek standartlarını temel alan kişiler için bir pazarlama aracı haline geldi" dedi.

Nazanin Caferi, 2022’de başlayan “jin, jiyan, azadî” ayaklanmasıyla kadınların farkındalığının arttığını belirterek şunları söyledi: “Kadınlar artık kendilerine dayatılan çerçeveler içinde var olmak zorunda olmadıklarını biliyorlar. Artık o sınırlardan tamamen çıktılar ve asla geri dönmeyecekler. Bu farkındalık, kadın hakları aktivistlerinin özgür ortamda gerçekleştirdiği faaliyetlerden bile daha etkili ve değerli."

Kadınların direnişi arttıkça baskı da artıyor

Tahran'daki bir diğer kadın hakları savunucusu Marya Şoketyari, dünyada kadınların yaşadığı şiddete dikkat çekti. “Kadınlar ne kadar çok direnir ve eşitlik için mücadele ederlerse, baskı da o kadar artıyor” diyen Marya Şoketyari, bu baskıların kadın mücadelesini kesintiye uğratmadığını ifade etti.

Marya Şoketyari, “Kadınlar, her türlü şiddet, ayrımcılık ve eşitsizlikle karşı karşıya olsalar da özellikle İslami rejimler altında yaşayan kadınlar, temel haklarını kazanmak için gece gündüz mücadele ediyorlar. Pek çok kadın, haklarını elde etmek uğruna göç etmeyi bile göze alıyor. Ancak gittikleri ülkelerde de yeni diller öğrenmek, farklı kültürlere adapte olmak gibi büyük zorluklarla karşılaşıyorlar” dedi.

‘Kürt kadınları devrimlerin öncüsü oldu’

Marya Şoketyari, Ortadoğu’da kadın mücadelesinin öncüsünün Kürt kadınları olduğunu düşündüğünü kaydederek, "İran, Türkiye, Irak ve Suriye’deki kadın hareketlerine baktığımızda Kürt kadınlarının bu mücadelenin öncüsü olduğunu görüyoruz. Binlerce Kürt kadını, dünyanın en acımasız terör örgütlerine karşı savaştı ve onları yendi. Şimdi ise Erdoğan rejimiyle ve Suriye’deki yeni İslamcı baskı düzeniyle mücadele ediyorlar. Kürt kadınları, sadece kendi özgürlükleri için değil, dünya üzerindeki tüm kadınlar için bir özgürlük devriminin öncüsü oldular" diye belirtti.

Marya Şoketyari, kadın hareketine duyduğu umudu dile getirerek şöyle konuştu: "Bütün bu baskılar, hapis cezaları, işkenceler ve infazlara rağmen, kadınlar artık sadece kendileri için değil, tüm insanlık için daha özgür ve adil bir dünya inşa etmek istiyorlar. Kapitalist ve ataerkil düzenin doğaya, hayvanlara ve insanlara yaşattığı zorluklara karşı, kadınlar daha eşit, özgür ve yaşanabilir bir dünya yaratmak için mücadele ediyorlar. 8 Mart tüm kadınlara kutlu olsun! Bu mücadele sürecek ve zafer yakında bizim olacak."

‘Jin jiyan azadî’ ayaklanmasıyla başlayan kırılma

Tahranlı bir diğer kadın hakları aktivisti Haje Pervizi de 8 Mart’ın kadın hareketi için bir dönüm noktası olduğunu dile getirerek, "Dünya Kadınlar Günü, cinsiyet eşitliği, üreme hakları ve kadınlara yönelik şiddet gibi konulara dikkat çekmek için önemli bir fırsattır. Aynı zamanda kadın haklarını savunmak ve kadınların toplum içindeki rolünü öne çıkarmak için bir gündür" diye belirtti.

‘İranlı kadınlar değişimin öncüsü oldu’

İran’da kadınların uzun süredir toplumsal değişimlerin öncüsü olduklarını vurgulayan Haje Pervizi, şunları söyledi: "Kadınlar, anayasal devrimden 1979 İslam Devrimi’ne ve günümüze kadar İran’daki toplumsal değişimlerin öncüsü olmuştur. Ancak bu süreçte birçok zorlukla karşı karşıya kaldılar. Hukuki eşitsizlikler, sosyal kısıtlamalar ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet, İranlı kadınların mücadele etmek zorunda olduğu başlıca sorunlardır" ifadelerini kullandı.

Kadınların her alanda başarılı olduğunu belirten Haje Pervizi, buna rağmen yasal engellerin devam ettiğini sözlerine ekleyerek, "Kadınlar eğitim, sanat, spor ve birçok alanda büyük başarılar elde etti. İran’da kadınların üniversiteye ve bilimsel araştırmalara katılımı büyük oranda arttı. Ancak hâlâ evlilik, boşanma, çocuk velayeti, miras ve kıyafet özgürlüğü gibi konularda büyük adaletsizlikler söz konusu" dedi.

‘Kadınlar baskılara rağmen mücadele etmeye devam edecek’

Haje Pervizi, 1979’dan sonra kadınların haklarının daha da kısıtlandığını hatırlatarak şunları belirtti: "İslam Devrimi’nden sonra İran, ataerkil ve gerici bir ideolojinin hâkim olduğu bir ülkeye dönüştü. Kadınların devrim öncesi kazandıkları haklar, din referans alınarak tamamen ellerinden alındı. Ancak tarih gösterdi ki, kadınları baskı ve şiddetle sindirmek mümkün değildir. Kadınlar, baskıların en ağır olduğu zamanlarda bile geri adım atmadılar. Bilinçleri ve örgütlü mücadeleleriyle rejime geri adım attırmayı başardılar."

Kadın hareketinin en büyük kırılma noktası olarak 2022 “Jin jiyan azadî” ayaklanmasını gösteren Haje Pervizi, "Eylül 2022’de, Kürt kızı Jîna Emini'nin öldürülmesiyle kadın mücadelesi yepyeni bir aşamaya geçti. Kadınların öncülüğündeki bu devrim, artık sadece İran'ı değil, tüm dünyayı etkileyen bir harekete dönüştü” diye belirtti.

Haje Pervizi konuşmasının devamında, "Kadınlar, bu baskılara karşı mücadele etmeye devam edecek. En nihayetinde bu direniş, diktatör rejimin yıkılmasıyla sonuçlanacak" mesajını verdi.