İran’da kadınlar hamilelik dönemlerinde şiddette maruz bırakılıyor

İran'daki hamile kadınların yarısı çeşitli şiddet biçimlerine maruz kalıyor. Yaşanan şiddet çoğu zaman bebeğin kaybedilmesiyle sonuçlanırken uzamanlar tabloyu alarm verici olarak değerlendiriyor.

VİYAN MEHRPERWER

Mahabad- İran’da yapılan araştırmalara göre, ülkede her iki kadından biri gebelik sürecinde en az bir tür şiddete maruz kalıyor. Uzmanlar, şiddetin yalnızca fiziksel değil; psikolojik, ekonomik ve cinsel boyutlarıyla da anne ve bebeğin sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini vurguluyor.

Birleşmiş Milletler (BM) tanımına göre, kadınlara yönelik her türlü fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar ya da bu yönde tehdit ve baskılar “şiddet” kapsamına giriyor. Ancak buna rağmen, İran ve Rojhilat toplumlarında kadınların hamilelik döneminde uğradıkları şiddet görünmez kalıyor.

Şiddet sonucu bebeğini düşürdü

Şirin isimli bir kadın, evliliğinin ilk yıllarında yaşadığı şiddet sonucu bebeğini kaybettiğini anlattı. Eşinin saldırısı sonucu düşük yapan Şirin, annesinin ısrarıyla doktora gitmediğini ve kısa süre içinde aynı eve dönmek zorunda kaldığını söylüyor. Şirin, yaşadıklarını “Bir gece kız kardeşlerimden biri yurt dışından yeni dönmüştü ve onu ziyaret etmek için ailemin evine gittik. Eşim gecenin başından beri öfkeliydi ve annemin ısrarı üzerine erken döndük çünkü ailesinin yerine getirmesi gereken başka planları vardı. Eve geldiğimizde kız kardeşim aradı ve o aramanın ardından kavga başladı. Telefon kapanmadan önce eşim beni dövdü. Ailem telefonda beni duymuştu, annem ve kız kardeşim de biraz sonra geldi ve beni kollarından kurtarmaya çalıştıklarında, onları da dövmeye başladı. Kanlar içindeki bedenimle sokağa çıktım ve yardım çağırdım. Komşular eve koşmuştu. Daha sonra annem ve kız kardeşimle evimize döndük ama aynı gece kanamam başladı ve düşük yaptım” sözleri ile anlatıyor.

‘Yaptıklarından asla utanmadı’

Şiman da eşinin şiddetine maruz kalan kadınlardan biri. O da yaşadıklarını şöyle özetliyor:

"İlk hamilelik deneyimim 22 yaşındaydı. Eşim bana hiçbir zaman destek olmadı. Evden tekrar çıkmak üzere olduğu gece onu durdurdum ve onunla gideceğimi söyledim. Dışarı çıktım ama elimi tutup beni eve sürükledi ve tekmeledi. Öyle sert vurdu ki acıdan kıvrandım. Beni orada bırakıp gitti. O günden sonra şiddetli ağrılar geçirdim ve bir hafta boyunca bakıma ihtiyaç duydum. Eşim beni doktora götürmedi ve yaptıklarından asla utanmadı.”

Tecavüz ve dayak

Hamilelik sırasında şiddete maruz kalan çoğu kadın, bu durumu bir döngü gibi yaşıyor. Hana H., iki hamileliği boyunca da çok fazla acı çekti. Hana'nın onu destekleyecek bir ailesi yok ve bu da şiddet döngüsünü pekiştirdi. Hana eşi tarafından cinsel saldırıya uğradı ve direndiğinde dövüldü. "Tecavüz ve dayaktan sonra vücudumun patlayacakmış gibi hissettim" diyen Hana “Benimle aynı evde yaşayan kayınvalidem tartışmamızı fark etmiş ve durumumu ona anlattığımda, her şeyi normalmiş gibi gösterdi. Hamileydim ve suyum gelmişti ve birkaç saat sonra hastaneye vardığımda bebeğimi çoktan kaybetmiştim. Doktor şikayette bulunabileceğimi söyledi, ama sonra nereye gidecektim?” şeklinde konuşuyor.

Alarm verici bir tablo

Ülkedeki kimi çalışmalara göre İran'daki hamile kadınların yüzde 82,8'i hamilelikleri sırasında en az bir tür şiddete (fiziksel, psikolojik, finansal vb.) maruz kalıyor. Sosyal hizmet uzmanı Kjal Z. Kadınların yaşadıklarıyla nasıl başa çıkacaklarını bilmediklerini belirterek “Çoğu zaman hamilelik koşulları kadınları mevcut durumu kabullenmeye ve uzlaşmaya zorluyor. Doğurganlık söz konusu olduğunda, baskın yapıların pekiştirdiği kültürel engeller, durumu kabullenmelerinde daha etkili bir faktör olabiliyor" diyor. Kjal Z. bu tablonun hem anne hem de bebek sağlığı açısından alarm verici bir tabloya işaret ettiğini söylüyor.