İnsan hakları tablosu karanlık: İhlallerin temel nedeni iktidarın yürüttüğü politikalar

Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Songül Argünağa, hak ihlallerinin temel nedeninin siyasi iktidarın politikaları olduğunu hatırlatarak, hak savunucuları olarak iktidarın politikalarına karşı mücadele edeceklerini söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edildiği tarih olan 10 Aralık 1948’den bu yana, her yıl 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında yapılan eylem ve etkinlikler ile insan hakları alanında yaşanan ihlallere dikkat çekiliyor.

Öyle ki, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) da bu kapsamda "2024 Yılında Türkiye'de İnsan Hakları İhlalleri Raporu”nu açıkladı. Rapora göre; yılın ilk 11 ayında, 692 kişi işkence ve kötü muamele şikâyetiyle TİHV'e başvurdu. 81'i çocuk, en az 2 bin 805 kişi de işkence kötü muameleyle gözaltına alındı.

Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Songül Argünağa, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yaşanan hak ihlalleri ve nedenlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yaşamın her alanına yayılan ve giderek sistematikleşen hak ihlallerinin siyasi iktidarın politikalarından bağımsız olmadığını dile getiren Songül Argünağa, “Bu karanlık tablonun nedeni iktidarın yürüttüğü politikalardır” dedi.

‘Siyasi iktidar hakları yok sayıyor’

Songül Argünağa, “Bugün Türkiye’de tablo iç açıcı değil. Ülkede karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız. Önümüzdeki süreç açısından da çok aydınlık bir süreç öngöremiyoruz. Bu karanlığı değiştirme noktasına elbette mücadele ediyoruz. Kadınlar, tutsaklar, çocuklar ve işçiler açısından bu ihlallerin her alana yayıldığını görebiliyoruz.  Siyasi iktidarın birçok insanın haklarını yok sayan bir politika sürdürdüğünü söyleyebiliriz” dedi.

Kadınların yaşam hakkı ihlalleri

Yaşamın her alanında toplumun ciddi ihlallere maruz bırakıldığını, bu ihlalleri yaşayanların başında da kadınların geldiğini aktaran Songül Argünağa, kadınların yaşam haklarının ellerinden alınmak istendiğini belirtti.

Songül Argünağa, AKP iktidarının kadın politikalarına değinerek, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin bu ihlallerden biri olduğunu söyledi.

Songül Argünağa, konuşmasına şöyle devam etti: “Kadınlar açısından tabi ki biz hala İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesinin en büyük taleplerimizden biri olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle fesih sürecinde kadınların hedef haline getirilmesinden kaynaklı durum kadınlara şiddet ve nefret cinayeti olarak dönüyor. En temelde yaşam hakkı ihlal ediliyor. Bu sene kadın cinayetlerinin arttığını görüyoruz. Bunun sebebi de kadınları hedefe koyan politikalar. Bu politikalardan kaynaklı kadınlar güvenli bir yaşam sürdüremiyor.”

‘Örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü hedef alınıyor’

Toplumun her alanda, “yasaklar” ile kıskaca alınmaya çalışıldığına vurgu yapan Songül Argünağa, toplumun gerek protesto gerekse ifade özgürlüğü hakkına erişemediğini belirtti. Songül Argünağa, “Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyada savaşın, çatışmanın insanlara hak ihlali olarak yansıdığını gördük. Bu savaşın kadınlar ve çocuklar üzerinde yoğun ihlallere neden olduğunu söyleyebiliriz. Bu ihlallerin halklar açısından derinleşmesinin muhtemel olduğunu söyleyebiliriz. Yine düşünce ve ifade özgürlüğü ile örgütlenme özgürlüğü de engelleniyor. Bu engellemeler de doğrudan bir hak ihlali biçimiyle gerçekleşiyor. Belediyelere kayyım atamaları ve kayyım atamaları sonrasında yaşananlar, halkın ifade ve protesto özgürlüğünün engellenmesidir. Yaşanan gözaltı, tutuklama ve şiddet bu ihlalleri bize net bir şekilde gösterdi” açıklamasında bulundu.

Cezaevlerin hak ihlalleri arttı

S ve Y tipi cezaevlerinin inşa edilmesiyle, tutsakların yaşadığı ihlallerin arttığını söyleyen Songül Argünağa, “Bu sene cezaevlerine dair gündeme getirmemiz gereken en ciddi ihlal de yeni inşa edilen S ve Y tipi kapalı cezaevleri. Bu cezaevlerinde tutuklular öncelik yaşam olmak üzere bütün haklarından mahrum bırakılıyor. Yaşam alanları daraltılıyor ve izolasyona maruz bırakılıyorlar” dedi.

‘Hep beraber mücadele etmeliyiz’

Giderek artan ihlallere ve politikalara karşı mücadelenin bir zorunluluk olduğunu hatırlatan Songül Argünağa, “Geçmiş yıllarda da var olan bu ihlaller bu sene ortaya konulan politikalar ile daha da derinleşti. Karşımızdaki karanlık tablonun önümüzdeki süreçte daha da derinleşme ihtimali var. Bu nedenle biz hak savunucularının bulunduğumuz her alanda mücadele etme zorunluluğumuz var. Bu politikalar ve ihlaller karşısında kendi haklarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hem bugün hem de önümüzdeki süreçte bu mücadele sürecek” diye belirtti.