İlham Ahmed: Açıklanan anayasa Suriye toplumunu temsil etmiyor
İlham Ahmed, Özerk Yönetim ile geçici Suriye yönetimi arasındaki anlaşmalara ilişkin Defacto Platformu tarafından düzenlenen diyalog oturumunda yaptığı konuşmada, "Anayasa maddeleri, Suriye halkının umut ve isteklerini temsil etmemektedir” dedi.

Hesekê- Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı İlham Ahmed, Hesekê kentinde “Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ile Suriye İktidarı Arasındaki Anlaşmalar” başlığıyla Defacto Platformu tarafından düzenlenen diyalog oturumunda konuştu.
Oturuma çok sayıda aydın ve Suriye’nin durumunu takip eden önemli şahsiyetler katıldı. Anlaşmanın ister Kuzey ve Doğu Suriye’de ister Suriye coğrafyasında olsun toplumun genelini ilgilendiren birçok konuyu kapsadığına dikkat çeken İlham Ahmed, “Bu nedenle bu anlaşmanın birçok alt bölümü var ve Suriye genelinde kapsamlı anlaşmalar yapılabilmesi için kapsamlı tartışmalar gerekiyor” dedi. İlham Ahmed, Şam hükümetinin özellikle “Anayasa Taslağı” süreci ve hükümet kurma konusunda performansına ilişkin bazı görüşler olduğunu, bunların mutlaka giderilmesi gerektiğini kaydederek, “Şam’daki iktidar, Suriye toplumunun ve Suriyeli seçmenlerin anayasal konulardaki sorunlarına cevap vermekle yükümlüdür” dedi.
“Anayasa için görüşlerimiz var ve o noktalar için ilişkilerimiz devam ediyor. Anayasa taslağı, anlaşmadan önce hazırlanmıştı, anlaşma duyurulduktan sonra anayasa taslağı da çıkarıldı. Komite ve maddelerinin tartışılması için geçici anayasa taslağı ertelenebilirdi. Çünkü anayasa komitesi Suriye toplumunun çoğunluğunu temsil etmiyor” diyen İlham Ahmed, anayasa komitesi ve maddelerinin Suriye halkının beklentilerini ve isteklerini temsil etmediğini dile getirdi.
‘Genel hususlar tartışıldı’
İlham Ahmed, QSD’nin rolüne ilişkin “QSD ile Şam hükümeti arasında duyurulan şey genel bir anlaşmaydı. Komiteler oluşturulduğunda, bu bileşenlerin temsilcileri olacak. Bunlar sivil ve siyasi komiteler olacak.” Komite ve onların kurulma zamanına da değinen İlham Ahmed, “Henüz komiteleri oluşturma sürecinden geçmedik. Şam ile Özerk Yönetim arasında sadece bir görüşme yapıldı ve müzakerelerin başlama tarihi konusunda genel hususlar tartışıldı” ifadelerini kullandı.
İlham Ahmed, “Halkın tamamının güvende olması ve yeni bir Suriye'ye doğru yol alınması için bu hükümlerin alt bölümlerinin de dahil olduğu anlaşma hükümlerinin güçlendirilmesine ciddi bir önem atfediyoruz” diye kaydetti. QSD ve Özerk Yönetim’in son yıllardaki çalışmalarına değinen İlham Ahmed, her iki tarafın da geride bıraktığımız yıllarda yönetim ve çoğulculuk, insani prensipler ve siyasi hakların korunması konularında zengin bir miras bıraktığını belirterek, “QSD ve Özerk Yönetim’in Suriye’deki durum üzerindeki etkisi güçlü ve başarıları da zengindir” ifadelerini kullandı. İlham Ahmed, “Geçiş sürecinden bahsettiğimizde, sadece Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerinin haklarından değil, tüm Suriye'nin haklarından bahsediyoruz” diye belirtti.
‘Irkçılıktan ve mezhepçilikten uzak bir sisteme ihtiyacımız var’
İlham Ahmed, “İktidardan, ırkçılıktan ve mezhepçilikten uzak bir sisteme ihtiyacımız var. Bundan da öte tüm Suriye halkının haklarını güvence altına alan bir sisteme ihtiyacımız var” sözlerini kullanarak, Şam hükümetinin attığı adımların aceleci ve büyük ölçüde araştırmaya dayanmadığını, Suriye halkının ve bileşenlerinin, özellikle de kadınların büyük bir bölümünün görmezden gelindiğini ve dışlandığını söyledi. İlham Ahmed, Suriye'nin daha keskin krizlerle karşılaşmaması için Suriyelilerin acilen mevcut anayasayı değiştirmeleri ve mevcut “AnayasaTaslağı”nı düzeltmeleri gerektiğini vurguladı.
QSD’nin Suriye’de adil ve hakkaniyetli bir geçiş süreci sağlamanın garantörü olduğunu vurgulayan İlham Ahmed, “Suriye’de istikrarlı bir duruma yol açmak için anlaşmanın maddelerini uygulamaya yönelik bazı çabalar var, ancak bunlar zaman alabilir ve değişim süreci için yeni ufuklar açabilir. Önümüzdeki günler değişim sürecinin uygulanmasına ya da başarısızlığına tanık olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Kuzey ve Doğu Suriye’deki Şam iktidarının kurumları ve Baas rejiminin yıkılmasıyla bu kurumların işlevsiz hale gelmesine ilişkin ise İlham Ahmed, “Kurumlar önceki Şam hükümeti tarafından yönetiliyordu ve rejimin yıkılmasından sonra bu kurumlar işlevini yitirdi. Çünkü yeni Şam iktidarı bu kurumlara önem vermedi. Tüm bu meseleler müzakere meseleleridir ve gelecekte bu kurumların işleyişi üzerinde çözüm ve anlaşmaya varılması için tartışmalar olacaktır” dedi.
‘Ademi merkeziyetçi yönetim sisteminden vazgeçilmesi mümkün değildir’
Demokratik Özerk Yönetim’in kırmızı çizgilerinden taviz vermeyeceğini kaydeden İlham Ahmed, “Bileşenlerin kültürel ve ulusal haklarından, din özgürlüğünden, anadilde eğitim hakkından, siyasal haklardan, ademi merkeziyetçi yönetim sisteminden vazgeçilmesi mümkün değildir. Bu konular müzakere konusu değil ve hiçbir taviz verilmeyecektir. Temel noktalar korunacak ve anlaşmalar sağlanacak. İç güvenlik ve ekonomik konulardan da vazgeçilmeyecek” diye belirtti.
İlham Ahmed, idari sistemin paylaşımlı bir idari sistem olduğunu, etnik kökene dayalı ademi merkeziyetçiliğin söz konusu olmayacağını, Demokratik Özerk Yönetim modeli gibi tüm bileşenlerin içinde yer aldığı bir idari sistem çerçevesinde gerçekleşeceğini ifade etti.
Özerk Yönetim’in kurulmasında yer alan ana ortakların hak sahibi olduğunu belirten İlham Ahmed, ne kadar siyasi süreç varsa Kuzey ve Doğu Suriye’deki bileşenleri kendi içine alıyor ve onların haklarını tespit etmede rol sahibi olduğunu söyledi. İlham Ahmed şunları söyledi: “Tehlike hala var, istendiği gibi huzur sağlanmış değil. Dış müdahaleler ve çatışmaların yanı sıra tehditler de devam ediyor. Uluslararası taraflarla, yaptıkları anlaşmaların ve ittifakların Suriye halkına veya herhangi bir bileşenine zarar vermemesi için iletişim kurmaya çalışıyoruz.” İlham Ahmed, diplomatik temaslar ve duruma göre bölgenin güvenlik ve istikrarını korumak için çalışacaklarını belirtti.
‘Aramızda savaşın olmasını istemiyoruz’
QSD ve Türk devleti arasındaki ateşkes maddesine ilişkin İlham Ahmed, “Komşu ülkelerle ilişkilerimizi iyileştirmek ve iyi olmak istiyoruz. Aramızda savaşın olmasını istemediğimiz devletlerden biri de Türkiye’dir. Birçok alanda ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz ve Türkiye ile Suriye güvenliğini sağlamak için anlaşma yapmak istiyoruz” diyerek, Türk devletine dikkatli olması çağrısında bulundu. İlham Ahmed, Suriye topraklarını ve bölge halkının güvenliğini ihlal etmemesini istedi.
ABD’nin ateşkes sürecinde önemli bir rolü olduğunu, şu ana kadar Özerk Yönetim ile Türkiye arasında istikrar ve ateşkesin devam ettiğini kaydeden İlham Ahmed, bu barışçıl durumun devam etmesini ve Türkiye ve ona bağlı paramiliter grupların saldırılarının durmasını talep etti.
Türkiye’deki barış süreciyle ilgili İlham Ahmed şunları söyledi: “Önder Abdullah Öcalan'ın başlattığı girişim çok önemli ve Türk devletinin konuya olumlu yaklaşmasını umuyoruz. Türk devleti tarafından soğuma olduğu görülüyor. Türk hükümeti bu süreci geliştirmekten sorumludur. Bu girişimde yer almak çok önemlidir ve Suriye ve çevre devletler üzerinde olumlu etkileri olacaktır.”
Özerk Yönetim’in göçmenlerin uluslararası garantiler altında geri gönderilmesi için elinden geleni yaptığını belirten İlham Ahmed, “Göçmenlerin güvenli bir şekilde geri dönmesinin sağlanması Şam yetkililerinin sorumluluğudur” dedi. İlham Ahmed konuşmasını, “Geri dönen mültecilerin tüm mal ve mülkleri kendilerine iade edilmeli ve bazı komitelerin elinde mültecilerin mallarına ilişkin tüm deliller var ve bu durum Şam yönetimi nezdinde takip edilecek” sözleriyle tamamladı.