İkinci kez yerinden edilen kadınlar: Onurlu ve güvenli bir dönüş istiyoruz
Efrîn–Şehba halkının ikinci kez yerinden edilmesinin üzerinden bir yıl geçerken, göçmen kadınlar, topraklarına, köylerine ve şehirlerine güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönme talebini bir kez daha dile getirdi.
RONÎDA HACÎ
Hesekê- Türk devleti ve bağlı çeteleri, 2018 yılında Efrîn’e yönelik kapsamlı bir işgal saldırısı başlattı. Teknik ve kimyasal silahların kullanıldığı bu saldırılara karşı Efrîn halkı, savaşçılarıyla birlikte 58 gün boyunca direndi. Bu süreçte onlarca kişi Türk devleti tarafından katledildi. İşgalin 58. gününde binlerce kişi güvenlik nedeniyle Şehba’ya göç etmek zorunda kaldı.
Yedi yıl süren yerinden edilme sürecinde Efrîn halkı, hem Türk devletinin saldırılarına hem de çöken Baas rejiminin engellemelerine karşı büyük bir direniş gösterdi. Ancak 2024 yılında Türk devleti ve bağlı çetelerin saldırıları nedeniyle halk yeniden göç etmek zorunda kaldı. 27 Kasım gecesi HTŞ’nin Suriye topraklarına girmesi ve 8 Aralık’ta Baas rejiminin devrilmesiyle birlikte, Efrîn halkının Şehba’dan göç etme hikayesi 2 Aralık 2024 itibarıyla yeniden başladı. Efrîn ve Şehba halkının göçünün birinci yıl dönümünde kadınlar, işgalcilerin olmadığı, güvenli ve özgür bir Efrîn’e geri dönme taleplerini dile getirdi.
‘Yaşadığımız acının tarifi yok’
Şehba’dan gelen mültecilerden Hevîn Alûş, o karanlık günde Efrîn halkı için ikinci göç dalgasının başladığını belirterek, “Yaşadığımız acının tarifi yok. Saldırılar, Kürt kimliğini yok etme planının bir parçasıydı. Şehba’dan göçümüzün üzerinden bir yıl geçti ve bu süreç çok zordu, çünkü Şehba’yı küçük bir Efrîn’e dönüştürmüştük. Umudumuz geri dönmekti, tekrar göç etmek değil” sözlerine dikkat çekti.
‘Suriye halkının çıkarları için hiçbir şey yapılmadı’
Hevîn Alûş, geçici yönetimin Suriye’yi özgürleştirdiği yönündeki söylemlerin gerçeği yansıtmadığını belirterek şunları söyledi:
“Esad rejimi geçen yıl çöktü, ardından geçici yönetim iktidara geldi, ancak hiçbir değişiklik görmedik. Yerinden edilenler hala bulundukları yerlerde ve evlerine dönemedi. Kurtuluş nerede? Biz hala göçmüş durumdayız. Geçici yönetim bir yıldır iktidarda ama Suriye halkının çıkarları için hiçbir şey yapmadı, yalnızca Türk devletinin çıkarlarına hizmet ediyor. Ellerinde Suriye halkının kanı olanlar bugün yönetim koltuklarında oturuyor. Ehmed El-Şera’nın bu sorumluluğu taşıyamadığını görüyoruz ama yine de ülkeyi yönetiyor.”
‘Yerinden edilmenin acısı artık son bulmalı’

Efrîn halkının talebinin açık olduğunu vurgulayan Hevîn Alûş, “İnsan hakları örgütlerine çağrımızdır: Efrîn’e dönüşümüzü ve evlerinden edilmiş herkesin güvenli bir şekilde evlerine dönmesini sağlayın. Yerinden edilmenin acısı artık son bulmalı. Dönüş umudumuzu kırmak istiyorlar ama bu mümkün değil. Çünkü irademizi oluşturduk ve bu toprakların gerçek sahipleriyiz. Haklar kaybolmaz, talep eden biri olduğu sürece hak da mücadele de yaşamaya devam eder” ifadelerinde bulundu.
‘Güvenli bir dönüş istiyoruz’

Nazli Ozo ise, 10 Mart Mutabakatı'nın uygulanmasının önemi hakkında, "Ne olursa olsun ne kadar zor olursa olsun, topraklarımıza dönmek hakkımızdır. Güvenli bir dönüş istiyoruz. Türkiye topraklarımızı işgal ettiği sürece geri dönemeyiz. Zorla çıkarıldık. Suriye'de saldırılar ve ihlaller devam ediyor, bu durumda geçici yönetime nasıl güvenebiliriz? Bu nedenle askeri güçlerimizin koruması altında güvenli bir dönüş talep ediyoruz" dedi.
‘Topraklarda yaşama hakkımız var’

Radîna Mihemed Şahîn de, yerinden edilmiş çocukların durumu ve karşılaştıkları zorluklar hakkında konuşarak, "Güvenli bir dönüş istiyoruz. Göç, şiddetin en büyük biçimidir ve tüm toplumu etkileyerek şiddete ve diğer zorluklara kapı aralar. Bu nedenle, insani yardım kuruluşlarını geri dönebilmemiz için müdahale etmeye çağırıyoruz. Burası bizim toprağımız ve bu topraklarda yaşama hakkımız var" diye kaydetti.