Şiddetle Mücadele Ağı raporu: En yoğun şiddet cezaevlerinde
Amed Şiddetle Mücadele Ağı'nın raporuna göre, 2023 yılında şiddetin en yaygın olduğu alanların başında cezaevleri geliyor.
Amed- Amed Şiddetle Mücadele Ağı bileşenleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla hazırladığı raporu Rosa Kadın Derneği'nde açıkladı.
Amed Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Merve Karadaş, 2023 ve 2024 yılları arasındaki şiddet verilerindeki artışın endişe verici olduğunu belirtti. Merve Karadaş, “Aldığımız başvurular gösteriyor ki dijital şiddet gibi yeni şiddet türleri, kadınların yaşam alanlarını daraltmakta ve kontrol altına almaktadır. 2024 yılı boyunca Diyarbakır’da 9 kadın cinayeti basına yansımış, ancak gerçek rakamların bunun çok daha üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Kadınların yaşam hakkını savunan 6284 sayılı Kanun’un uygulanmasındaki eksiklikler ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, şiddeti artıran başlıca etkenlerdir. Adaletin işlemediği, cezasızlık politikasının sürdüğü bir ülkede, kadınlar adalete erişememekte ve şiddetin her türlüsü yaygınIaşmaktadır” dedi.
'En yoğun şiddet cezaevlerinde yaşanıyor'
Şiddetin en yoğun yaşandığı yerlerin başında cezaevlerinin geldiğini belirten Merve Karadaş, "Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kadın mahpuslar, çıplak arama, kötü muamele, sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılma gibi uygulamalarla insanlık onuruna aykırı koşullarda yaşamaya zorlanmaktadır. Hasta mahpusların tedaviye erişiminin engellenmesi ve keyfi infaz ertelemeleri, yaşam hakkı ihlalinin açık örnekleridir. Cezaevlerinde kadınlara yönelik baskı, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve toplumsal bir şiddet aracı haline gelmiştir" diye belirtti.
Kayyım politikaları
Merve Karadaş, “Kayyım politikaları, kadınların kazanımlarını hedef almakta; kadın sığınaklarını kapatılmakta, danışma merkezleri işlevsiz hale getirilmektedir. Kayyım atanmış belediyelerde kadınların şiddetten korunma hakkı fiilen ellerinden alınmıştır. Kürt kadın hareketinin yarattığı politik ve sosyal kazanımlara yönelik bu sistematik saldırılar, toplumsal barışı ve kadınların direnişini hedef almaktadır. Ancak kadınlar, ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla bu baskılara karşı direnişin ve özgürlüğün sesi olmaya devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
Son olarak Merve Karadaş, kadınların taleplerini şu şekilde sıraladı: "İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli, toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan politikalar uygulanmalıdır. 6284 Sayılı Kanun’un etkin bir şekilde uygulanması sağlanmalı, koruma tedbirleri bireysel ihtiyaçlara uygun şekilde düzenlenmelidir. Kadın cinayetleri ve nefret suçları faillerine iyi hal ve haksız tahrik indirimi uygulanmasına son verilmelidir. HPV aşısı ücretsiz hale getirilmeli ve kadın sağlığı hizmetleri güçlendirilmelidir. LGBTİ+ larin anayasal haklarını güvence altına alan düzenlemeler yapılmalı, nefret suçlarıyla etkin bir şekilde mücadele edilmelidir. Kadın sığınaklarının sayısı artırılmalı, kayyım politikalarının kadınlara verdiği zararlar giderilmelidir. Kadın hak savunucularına yönelik yargı tacizleri son bulmalı; kadınların örgütlenme ve ifade özgürlüğü korunmalıdır. Kadına yönelik şiddeti durdurmak, patriyarkal baskıya karşı durmak ve toplumsal eşitliği sağlamak için mücadele etmek zorundayız. ‘jin, jiyan, azadî’ sadece bir slogan değil, yaşamın, özgürlüğün ve direnişin simgesidir. Bu sloganı yasaklayamaz, susturamazsınız. Kadınlar özgürleşmeden toplum özgürleşemez.”
Raporda yer alan veriler şu şekilde:
“* Psikolojik şiddet: Bin 204
* Ekonomik Şiddet: 861
* Fiziksel Şiddet: 969
* Cinsel Şiddet: 265
* Dijital şiddet: 261
* Mobbing: 334
* Kasten öldürme: 2
* Kasten öldürmeye teşebbüs: 2
* İntihara teşebbüs: 26
* İşkence ve kötü muamele: 6
* Ajanlaştırma: 7
* Kolluk baskısı: 7
* Açlık grevi: 8
* Hapishane ihlalleri: 3
* Ev baskını:1
* Sürgün: 2
* Sağlık hakkı ihlali: 1”