İdlib’de göçmen kadınlar zararlı atıklarla ısınmaya çalışıyor

Bitmek bilmeyen bir savaşın ortasında zorlu yaşam mücadelesi veren İdlibli göçmen kadınlar, kış koşulları nedeniyle buldukları tüm atıkları ısınmak için kullanıyor. Sağlıklarının etkilendiğini belirten kadınlar, başka çarelerinin olmadığını söylüyor.

HADEEL AL-OMAR

İdlib- Suriye'nin kuzeyindeki İdlib şehrinde savaş politikaları nedeniyle yerlerinden edilen göçmen kadınlar, kış koşulları ve yoksulluk nedeniyle hayatta kalma mücadelesi veriyor. Isınmak için tezek ve topladıkları atıkları kullanan kadınlar, insani yardım kuruluşlarının yerinden edilen insanlar için gerekli desteği sunmadığını belirtiyor.

Yaşamanın tüm zorluklarıyla mücadele eden dört çocuk annesi 31 yaşındaki Alia Malhan, komşu tarlalardan arta kalan odunları toplayıp çadırının yanına yığdığını belirterek, “Isınmak için odun almam gerekiyor, ancak bunu karşılayacak param yok. Etraftan topladığım dallar ise ısınma ihtiyacımızı karşılamıyor. Yaz aylarında topladığım tezekleri güneşten kuruttum, ancak tezeği yaktığımızda çadırın içinde ağır bir koku yayılıyor. Başka çaremiz olmadığı için bu duruma da katlanıyoruz. Tezeklerin hazırlanmasında küçük oğlumda bana yardım ediyordu. Tek hayalim küçük ve sıcak bir ev” diyor.

Çoğu insan hasta oldu

Yerinden edilen 28 yaşındaki Baraa Al-Harami, yaktığı atıklar nedeniyle üç çocuğunun hastalandığına dikkat çekerek, “Isınmak için kullandığımız atıklar birçok kişide astıma neden oldu. Astım krizleri nedeniyle çoğu insan hastanelik oluyor. Sürekli hastalanıyoruz ve bu koşullarda iki seçeneğimiz var: Ya aşırı soğuğa maruz kalacağız ya da bu zararlı atıkları yakarak oluşabilecek hastalıklara göğüs gereceğiz. Isı malzemelerinin maliyeti yüksek ve alım gücümüz yok ve bu konuda herhangi bir destekte sunulmuyor. Mazotun varili 200 dolara, kömürün varili ise 150 dolara ulaştı” sözleriyle yaşadıkları zorluklara dikkat çekiyor.

Ne bulursa ısınmak için kullanıyor

Kalabalık bir kampta yaşayan Baraa Al-Harami ise, ısınma kaynağı olan yakacak odunu elde etmek için her gün uzun mesafeler kat ettiğini ifade ederek, “Uzun mesafeler kat etmeme rağmen yeterli miktarda odun bulamıyorum. Bundan kaynaklı plastik ve diğer atıkları toplamak zorunda kalıyorum. Plastik, eski kumaşlar, ayakkabı ne bulsak yakıyoruz. Acımız ne kadar sürer bilmiyorum. Para yok, yardım yok, göğüs hastalıklarının ücretsiz tedavisi yok” diye belirtiyor. 

‘Hayatta kalmaya çalışıyorum’

Yıpranmış çadırının önünde oturan 60 yaşındaki Najia Al-Tarraf da, yorgun bir sesle yaşadığı sorunları şu sözlerle anlatıyor: “Bu yaşta komşulardan yakacak odun toplamak zorunda kalacağımı düşünmemiştim. Ellerim ağrıyor ve sırt ağrılarım arttı. Dayanma gücüm kalmadı, ancak ben ısınmak için yakacak odun toplamazsam kim benim için toplar ki? Çocuklarımın yarısı savaşta öldü. Plastik atıkları ve eski giysiler ısınma ihtiyacını karşılamıyor. Bazen bireysel bağışlardan elde ettiğim malzemeleri komşudan yakacak odunla takas ediyorum. Böylelikle hayatta kalmaya çalışıyorum. Hava durumu eksilere düştü ve kampa ölümler sıklaşıyor. Geçen kış soğuktan dolayı yaşlı komşumuz öldü ve bu beni çok korkutuyor. Şeker ve tansiyon hastasıyım ve gerekirse hayatta kalabilmek için çadırdaki mobilyaları bile yakmayı düşünüyorum.”