'İdlib Adap Kanunu’ Suriyeli kadınlar için ne anlama geliyor? – ANALİZ

'İdlib Adap Kanunu’, Edep ve Ahlak ve Polisi'ni kurmak için yazılmıştır. ‘Ahlak’ adı altında Jina Amini ve yüzlerce kadının katledildiği ve hapishanelere atıldığı İran sistemi gibi… Kadınların diri diri siyah kefene sarıldığı Afganistan gibi…

XELAT HÊVÎ

'Adab' adı verilen yasalar, işgalci çetelerin iç yönetimi savunma güçleri tarafından yazılmış ve bugün İdlib halkına uygulanıyor. Örnek olarak bazı noktaları gündeme getirelim ve yorum yapalım. Kadın ve erkeğin kıyafetlerinin aynı olmaması gerektiğini, 12 yaşını doldurmuş kadının kapalı elbise giymesi ve vücudunu hiçbir şekilde göstermemesi gerektiğini belirten 13’üncü, 14’üncü ve 28’inci maddelerde kanunun uygulanmasında kadının velileri (baba, erkek kardeş, eş, oğul) sorumludur.

2011 yılı başında Ortadoğu ülkelerinde 'Halkların Baharı' adı verilen bir hareket başladı. Ama ne yazık ki halk bu süreçte çok bedel ödedi. Halk özgürlüğe ekmek ve sudan daha çok ihtiyaç duysa da söz konusu ülkelerin çoğunda halk önderlerinin bulunmaması ve bölgeye ilişkin uluslararası hesaplar nedeniyle halkın özgürlük ve demokratik yaşam talebi hayata geçmedi. Mısır, Libya, Cezayir, Tunus ve Yemen örnekleri gözler önünde. İnsanlar değişti ama diktatörlük rejimi yerinde kaldı.

Ancak Suriye halkının durumu komşu ülkelere göre çok farklıydı. Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’de Önder APO'nun Demokratik Ulus Projesi, ulus-devlet sistemine alternatif bir sistem olarak hayata geçirildi. Önder APO, ayrıca egemen sistemler tarafından ezilen, rolsüz bırakılan kadın ve gençleri demokratik ulus sisteminin öncüleri olarak belirledi. Bir başka ifadeyle demokrasi, özgürlük ve eşitlik kavramına en dinamik ve en yakın güç olan kadınlar ve gençler, demokratik ulus sistemi içerisinde hak ettikleri yeri aldılar. Ayrıca halk öncülerinin varlığı, toplumumuzun hızla örgütlenmesi ve sürece açık bir zihinle katılması için temel bir faktör haline geldi.

Nasıl bir toplum?

Toplum aydınlık bir zihne sahipse, projesi varsa, ne istediğini biliyorsa, her yönden örgütlenmişse o halkın devrim mücadelesini kimse elinden alamaz ve çalamaz. Devrim sürecinin Kuzey ve Doğu Suriye’de çıkardığı sonuçta buydu. Esad rejiminin birkaç günde çökmesiyle Suriye’de başlayan devrim ile Kuzey ve Doğu Suriye’deki devrim arasındaki farkı da ortaya çıkardı. Özerk Yönetim’in hayata geçirdiği demokratik ulus sistemi, kadın ve gençlik için en doğru ve tek modeldir. Bu model, merkezi olmayan, halkların birlik ve beraberliğine dayalı bir Suriye'nin inşasında önemli bir modeldir.

Devrimin başlangıcından günümüze kadar çok ağır bedeller ödendi ve ödenmeye de devam ediyor. Ama bu bedelleri neden ödediğimizi biliyoruz. Onurlu ve özgür bir yaşamın inşası için ne gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız. Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye'de elde edilen başarılar ve kadınların ulaştığı seviye, kadın devrimini gençlik düzeyinde büyütmek için bölgedeki ve dünyadaki tüm kadınlara ilham kaynağı olmaktadır.

Tam tersine, Türk devletine bağlı çetelerin ve işgalci güçlerin kontrolündeki alanlar toplumu boğmakta, yürüttükleri sistemle yüzlerce yıldır toplumu geriye itmeye çalışmaktadır. Toplum ‘İslam’ adı altında cahiliye çağına geri döndü. İslam adı altında topluma ve kadına karşı çıkıyorlar. Bununla kendilerini övüyorlar. Sözde toplumda ahlakı teşvik ediyorlar. Son dönemde 'İdlib Adap Kanunu' denilen bir kanunu öne çıkarıyorlar ve bunu yeni Suriye'nin inşasında model olarak tanıtmak istiyorlar. Gelin bu yasaları kadınların gözünden okuyalım ve neler içerdiklerini, nasıl bir toplum inşa etmek istediklerini görelim.

‘Adab’ kanunları

'Adab' adı verilen bu yasalar, işgalci güçlerin iç bünyesinin savunma güçleri tarafından yazılmış ve bugün İdlib halkına uygulanıyor. Örnek olarak bazı noktaları gündeme getirelim ve yorum yapalım. 13’üncü, 14’üncü ve 28’inci maddelerde kadın ve erkek kıyafetlerinin aynı olmaması gerektiği, 12 yaşını doldurmuş kız çocuğunun kapalı elbise giymesi ve vücudunu hiçbir şekilde göstermemesi gerektiği belirtiliyor. Söz konusu kanunların uygulanmasında da veli olarak baba, erkek kardeş, eş ve oğul sorumlu tutuluyor. Yani kadın kendi istediği gibi değil, onların istediği gibi giyinmek zorunda bırakılıyor. Kadını erkeğin ‘malı’ olarak görülüyor ve tek tip kıyafet uygulamalarıyla halkların toplumsal kültürünü de yok etmeyi hedefliyorlar. Köle kadın modeli, kadına ve topluma dayatılıyor.

26’ncı ve 27’nci maddeler ise iş ve çalışma alanlarını kapsıyor. Söz konusu maddeler, çalışma yaşamında kadınların ve erkeklerin ayrı olması gerektiğini belirtiyor. Bu da toplumu bölüyor, kadınları ev dışındaki tüm çalışma ve faaliyetlerden dışlıyor, hayatın hiçbir alanına dahil etmiyor. Sonuçta bütün resmi kurum ve kuruluşlar erkekler tarafından kuruluyor. Kadınlar evlerine hapsediliyor, ev işlerine ve erkeklerin hizmetine mahkum ediliyor.

Madde 37'de ise  kadın, çocuk, yaşlı gibi özel ihtiyaçları olan kişilerle dalga geçilmemesi gerektiği belirtiliyor. Bu noktayı açıklamakta gerçekten çok zorlandım. Kadınları, çocukları ve yaşlıları küçük, çaresiz ve yoksul görüyorlar. O yüzden kimse onlarla dalga geçmesin diyorlar. Geleceği temsil eden çocuklar, toplumun değerini, deneyimini ve hafızasını temsil eden yetişkinler, toplumun ahlakını ve liderliğini temsil eden kadınlar bu karanlık zihniyetle değerlendirilmektedir. Bir yandan bunları yaşamak, duymak bile insanın içini karartıyor.

Afganistan gibi!

Eğlence ve düğün salonlarıyla ilgili 44’üncü maddede kadın ve erkekler için ayrı mekanların olması gerektiği, ilahi şarkılar dışında müzik duyulmaması gerektiği belirtiliyor. Bunlar öncekilerden pek farklı değil, toplumu bölüyor ve radikal İslam'ı dayatıyor. İnançların çeşitliliği ve zenginliği gözden kaçırılıyor. Her şeyden önce Müslüman toplumunu boğuyor ve asıl amaç Suriye halkının kültür ve inanç zenginliğine karşı çıkmak.

56’ncı madde ‘Adap ve Ahlak’ polisinin kurulması için yazılmış. ‘Ahlak’ adı altında Jina Amini ve yüzlerce kadının katledildiği ve hapishanelere atıldığı İran sistemi gibi… Kadınların diri diri siyah kefene sarıldığı Afganistan gibi… Bugün Suriye'nin geçici yönetimi bu yasalarla topluma yön vermek istiyor. Adap ve sözde ahlak yasalarını kadınlara ve topluma model olarak sunuyor. Bugüne kadar kim bu çürümüş kanunlarla kadınların ve toplumların ahlakını geliştirdi? Hiç bilimden payınızı aldınız mı? Hiç etrafınıza bakıp insani gelişme düzeyini görmüyor musunuz?

Başarıların korunması

Bu kanunları okuduğumda cahiliye çağlarını düşündüm, başım ağrıdı, kalbim karardı. İnsan aklı ve vicdanı bunu kabul edemez ve anlamlandıramaz. Bu çete güçlerinin amacı Ortadoğu'yu karanlığında boğmak ve kadın devrimini engellemektir. Bu ideolojik, kültürel ve politik bir saldırıdır. Biz kadınlar bu saldırılara karşı duyarlı olmamız gerekiyor.   

Zaten bu yaklaşımlar kadınlar arasında daha fazla protestoya yol açtı. Bu itirazlar geçerli ve anlamlıdır, ancak bu tek başına yeterli değildir. Suriyeli kadınlar bilgi düzeyi yüksek ve ne istediğini biliyorlar. Ama Suriyeli kadınların tüm renkleri ve oluşumlarıyla el ele verip birliklerini inşa etmeleri, bu gerici anlayışa karşı güçlerini birleştirmeleri, kadın devriminin kazanımları etrafında toplanmaları, bu kazanımlara sahip çıkmaları gerekiyor.

Suriye Kadın Meclisi deklarasyonunu kamuoyuna duyurdu

Suriye Kadın Meclisi 13 maddelik deklarasyonunu kamuoyuna duyurdu. Bu deklarasyon çok önemli, yeni Suriye'de kadın haklarına ilişkin çok temel hükümleri içeriyor. Tüm cinsiyetçi yaklaşımlara karşı DAİŞ çetelerinin kontrolündeki Efrin, Serêkanîyê, Girê Spî, İdlib, Celabrus ve Minbic gibi işgal altındaki bölgelerde kadınlar özgürleştirilmelidir. Kadınlara öz savunma hakkı, siyasete girme hakkı, karar alma ve ülke yönetimine aktif katılma hakkı sağlanmalıdır. Kadınlar yaşamın her alanında eşit haklara sahip olmalıdır ve her alanda aktif rol üstlenmelidir. Kadın hakları her alanda korunmalıdır. Çocuk ve çevrenin korunmasına yönelik komiteler oluşturulmalıdır.

Rojava Devrimi deneyimleri

Elbette, Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınların Rojava Devrimi’nde edindiği deneyimler çok güçlü. Kadınlar her alanda sorumluluk alabilecek, liderlik düzeyinde rol oynayabilecek noktaya geldiler. Kadın eğitimli hale geldi, kendini tanıyor, gücünün, sorumluluğunun ve haklarının bilincine vardı. Çok sayıda öncü kadın ortaya çıktı ve birçok kadın örgütü ve kurumu kuruldu. Çalışmalarını aktif bir şekilde yürütüyorlar. Bu kadınlar için çok değerli ve önemli. En güzeli ve önemli olanı ise ister Suriye Demokratik Meclisi'nde olsun ister kadın örgüt ve kurumlarında olsun, ister YPJ'nin kadın koruma birimlerinde olsun kadınlar arasındaki birliğin ortaya çıkmasıdır.

Önder APO en doğru ahlakı ‘Xwebûn- kendini bil’ ile tanımlıyor. Ne kadar insan kendisi olursa, kadın kendisi olursa toplumsallık o kadar güzel ahlaklı ve özgür olur. Bunun için kendini bilme, tanıma, irade, inanç ve öz gücüne güvenme gerekiyor. Ahlak ve güzellik ölçüsünü Gül teorisi ile ortaya koydu. Önder Apo “kadının güzelliğini gül ifade ediyorsa, dikeni de ahlakını ifade ediyor” dedi. Ahlak aynı zamanda her türlü saldırı ve işgale karşı savunmadır. Suriyeli kadınlar olarak Efrin, idlib ve Cerablus’un tekrarlanmasına izin vermeyeceğiz. İşgal edilen bölgelerin kurtarılması için mücadele edeceğiz. Eşit özgür merkezi olmayan ve demokratik bir Suriye’nin yaratılması için öncülük rolümüzü oynayacağız.