Çiğdem Kılıçgün Uçar: 30 kişilik grupla dönmek isterdik ancak hukuksal zemin yok
Şikefta Casenê’de Demokratik Toplum Grubu’nun silahlarını imha etme eylemine tanıklık eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, “30 kişinin demokratik siyaset alanına katılabilmesi için gelen heyetle birlikte dönmesini isterdik ancak buna hukuki zemin yok” dedi.

ARJÎN DİLEK ÖNCEL
Amed- Türkiye halkları tarihi günlere şahitlik ediyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat ve 9 Temmuz’daki çağrıları üzerine dün Süleymaniye kırsalında bulunan Şikefta Casenê’de Barış ve Demokratik Toplum Grubu, silahlarını imha etti.
Törene gazeteciler, siyasetçiler, sivil toplum örgütü temsilcileri, sanatçılar ve çatışmalı süreçlerde hayatını kaybeden özgürlük savaşçılarının aileleri de katıldı.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar da, bu tarihi anlara tanıklık edenlerin arasındaydı.
Süleymaniye’den dönen ve sabah saatlerinde Amed’e ulaşan Çiğdem Kılıçgün Uçar ile tanıklığını konuştuk.
‘Süleymaniye’ye yeni dönemin umuduyla gittik’
Türkiye ve Kürdistan’dan 4 otobüs ile yola çıktıklarını söyleyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, ağırlıklı olarak gazetecilerin olduğu araçta yolculuk yaptığını ifade etti. Yol boyunca gazeteciler ile uzun sohbetler yapma fırsatı bulduğunu anlatan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Gazeteci arkadaşlarımızın birçoğu hem 1990’lı yıllara, hem de 2013 ve 2015 sürecine Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesinin umudunun olduğu günlere tanıklık eden gazetecilerdi. Süleymaniye’ye hem o dönemin burukluğu hem de yeni dönemin umudunu birlikte götürdük. Yaşananları yeniden konuşacağımız bir sürecin değil, gerçekten kalıcı bir barışın, demokrasinin hayat bulacağı inancıyla gittik” dedi.
‘Bir elinde barışın, diğer elinde mücadelenin sembolü’
Sabahın erken saatlerinde Süleymaniye’ye vardıklarını ve ciddi güvenlik önlemleri ile karşılaştıklarını ifade eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Hem bölgesel yönetimden yetkililerin, hem Türkiye, hem de Avrupa’dan gelen gazetecilerin yoğun ilgisinin olduğu bir gün ve gündemdi. Silahları imha etme eylemini gerçekleştirecek olan PKK üyelerinden oluşan 30 kişilik heyet, o vadinin içinden, yüksek bir yerden yavaş yavaş aşağıya inmeye başladırlar. Herkesin gözü onlardaydı. Heyete öncülük eden KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Besê Hozat, bir elinde barışın çağrısı olan beyaz bir metinle, diğer elinde inkara ve imhaya karşı özgürlük savaşçısı olan arkadaşlarıyla birlikte yürüttüğü mücadelenin sembolü olan silahıyla geldi” sözleriyle tanıklığını anlattı.
“Yaşananlar Sayın Öcalan’ın ve Kürt tarihinin bir bütünlük arz eden sürecinin en önemli noktalarından biriydi” diyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, 27 Şubat’taki çağrı, 5-7 Mayıs’ta PKK’nin kongresini toplaması ve akabinde 9 Temmuz’da Abdullah Öcalan’ın videosunun yayınlanmasının ve son olarak silahların imha töreninin bu sürecin en önemli gelişmeleri olduğunu kaydetti.
‘Metinde iki önemli vurgu vardı’
Çiğdem Kılıçgün Uçar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tabi çok farklı duygular yaşandı. Orada bu süreçte çocuklarını, ailelerini kaybeden birçok insan, tanıklıkları olan birçok insan vardı. Biliyoruz, inanıyoruz, mücadelesini vereceğiz ki bu dönem hak ettiği barışın, demokrasinin, adaletin ve ortak yaşam iradesinin hayat bulmasına tekabül etsin. Metinde iki önemli vurgu vardı. Birincisi bu tarihi değeri anlamak, ikincisi bu açıklamaya değer vermek ve bu açıklamanın ihtiyaçlarını karşılıklı adımlarla güçlendirmek. Bir taraf bir adım atar, diğer taraf onu güçlendirecek bir adım atar. Şu an o pozisyonda değiliz. Evet devletin ve hükümetin yapacağı çok şey var. Diğer yandan toplumun da yapacağı şeyler var.”
Bu süreçte hukuki ve yasal düzenlemelerin önemine vurgu yapan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bir hukuki zemin hazırlanmış olsaydı, devlet bu kadar ağırdan almamış olsaydı, silah bırakma ve yakma eyleminden sonra gönül isterdi ki 30 PKK üyesinin demokratik siyaset alanına katılabilmesi için gelen heyetle birlikte dönebilmesiydi. Ama hukuki zemin olmadığı için ne yazık ki tekrar kendi mekanlarına, dağlara yönelmek durumunda kaldılar” şeklinde konuştu.
‘Yeni dönemde herkes katılımcı olmalı’
Yeni dönemin herkesin katılımcı olduğu ve sürece destek veren bir pozisyonda olması gerektiğini vurgulayan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “30 kişilik grubun ifadeleri ve süreç karşısındaki tutumları çok netti. Demokratik toplumun hayat bulacağı, demokratik toplumun inşa edileceği bir yeni süreçte her türlü sorumluluğu almaya hazır olduklarını ifade ettiler. Her birimiz acılı ama bir o kadar da dirençli süreçlere tanıklık ettik. Yine toplumda olgunlaşan ortak fikirlerden birisi, bu sürecin gerçek bir süreç olması. Bu süreci sadece Türkiye açısından değil, Türkiye’de yaşayan devrimciler, sosyalistler kadınlar herkesim açısından bir ihtiyaç olarak tarif ediyoruz. Açıklamada bunu anlatıyordu. Yeni dönemde herkesin katılımcı olduğu, herkesin kendisini ait hissedebileceği bir demokratik yaşamın, adil bir yaşamın kurulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Herkesi bu süreci sahiplenmeye davet ediyorum’
Yaklaşık 100 yıldır Kürtlerin ve Alevilerin Türkiye hukukunda yer almadığını ve bunun sonuçlarını yaşadıklarını söyleyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Hukukunda olmadığımız, yasasında olmadığımız bir yüzyıl geçirdik. Bu dönem hem ikinci yüzyıl olması vesilesiyle hem Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler vesilesiyle hem de Kürt hareketinin barıştan hiç vazgeçmeyen ısrarcı tutumu sebebiyle çok önemli ve tarihi fırsatlar sunuyor. Sayın Öcalan bu tarihi fırsatların değerlendirilmesinin altını çiziyor. Artık bunu sahiplenmek gerekiyor, herkesi bu süreci sahiplenmeye davet ediyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.