Çadırlarda yaşam yerinden edilenler için zor bir yolculuk

Evlerini terk etmek zorunda bırakılan ve çadırlarda yaşama tutunan kadınlar, hamilelik ve emzirme dönemlerinde sessizce hayatta kalma savaşı veriyorlar. Birbirlerine yerinden edilme hikayelerini anlatan kadınlar bir gün geri dönebilmeyi umuyorlar.

ŞİRİN MUHAMMED

Qamişlo- Savaş ve çatışmalar en çok kadınları etkiliyor. Yerlerinden zorla edilen kadınlar, en temel ihtiyaçlarının bile çok azını karşılayabildikleri kamplarda yaşam mücadelesi veriyor. Anne olan kadınlar ve hamileler içinse kamplarda yaşamak tehlikelerle dolu ağır travmaların yüklendiği yerler haline geliyor. Kadınlar çocuklarının sağlıklı bir yaşam sürmesi için olağan üstü çaba verirken yaşam daha fazla mücadele anlamını taşıyor.

Kuzey ve Doğu Suriye bölgesindeki Qamişlo’ya bağlı Derik ilçesindeki Newroz Kampı’nın bir köşesinde küçük bir çadırda yaşayan yerinden edilmiş kadınlardan biri olan Fatima El-Ahmed, özellikle hamilelik ve bebeğini emzirme döneminde yaşadıklarını anlatıyor. Çatışmadan sadece üzerindeki kıyafetleri ile kaçabildiğini söyleyen Fatima El-Ahmed’in beş çocuğu var en küçüğü ise yalnızca 2 aylık.

‘Annelik güzel bir hayal olmaktan çıkıyor’

Fatima El-Ahmed, hamile kadınlara yönelik sağlık hizmetlerinin yetersizliği, beslenmenin sağlanamaması ve en temel güvenlik standartlarını karşılamayan yaşam koşullarının ortasında anneliğin güzel bir hayal olmaktan çıkıp risklerle dolu ağır bir yüke dönüştüğünü ifade ediyor. Fatima el-Ahmed, şöyle konuşuyor:

“Kamptaki kadınlar, özellikle emziren ve hamile kadınlar, iki kat zorluk çekiyor. Kamp yönetiminin tahsis ettiği tıbbi takiplere rağmen, bunun yetersiz olduğunu görüyoruz. Hamile ve emziren kadınların, özellikle doğumdan sonra yoğun sağlık hizmetlerine erişebilmesi gerekiyor.”

Maddi durumlarının kötü olduğunu eşinin işinin kendisinin ve çocuklarının sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini belirten Fatima El-Ahmed, “Eşim günlük işçi olarak çalışıyor ve günlük ücret tüm ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetmiyor, bu da günlük hayatımda karşılaştığım zorlukları artırıyor” diyor.

Kadınlar ve çocuklar beslenemiyor

Kamptaki kadınların yaşadığı sıkıntıları anlatan Fatima El Ahmed, "Birçok kadın, özellikle hamilelik ve emzirme döneminde, mali kaynakların olmaması sebebiyle kansızlık ve yetersiz beslenme yaşıyor. Aslında kadınların beslenmesi, dinlenmesi kısaca iyi bakılması gerekiyor. Ancak kadınlar bu koşullara sahip değiller. Bu durum onları daha çok yıpratıyor” şeklinde konuşuyor. Fatima El-Ahmed, konuşmaya devam ediyor:

“Eşimin günlük kazancı sadece günlük beslenmemize yetiyor. Bizi ve çocuklarımızı besleyen vitamin açısından zengin yiyecekleri nereden bulacağız? Sezaryen doğumumu yaptırmak için borç bile aldım ve hala geri ödeyemedim. Yetersiz beslenme ayrıca sütün miktarını ve kalitesini doğrudan etkiler. Tüm bu zorluklar, yerinden edilmiş kişiler olarak yaşadığımız zorluklara ek olarak bizi sürekli yorgunluk ve stres döngüsünde yaşamaya zorluyor. Mülteci kamplarındaki anneler, özellikle hamile ve emziren kadınlar, yaşam haklarını güvence altına alan insani yardıma çok ihtiyaç duyuyorlar.”

Kurumlara çağrı

Fatima El-Ahmed, Türkiye ve bağlı çetelerin işgalinin sona ermesini isteyerek uluslararası kurumlara seslenerek yardım çağrısında bulunuyor. Fatima El-Ahmed, "Uluslararası İnsan hakları örgütleri, kadın-çocuk konusunda uzmanlaşmış örgütler bize karşı görevlerini yerine getirmelidir" derken son olarak, "Kamplarda hamile ve emziren kadınlar için özel sağlık merkezleri sağlamalı ve onları beslenme programları, güvenli malzemeler, ilaç ve bakımla desteklemeliyiz. Ayrıca ilgili uluslararası kuruluşların saha ziyaretlerini artırmamız ve kamplardaki çocukların ruhsal ve fiziksel sağlıklarının da izlenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.