74’üncü Ferman ve hafıza-2

74'üncü Ferman’da 10 yaşında olan Nesrîn Xalit, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Günlerce dağlarda kaldık, susuz ve açtık. Birkaç gün sonra savaşçılar yanımıza geldi bize ekmek ve su verdiler, korudular. Çocukları ve yaşlıları sırtlarında taşıdılar.”

RONAHÎ ZERDEŞT

Şengal- Çocukluk hayatın en güzel ve özel dönemidir. Çocukluk çıkarsız, tasasız, yaşamı olumlu tarafından görmek ve yorumlamaktır. Yaşam ve hayal gücü sınırsızdır. Çocuk olmanın en güzel tanımını şair Francis Thomson şu cümlelerle dile getiriyor: " Çocuk olmak ne demek biliyor musun? Günümüz insanından çok farklı olmak demek. Mucizeden doğan bir ruha sahip olmak demek; sevgiye, aşka, inanmaya inanmak demek; ellerin uzanıp kulağına fısıldayabileceği kadar küçük olmak; balkabaklarını at arabalarına, fareleri atlara, düşkünlüğü yüceliğe, hiçliği her şeye dönüştürebilmek demek, zira her çocuk ruhunda kendi iyilik meleğini taşır; çocuk olmak bir fındık kabuğunda yaşayıp kendini sonsuz uzayın kralı saymaktır.”

Savaşın yaşandığı topraklarda çocuklar umut ve barıştır. Geleceğin güzelliğine olan inançtır, yaşam amacıdır.

Ferman’ın yaraları arasında büyüdü

3 Ağustos 2014'te Şengal'de IŞİD çetelerinin 74’üncü Fermanı’na tanık olan ve bu fermanın yaralarıyla büyüyen bu çocuklardan biri de 21 yaşındaki Nesrîn Xalit. Ferman gerçekleştiği sırada 10 yaşında olan Nesrîn, Ferman’ın olduğu gün Şengal'in Til Qeseb köyünde ailesiyle birlikteydi.

Gece saat 3 civarında saldırdılar

IŞİD saldırısı sırasında Tilezêr ve Siba ilçelerine ait köy ve mezralar en çok katliam yapılan ve aynı zamanda bu katliama direnen yerler oldu. Halkın direnişi ve IŞİD'in katliamlarıyla tarihe geçen bir diğer köy ise Şengal'in güneydoğusunda yer alan Til Qeseb Köyü. IŞİD çeteleri gece yarısı Til Kaseb köyüne saldırıyor. Çetelerden kurtulan Êzidiler, binlerce yıldır insanlığın en iyi sığınağı olan dağlara çıkıyor.

Nesrin, IŞİD çetelerinin köye yönelik saldırılarını şu cümlelerle anlatıyor: "Gece saat 3 sıralarında DAİŞ çeteleri saldırdı. Başlangıçta sesini duyduk, ne oldu dedik, bilmiyoruz dediler. Ses geldiğinde çatıdaydım ve herkes koşuyordu. Daha sonra ‘Ferman oldu’ denildi. Çetelerin köye girdiğini söylediler. Hemen araba getirdiler ve bindik. Yaklaşık 5 aile arabaya binip dağlara doğru yola çıktık.”

Umut vardı: Savaşçılar geldi

Nesrîn, ailesi ve başka insanlarla birlikte günlerce susuz, ekmeksiz dağlarda yürür ve birkaç gün sonra özgürlük savaşçılarıyla karşılaşır. Nesrin, dağlarda kalma hikayesini ve HPG ve YJA-Star savaşçılarını gördüğünü şöyle anlatıyor: "Günlerce dağlarda kaldık, susuz ve açtık. Ancak birkaç gün sonra savaşçılar yanımıza gelerek bize su ve ekmek verip bizi korudular. Çocuklarımızı, yaşlılarımızı sırtlarında taşıdılar."

Göç ve dönüş

Nesrin ve birçok kişiyi savaşçılar güvenli yerlere ulaştırır. Nesrin'in ailesi Federe Kürdistan'a gider ve yaklaşık bir yıl orada kalır. Bir yıl sonra aile, toprağına geri döner. Döndüklerinde Tilezêr'e yerleşirler. Nesrin, Ferman sırasında IŞİD'in eline düşen Ezidi kadınları çok düşündüğünü belirterek şöyle diyor: "Ferman günü kendimizi kurtarmasaydık ve dağlarda saklanmasaydık, şimdi benim ailem ve ben de çetelerin elinde olurduk."

‘Ferman neden başımıza geldi?’

Ferman olduğunda 10 yaşında olan Nesrîn terk etmek zorunda kaldığı çocukluğunun geçtiği evine bir yıl sonra geri döner. Nesrin Tilezer'de büyüdü ve orada evlendi. Ama hâlâ Ferman gününü, IŞİD'in vahşetini ve IŞİD'in eline esir düşen kadınları düşünüyor. Ve her düşüncede kendisine 'Neden Ferman bizim başımıza geldi?' sorusunu soruyor. Nesrin, çocuğu büyüdüğünde Ferman’ı, gördüklerini, yaşadıklarını çocuğuna anlatacağını belirtiyor.

Nesrîn'in umudu ve isteği, IŞİD'in esir aldığı kadınların bir an önce kurtarılması ve kendi topraklarına, yerlerine dönmesi.