7 yıllık işgal ve 2 göç: Efrîn’e dönüp kendi kaderimizi kendimiz belirleyeceğiz
Efrînli Hamide Mihemed, işgal edilen kentlerine geri dönmek istediklerini ancak tek şartlarının Özerk Yönetim’in çatısı altında yaşamak olduğunu belirterek, “Suriyeli unsurlar olarak kendi kaderimizi biz belirlememizin zamanıdır” dedi.

BERÇEM CÛDÎ
Kobanê – Türk devleti, 20 Ocak 2018'de çetelerle birlikte Efrîn bölgesini işgal etmeye başladı. Efrîn halkı, savaş uçakları ve insansız hava araçları, kara savaşı, tanklar ve toplarla yapılan en ağır bombardımana karşı “Çağın Direnişi” olarak adlandırılan bir direniş sergiledi ve 58 gün direndi. Aynı yıl 18 Mart'ta Efrîn Türk devleti tarafından işgal edildi, binlerce kişi Şehba'ya göç ederek, kamplara yerleşti.
7 yıllık işgal, 2 göç
Kamplarda 7 yıl süren halk direnişinin ardından Türk devleti, Esad rejiminin kendi çıkarlarını gerçekleştirememesi fırsatını değerlendirerek Şehba'da Efrînli mültecilere saldırdı. Şehba’da kalan mülteciler bu kez Özerk Yönetim tarafından Kobanê, Tabqa, Rakka, Qamışlo ve Hesekê'ye getirildi.
Efrînli Hamîde Mihemed de Kobanê'ye göç eden mülteci kadınlardan biri. Efrîn işgalinin 8'inci yıl dönümünde Hamîde Mihemed yaşadıklarını ve gelecekten beklentilerini ajansımız ile paylaştı.
‘Güzel bir yaşamı biz inşa ettik’
Konuşmasının başında Efrîn’e duyduğu özlemden bahseden Hamîde Mihemed, işgal nedeniyle Efrîn halkının hala acılarının taze olduğunu söyledi. Hamîde Mihemed, Efrîn’in tarihi açıdan oldukça önemli bir kent ve güzel bir doğaya sahip olduğunu belirterek, “Vadileri, zeytinleri, cevizleri, incirleri ve narları vardır. Efrîn halkı bu doğanın bir parçasıydı. 2011 yılı öncesinde Baas rejiminin birçok engelini gördük. Her gün evlerimize, mülklerimize saldırılar yapılıyordu. 19 Temmuz devrimiyle o iktidar dönemi tamamen değişti. Biz de kendi kendimizi yönettik, örgütlendik, Özyönetim kurduk, öz savunma güçlerimizi kurduk. Gençlerimizin gücü ve kadınların liderliğiyle herkesin emeğinin dahil olduğu çok güzel bir yaşam yarattık” dedi.
‘Yaramız da öfkemiz de tazedir, unutulmaz aksine kendini yeniler’
Hamîde Mihemed, Türk devletinin işgal saldırısına karşı büyük bir direniş yürütüldüğünü belirterek, şöyle devam etti: “ ‘Kürdistan'ın kalbi’ dediğimiz Efrîn, coğrafyasıyla, şehirleriyle, köyleriyle Kürdistan'ın her parçasına renk veriyor. Efrîn halkı, çocukları, kadınları, gençleri, yaşlıları, Özerk Yönetim, savunma güçleri ve kadın hareketi işgal saldırılarına karşı büyük bir direniş ortaya koydu. 58 gün süren Efrîn direnişinde kelimelerle anlatılamayacak binlerce olay yaşandı. Bir yandan şehitlerimizin yasını tuttuk, diğer yandan topçu ve bombardımana karşı kendimizi savunduk. Dolayısıyla yaşanılanlar unutulamaz, aksine bu yara da öfke de her zaman tazedir ve kendini yeniler."
Hamîde Mihemed, Kobanê'de DAİŞ çetelerine karşı direniş geliştikçe, Efrînlilerin de aynı inançla direndiğini ifade ederek, “Ama Türk devletinin saldırıları o kadar şiddetliydi ki aynı gün topraklarımızdan ayrılarak göç yolculuğuna başladık. Efrîn alevler içinde kaldı; tüm yaşanmışlıkları yanımıza aldık. Efrîn o günlerde yaralandı ve o yara bugün de devam etmektedir. Daha sonra Şehba'ya yerleştik. Biz bir gün Efrîn'e dönme umuduyla yeniden bir yaşam kurduk. Ama Türk devleti yeniden saldırdı. Bu kez Şehba'dan kervanlarla göç ederek, Kuzey ve Doğu Suriye'nin diğer bölgelerine gittik. Yani göç içinde göçü yaşadık” diye belirtti.
‘Savaşçılarımıza ve onların gücüne güveniyoruz’
Hamîde Mihemed, QSD güçleri ile Suriye'deki geçici hükümet arasında yapılan anlaşmaları hatırlatarak, temel maddelerden birinin de Efrîn, Serekaniye ve Girê Spî'den gelen mültecilerin topraklarına dönmesi olduğunu ifade ederek, “Biz kendi yönetimimize ve güçlerimize güveniyoruz. Ama yeni hükümete inancımız yok, katliamların ve yıkımların yaşandığı Suriye kıyılarında yaşananlar şüphelerimizi doğruluyor. Dolayısıyla geri dönüşümüz olsa bile iktidarın ve Özerk Yönetimin şemsiyesi altında yaşayacağız. Türk devletinin saldırıları ve işgaline de artık yeter diyoruz, artık Türkiye'nin Suriye'den elini çekmesinin ve Suriyeli unsurlar olarak kendi kaderimizi biz belirlememizin zamanıdır. Bizler Tişrîn Barajı direnişiyle bölgelerimizi özgürleştirme mücadelesini sürdürecek, gücümüzle, yönetimimizle Efrîn'e döneceğiz” şeklinde konuştu.